16 Aralık 2008 Salı

105. Blog Tabyası (REVENGE OF CHURCHILL) ((Sondan Bir Önceki Bölüm,(dayanın bitiyor))

Başım çatlıyor
Gözlerimi açmak istiyorum ama beynim patlamak üzere. Kulaklarımdaki uğultu anlatılır gibi değil
Gene de gözlerimi aralamaya çalışıyorum

Küçük,penceresi olmayan,boş bir odanın içinde,bir sandalyeye sımsıkı bağlıyım
Buraya nasıl geldiğimi hatırlamaya çalışıyorum ama pek imkan yok.
Son hatırladığım arabanın havaya uçması. Patlamanın etkisi ile hepimiz bir yere savrulduk.
Ondan sonrasını hatırlamıyorum !

Ne halt edeceğimi düşünürken kapı açılıyor
İçeri üniforması bol yıldızlı bir adam giriyor. Rütbesini anladığım kadarı ile ….
- Bakıp durma yıldızlarıma teğmen. Generalim ben !
Vaaaaay
Bir general !
Hem de düzgün Türkçe konuşan bir general !
Savaş kuralları çerçevesinde kalkıp selam vermem lazım ama bağlar sımsıkı. Başımla hafifçe selam veriyorum
Cebinden bir tütün paketi çıkarıp sigara sarmaya başlıyor. Hareketleri aynı şey gibi
Şey gibi…
- Türk gibi davranıyorum değil mi ?
- Komutanım. Hem Türk gibi davranıyorsunuz,hem de çok düzgün Türkçe konuşuyorsunuz !
- Sayenizde !
Sayemizde mi ?
- Bizim sayemizde mi ?
- Tam sizin değil. Doktorunuzun sayesinde !
Eh tabi ya !
Ataletin bulunduğu yerde radikal değişiklikler normal
General sardığı sigarayı yakıp,derin bir nefes alıyor. Suratı düşük
- Planınız yattı değil mi ?
Doğru
Yattı yatmaya da,kafamda da bir sürü soru işareti oluştu !
Biraz konuşturup oyalarsam belki bir kaçma fırsatı doğar diye ufaktan yemliyorum
- Plandan haberdardınız değil mi ?
- Haberdar ? Hah. Biraz yavan bir kelime. Planınızı ben yaptım desem !
Nasıl ya ?
Sorumu yanıtlamadan kapıyı açıp dışarıdaki askerlere bağırıyor
- Diğer esirleri de getirin !
Bir koşuşturma sonrası,grubun diğerleri de odaya getiriliyor
Şarküteri,Sel ve Jido,hep beraber bir üçlü koltuğa bağlanmış vaziyette odaya sokuluyor.
Jidonun ağzını da bağlamışlar
Üçlü koltuğa salak salak baktığımı görünce general açıklama yapmak zorunda hissediyor kendisini
- Savaş bütçesi yüzünden elimiz biraz darda. Hepsine sandalye bulamadık. Üçünü evden getirdiğim koltuğa bağladık !
- Haaa !
- Doktoru da getirin !
İki dakika içinde Atalet şatafatlı bir koltukla odaya getiriliyor
Koltuk şeye benziyor. Şeye…
- Kraliçenin tahtı. Churchill biraz ödünç aldı. Sultanım başka yere layık değil dedi !
- Ayol,tacını da isteğim dedim,dinletemedim adama
Doktor formunda !
- Aaaaa ! Geneğal ? Ben seni Hindistana süğdüğmemiş miydim ?
- Hindistan ? Haaaa, Turkeystan ! Anaaa ! Güzel isim uydurdum. Bundan sonra sizin vatan Turkey diye anılsın ! Yarın gidiyorum doktor. Ama önce biraz işim var
Kafam karışık
- Planı ben yaptım demiştiniz general !
- Ha evet. Soruların vardı di mi teğmen !
General sigarasından derin bir nefes alıyor
- Hikaye uzun ama bir o kadar da basit. Churchill yurdunuza geldiğinde maalesef Atalete aşık olmuştu,hatırlarsınız !
Olaylar dün gibi aklımda.
- Bu tutkusu onu o kadar yedi bitirdi ki,hayatının deliliğini yapıp doktoru ülkenizden kaçırttı.
- Ayol,zaten bu sene alışveğişe gelecektim Londğaya. Ne geğek vağdı ?
- Kaçırttığı yetmiyormuş gibi,gözüne girebilmek için de bir sürü Türklük dersi aldı !
Türklük dersi mi ?
- Ders alınmayla Türk olunmaz general !
- Doğru. Olunmuyormuş ! Türklük sonradan öğrenilecek bir şey değilmiş. O kendinize has yürüyüşleriniz,arabesk müzik dinleyişleriniz,küfürleşmeleriniz,her şey ancak doğuştan kazanılacak yeteneklermiş !
- Eeeee !
- E si,bizim Churchill doktora yaranacağım diye bir sürü ders aldı ama alışmadık d.tte don durmuyormuş. Türk olucam derken garip bir şey oldu çıktı !
- Ah Chuuuğch ! Acıdım şimdi
- Düşünün ! Adam ülkenin en güçlü adamı. Ülke harp halinde. Ve başımızda ne idüğü belirsiz bir tipleme var !
Church ün tiyatrodaki halleri geliyor aklıma. Çakma kabadayı gibi davranışları
- Askeri yönetim olarak, Church den gizli olarak toplandık, ne yapabiliriz diye. Günlerce konuştuk. Ama işin içinden çıkamadık.
- Öldürseydiniz Ataleti ?
- Aaaaaa ! Kambuğ Natif efendi !
- İlk akla gelen çözüm oydu ama,Churchill’i ölümün kaza olduğuna inandıramazdık. Başka kadınlar bulmaya çalıştık
- Benim Chuğch üme başka kadınlağ ha ? Gözünü oyağım onun !
- Yok , oymanıza gerek yok. Zaten kimi getirdiysek Church suratına bile bakmadı. Bu kadında enteresan bir çekicilik,kimse de olmayan bir hava var !
Tahtta bağlı olarak oturan Atalete bakıyorum. Sanki patlamadan çıkan o değilmiş gibi hala makyajlı,bakımlı ve çok çekici !
- E Türk kadını sonuçta !
- Her neyse ! En sonunda aklıma bir fikir geldi. Madem bu işi biz yapamıyoruz,en iyisi Türklere yaptırıp suçu üzerimizden atalım dedim ve Türk gizli örgütü Karakolla temas kurdum.
- Albay kara Vasıfla !
- Evet. Ama albayınız hiçbir zaman kendisi ile temasa geçenin İngiliz ordusu olduğunun farkında değildi. Zaten fark etseydi kesin işimize taş koyardı. Araya adamlar koyarak Ataletin kaçırıldığını ve Churchill’in elinde rehin tutulduğunu duyurduk. Tahmin ettiğim gibi hemen kurtarma harekatına girişti.
Grup elemanlarına bakıyorum. Herkes sesini çıkarmadan dinliyor. Jido bile ağzındaki bağı unutmuş,güzel gözlerini kocaman açarak bakıyor
- Albay,hazırladığı planın her saniyesinde bilmeden bizimle iş birliği halindeydi. O göstermelik tiyatro ayarladığını düşünürken aslında hazırlığı biz yapıyorduk.
Tabi ya !
- Churchillin arabasının tam vaktinde tiyatronun önünden geçişi,tiyatronun bize tahsis edilişi…
- Hepsi İngiliz ordusunun eseriydi. Hatta sahnede size göz kulak olsun diye İngiliz gizli servisindeki tüm ajanları da dansçı olarak sahneye çıkardık !
- Alfred de mi ?
Şarküterinin çığlığı odayı kaplıyor
Ne oluyor lan !
- Evet,Alfred de. Teşkilatımızın en gizli ajanı . Görev sırasında gizli belgeleri neresinde sakladığı hala bilinmez
- Ben biliyorum !
O zaman !
- Yani general diyorsunuz ki aslında biz buraya Ataleti Churchill’den kurtarmaya gelmedik !
General derin bir soluk alıyor
- Evet. Aslında siz Churchill’i Ataletten kurtarmaya geldiniz
- NEEEEEEE !
Ouvvv
Doktor için indirici darbe oldu !
- Sen kimsin de biğileğini benden kuğtarıyoğsun şaşkın adam ? Atalet can kuğtağığ,can çıkağmaz
- Ama doktor !
- Keeees tğaşı ! Ben böyle hakağet göğmedim ! Ne geğek vağdı bu kadağ katakulliye ! Gelip efendi efendi anlatsaydınız,bağlağımı çözseydiniz,ben kendi kendime gideğdim adam !
- Ben gitmeni istemedim doktor !
- Nasıl ?
General Ataletin tahtının önünde diz çöküyor
- Aslında buraya geldiğinden beri ben sana aşığım Atalet. Churchill’i hep kıskandım. Hep gözlerinde bir umut ışığı aradım ama , sen hep ona bağlı kaldın !
- Len yıldızlı maymun ! Ne ona bağlı kalması ? Ben geğçekten bağlıydım !
Amanııııın !
General de yoldan çıkmış
Atalet generalin itirafı sonucunda dudaklarına o bilindik gülümsemesini yerleştiriyor
- Ayol,diyoğum cümle alem aşık bana diye ama,memleketimde kıymetimi bilmiyoğlağ. Hem de bakim geneğal. Sadece ikiniz mi aşıktınız bana ?
Ataletin son sözü ile kapı ardına kadar açılıp dışarıda nöbet tutan iki askerde dalıyor içeri
- Hayır bayan. Size biz de aşığız . Buraya geldiğinizden beri kışlada sizin nöbetinizi almak için millet birbirini yiyor. Her gün kavga ediyoruz !
- Aaaaa ! Ayol tekeğ tekeğ !
Ne oluyor demeye kalmadan kapıdan bir hengamedir kopuyor. Nereden geldiği belli olmayan bir ton asker kapının önünde birikmiş vaziyette. Hep bir ağızdan bağrışıyorlar
- BİZ SANA AŞIĞIZ ATALEEEEEEET !
Piiiu !
Bir kadının koskoca ülkeye ettiğine bak ! Ulan biz niye savaşa giriyoruz ki ? Yolla Ataleti,milleti aşık etsin gelsin !
Odanın içinde göz gözü görmemeye başlıyor. Jidoya bakıyorum,gözlerinden kıskançlık okunuyor. Bağlı ayaklarını Ataletin tahtına doğru sallıyor ama nafile
Karmaşa generalin bağırtısıyla son buluyor
- Çıkın lan dışarı la minörüne koduklarım !
Vaaay
Bu da derslerden nasibini almış !
Generalin bağırtısı ile odadaki askerler isteksizce dışarı çıkıyor. Kapı arkalarından kapanıyor.
General sinirleri bozulmuş bir vaziyette gelip Ataletin önünde diz çöküyor
- Ben sana aşık oldum ama sen beni Hindistana sürdün. Olsun. Ona da razıyım. Gel benimle Hindistana. Seni orada mihraceler gibi yaşatayım. Bu çocukları da serbest bırakayım. Herkes mutlu olsun Atalet
Ataletin yüzünde bin türlü ifade var. Ama en baskın çıkanı yavaşça büründüğü hiddet
- Geneğal. Ben tek değilim. Benim ülkemde benim gibi binleğce muhteşem kadın vağ ! Hep eğkekleğ tağafından ezilmeseleğ,bugün dünyayı yeğinden oynatacak binleğce kadın ! Git başkasına aşık ol !
- Ben seni istiyorum Atalet !
- Ama ben seni istemiyoğum şaşkın ! Siz beni kaçığmadan tayin edildiğim hastanede gençten biğ doktoğ ile göğüşüyoğdum ! S evimli K edi gibi biğ şeydi. Şimdiye çok meğak etmiştiğ beni !
- Neeeeee ?
General hiddetle fırlıyor ayağa
- Bu kadar olaydan sonra bir başkası ha ! Senin için ölen bunca adamdan sonra ?
- Ayol,ben mi ölün dedim onlağa ! Dayanılmaz kadınsam , ne yapayım !
- O zaman bana başka bir seçenek bırakmıyorsun Atalet
- Çoktan seçmeli maceğa mı ?
- Efendim
- Ha ha ! Şaka yaptım ayol !
- Bu son şakan olacak Atalet !
General kızgınlıkla kapıyı açıp dışarıda bekleyen asker güruhuna bağırıyor
- Alın bunları götürün idam mangasına
Askerler olayı protesto ile karşılıyor.
- Doktor kalsın diğerlerini vuralım
- LAAAAAN ! Laf edeni ben vururum ona göre. Götürün hepsini Temple binasının önüne. Halkı da toplayın. Churchill’e de haber verin. İbreti alem olacak şekilde vurun bunları
- Ayol,Chuuğch hayatta vuğduğmaz beni !
- Onu da ayarlarım. Senin başka birisinden hoşlandığını duyunca gözü hiçbir şeyi görmeyecektir
Gözüm Jidoya kayıyor
Bir şekilde ağzını açsam gizli yeteneği ile kurtuluruz ama
Hayır
General Jidoya bakışımdan kafamdan neler geçtiğini anlıyor
- Hiç heves etme teğmen. Hepinizin yeteneklerini biliyorum. İdam mangasının tamamı gay askerlerden seçildi !
Bittik biz
Bari son sorumu sorayım
- Suçumuz ne ? Vatana ihanet mi ?
Generalin gözleri dolu dolu
- Hayır,bana ihanet !


Her an bitebilir ! (e artık herhalde )

11 yorum:

burdasaklaniyorum dedi ki...

yaaa... bitmesin diycem ama sana kıyamıyorum. çok zor iş alper.
ama amaa..
3554 bölümlük yalan rüzgarı gibi olsun istiyor içim.
s evimli k edi ha.. hahaha 8))
bi de benim selgili henüz benim olamadan ölmez di mi? dii mii?
zaten o üçlü koltuğa bağlanmış görüntüleri bi komik ki, çok gülüyorum yaaa..

alpernatif dedi ki...

3554 bölüm ?
saklanbaaaaaaaç
canıma susadıysan çabuk söyle :D

ben selgiliyi sana vermeden öldürür müyüm :D

Adsız dedi ki...

ne dayanması.. sonsuza kadar sürebilir bu dizi..hayatta kaç kere yıldız olabilir insan..=)

ülkedeki kadınlar tiradı süperdi..
nerdeyse gözlerim dolacaktı..
ama ..
gençten kedi gibi sevimli doktor..

nerde.. hani =P

aaa.. dizinin sonunda bana en şahane oyuncu armağanı olarak..
buraya bi tayin çıkarttırılabilir mi..

hazır siz ankara başkentlilerden..=)torpil Hıı??
lütfen..

atalet

alpernatif dedi ki...

sen zaten yıldızım(ız)sın ataletim

kedi gibi sevimli doktor işte :)

buraya tayin derken ?
İstanbula mı,Londraya mı ?

Adsız dedi ki...

ya.. senin senaryolar gerçek hayata fayda etmiyo mu..??

sahi mi..

sen bize bu kadar iyi gelirken..
ummuştum ki..

istanbula elbet..

=9

atalet

alpernatif dedi ki...

valla İstanbul zor :D
Daha yaşaman gereken çooook macera var :)

Adsız dedi ki...

Gay askerler için de bir plan mevcut mu bizim tarafta? :)))
Bak çok merak ettim.

alpernatif dedi ki...

valla işin o kısmını hiç düşünmemiştik üç temmuz :D

Adsız dedi ki...

HAYIIIIIIRRRR!
BEN AŞIĞIM ATALET'EEEEEE!!!!!!!

( :) ehi )

Şarküteri dedi ki...

Senin yazı dizileri okurken hep Tom Miks, Teksas, Ten Ten gibi çizgi romanlara gidiyor aklım abi. Sanki kare kare takip ediyorum, yazılar da kutu altlarında yer alıyor gibi. Valla ne diyeyim bir çizerle anlaşsan acayip güzel maceralar çıkardı ortaya. Yüzbaşı Volkan vardı bir ara, pilot (Top Gun a atıfta bulunuyordu:) Yani Neden Teğmen Natif ve arkadaşları olmasın?

Ne gaz adamıyım haa!

Bu haftaki göze çarpanalar bölümümüze geçecek olursak:

- Üçlü koltuk (çek yat olması muhtemel)
- Alfred' in gizli belgeler için kullandığı kasa
- Biz sana aşığız, biz sana aşığız, benim kara murat, benim kara murat.
- La minör. Bu akorun simgesi malum :)
- Gay askerler... Ne güzel askerlik onlarınki. Arpa ambarında tavuk misali.

Bir sonraki göze çarpanlar programında görüşmek üzere yazarımız alper natife sevgi ve saygılarımızı gönderiyoruz.

Esenkalın.

Adsız dedi ki...

bitsinn
şangay serisi gelsin
:P

kıskanç hera