31 Ocak 2009 Cumartesi

Show Must Go On

Akşam başabakanımın kükremesine tanık olanlardan biriyim
Breh breh breh
Sen Anti Defamation League den ödül al
Sonra çık yahudilere giydir
Vaaaaaay !

Hem giydirmek de öyle böyle değil
Bir ara sevgili başabakanın üslubu ile konuşma “Peres,ananı da al git” e doğru dönüyordu
Ki,
Başabakan bağırmaktan sıkılıp kalktı

En güzeli de first ladymizin ağlamasıydı
Beraberce popülarite arttırıldı
Hatta gece kanallardan birisinde “aslan başbakan” diye yazı geçti

Tepki verilmeli miydi ?
İllaki
Katliama seyirci kalınmaz
Ama en üst düzey protokol kurallarının geçerli olduğu yerde “ peres,peres,başbakanlık yan gelip yatma yeri değildir” tepkisi uygun muydu ?
Değildi

Ama oylar arttı mı ?
E illaki
(Hatta gece kanallardan birisi aslan başbakan diye altyazı bile geçti,gözlerimle gördüm)

Bu arada daha da acaip bir şey,
Başabakanımızın tüm örnekleri koyun üzerinden vermesi
“Ben uysal koyun değilim”
“İki koyun güdemeyenler”

Hani nerdeyse insan şey bekliyor
“Çıktım davosa,koyunlar gibi kükredim geldim”

Hiç bir şeyimiz düzgün değil ki kime laf edelim ?

28 Ocak 2009 Çarşamba

KAYNANANGEL (Ankara'da bir melek)



Kaynanam kaynanam
Canım kaynanam
Seni ben dağlardan derelerden
Akan sulardan,uçan kuştan
Herşeyden daha fazla severim

Sen eli öpülecek
Ayaklarına kapanılacak
Uğrunda heykeli dikilecek kadınsın

Sana uğramayan gemiler batsın
Senden geçmeyen trenler devrilsin
Bundan sonra güzelliğin adı kaynana olsun

Saygılarımı sunarım efendim

Damadınız Alpernatif


Blogculara not : Okur mokur neme lazım. Ben önlem alayım da

The Kaynanatör Chronicles (part of kaynanaxorcism)


Evin içi buz gibi !
Gecenin köründe ağzımdan dumanlar çıkarak yataktan kalkıyorum !
Kalorifere bakıyorum,cayır cayır yanıyor
Pencere mi açık ?
O da yok !
Karanlıkta evin içinde dolanırken kaynanamın yattığı odadan gelen mırıltı dikkatimi çekiyor
Aralık kapıdan kafamı uzatıp ne oluyor diye bakıyorum
Sırtı bana dönük yatağın üzerine oturmuş
Mırıltı ondan geliyor
Saatten haberim yok ama acaba gece namaza falan mı kalktı diye düşünüyorum uyku sersemi
İyi de benim kaynana namaz kılmaz ?

Biraz daha kaykılıyorum içeri
Odaya girdikçe soğuk artıyor

Ulan kadıncağızın odasında bir şeyleri mi açık bıraktık ?
Böyle sinsi sinsi odasına girmekte hoş değil
Korkar felan
Yazık
Yaşlı başlı kadın
Hafiften omuzuna dokunayım diyorum

Başını döndürüyor
Baş dönüyor !
Baş döndükçe dönüyor ?
Aaaaaaaa !
Başını 180 derece döndürüp sırtından bana bakıyor
Gözlerinin içi bembeyaz
Dudaklarında hala mırıltı var
Bacaklarımda hal kalmıyor
İsa , lejyon , bir şeyler söyleyip duruyor

Yıkılmak üzereyim
Geriye adım atayım diyorum,yatak yerinden hafifçe kalkıyor
Yerden havalandı !!!!

Allaaaam !

Bildiğim duaları okuyayım diyorum
Bildiğim dua da yok !

Zıçtım !

Gırtlağımdan çığlık çıkarak bayılıyorum !

Yüzüme atılan suyla geri ayılıyorum
Ev halkı başıma toplanmış vaziyette
Hanımla kayınpeder paniklemiş
Ama en çok panikleyen kaynanam gibi
- Damaaaat ! İyi misin ?
- Eşhedüenlaaaaaaaa
- Namazamı durucan damat ?

Ulan biraz önce başını çevirip bana bakan,yatağı havalandıran o değilmiydi ?
- Hanıııııııım
- Neeeee ?
- Annenin biraz önce başı döndü
- Ay anne iyi misin ? Başın mı döndü ? Otur şöyle ! Tansiyon mu ?
Lan ne tansiyonu ? Basbaya baş döndü işte !
- Hanııııııım
- Neeeeee ?
- Yatak da havalandı ?
- Kuleden izin aldı mı ?
- Efendim ?
- Alper başını mı çarptın ? Manyak mısın ?
Manyak mıyım ?
Ben uydurdum mu bunları ?
Kaynanam söylenip duruyor
- Evinizde bir çocuk olaydı,gocan gece yarıları abuk subuk rüyalar görmez idi
- Çocuk mu ?
- Hoş bunun çocuğu da fallik olurdu kesin !
- Fallik mi ?
- Gerçi senin çocuğunda olmaz damat. Sendeki şey eyi değildir
- Ney iyi değildir
- Ay MENİM arzu gızııım,ay MEEENİM arzuu gızım
- Ne diyorsunuz ya !
- Anlayan anladı. Ben lafımı ortaya godum

Aptal aptal yerimden kalkıp salona gidiyorum
Ev halkının ilgisi çabuk sönüyor

Herkes yatağına gidiyor
Salonda elim titreyerek bir sigara yakıyorum
Rüya mı gördüm ne ?

Sigarayı içmekten çok yiyerek bitiriyorum. Uykumda geldi. Ama merak içimi kemiriyor
Çok korkuyorum
Fakat bakmam lazım

Kaynananın odasının kapısı gene aralık
Hafifçe başımı uzatıyorum !
Sırtı dönük,başını yastığa gömmüş uyuyor
Hey allaaam
Kadıncağıza kondurduğum işlere bak
Bilinçaltım su yüzüne çıkıyor

Aptallığıma sırıtıp kapıyı kapatırken sessizce “ iyi geceler” diyorum

Vücudunu yataktan kaldırmadan başını 180 derece döndürüp gülümsüyor
- Sana da damaaaaaaaat

Bittim ben var ya !

(şeşip beşip kaynanam burayı bir okuyacak,ben o zaman görücem korku filmini)

27 Ocak 2009 Salı

The Kaynanatör Chronicles





- Kızımı ne doktorlar ne mühendisler istedi de vermedik !
Kahvaltı masasında konuya bak şimdi
Kalkıp da “siz vermediniz ama kızınız verdi mi bir de ona soralım” desem tümden cıngar çıkacak
Üstelik içimdeki kaynana korkusu bambaşka. Her an her şey olabilir
- Ben isteyince neden verdiniz !
- Ne bileyim. Gelince öyle takım elbiseli filan ...
- Kızı bir takım elbiseye mi verdiniz ? Ehi ehi
- Damaaaat !
Çatal felan elimden düşüyor. Öyle aniden damat denir mi ?
Sessiz sessiz kahvaltı bitiyor
Yavaşça kalkıp kaynana koltuğuna oturuyor
Veeeeeee
Maalesef eline şiş ve yünlerini alıyor

Allahım
Bittim ben

Bir kaynananın en tehlikeli anı örgü ile bütünleştiği an
Kaynanalar için bir transa geçme anı
Şakraların açıldığı saatler
Eldeki şişler sistematik biçimde çalışırken aslında akılda “ulan ben şu damadı iki düz bir ters” gibisinden düşünceler büyümekte
Bir kaynana en kusursuz planlarını örgü örerken yapar,kanıtlanmıştır
- Bir su verenimiz olsa da içsek !
Pavlovun damadı gibi fırlıyorum ben
Fırlıyorum da kendime de şaşırıyorum.
Demek ki vücudum kaynana sesine duyarlı
Mutfağa giderken aynada ağzıma bakıyorum salyam akıyor mu diye ?
Yok
Orası kuru şimdilik
Demek ki tam eğitim alamamışım.
Ellerim titreyerek suyu doldurup içeri götürüyorum
Ben odaya girince kaynana,kayınpeder ve hanım susuyorlar
Bardak elimde kalakalıyorum
Biliyorum
Kafalarında bin türlü şey var

Suyu kaynanamın üzerine döksem içindeki devreler yanar mı acaba ?
Yok yahu !
Bu kadar ileri teknoloji sudan etkilenmez herhalde !
- Suyu getiricen mi , buhar olup yağmura dönüşüp üzerime yağmasını mı bekleyeceksin ?
- Efendim ?
- Ben ortalığı ellialtıya vermeden getir en iyisi !
Ortalığı ellialtıya vermek ?
Allahım,şifreli konuşuyorlar

Aslında Adanaca diye bir dil var
Türkçeye benziyor ama,kendi içinde değişik bir altyapıya sahip
Bunca seneden sonra çözmüş olmam lazımdı ama dilde gelişken kardeşim
Durmuyor yerinde

Suyu verip köşede duruyorum hafiften
Bardağı sehpayada koyabilir geri verebilirde
Salon sessizlik içinde
Çok paniğim
Suyu bitiriyor
Bardağı uzatıyor
Tam elimi uzattığım anda yön değiştirip sehpaya koyuyor
Elim havada kalıyorum
- Yorulma damaaat !
Mıyıl mıyıl köşedeki tekli koltuğa oturuyorum

- Kızımı biraz kilolu gördüm
- İyi baktım kaynanacığım
- Yağlı yedirmişsin !
- Efendim ?
- Kızım araya gitti demiştim de kimse inanmadıydı
- Araya gitmek mi ?

Ohooooooo !
Ben bitmişim ağlayanım yok

Şişler yeniden çalışmaya başlıyor
Ellerini kaldırıp gözümün önüne getiriyor
Şişler durgunluk verici bir ritmle gözümün önünde oynuyor
Gözlerim kapanır gibi
Üstüme bir ağırlık çöktü
Ne oluyor lan ?
Geriden kaynanamın sesini duyuyorum
- Gözlerini şişlerden ayırma. İçin hafifliyor. Gözkapakların ağırlaşıyor. Yemyeşil bir vadi görüyorsun !
Kendi yüzüme tokat atıp çekiliyorum
Uyanık kaynanaaaa
Şişlerle beni hipnotize etmeye çalışıyor

Ben geriye kaçınca hiç istifini bozmadan arkasına yaslanıyor
- Beni hipnotize etmeye çalıştınız !
- Rüya görmüşün damat
- Ne rüyası yahu ?
- Uydurukçu damat !

Tüm blog alemine duyuruyorum
Başıma çok kötü şeyler gelecek biliyorum

Dinsizin hakkından imansız gelmek üzere !!!

24 Ocak 2009 Cumartesi

KAYNANATÖR - JUDGMENT WEEK




Sabah sabah öyle haber verilmez ama...
Telefon elimden düşüyordu
- Annem geliyor !
- Nası annen ? Hangi annen ?
- Ne demek hangi annen ? Kaç tane annem var Alper
- Kaynanam olan ?
- Aferin !
Höh !
Niye lan ?
İyiydi böyle !
Onlar Adana’da ben burda
Kaynana ve damatlar arasında gizli bir anlaşma vardır
Birbirlerinden uzak dururlar
Bulaşmazlar

Ama taraflardan biri anlaşmayı böyle ihlal edince ......
- Kaç gün kalacaklarmış ?
- Oha Alper !
- Oha ben !
Hakikaten ayıp ama beri yandan popo kaşındıran bir durum
Nerden baksan bir hafta kalırlar !

Şirkettekiler telefon konuşmasına tanık olunca işin geyiği daha da büyüdü
- Hayırlı olsuuuun !
- Darısı başınıza
- Adanadan geliyor di mi ?
- Hıııııı
- Şey diyor mu peki ? Hani Dilber hanım gibi, “ouuyyyy,dıkandım,hoşşiiiiik”
- Ne hoşşiği len ?
- Veya şey diyor mu ? “ Ben lafımı ortaya goyarım,isteyen alııııır,istemeyen döner gider”
Ulan gittikçe asap bozucu bir hal almaya başlıyor
- Aaaaaa ! Kaynanan yemekteyiz programına çıkanlardan biri mi ?
- Haaa. Adanada üç tane kadın var zaten. Biri benim kaynanam. Ne alakası var lan ?

Ne alakası var di mi ?

İşyerinden izin alıp tıpış tıpış gittim otobüs terminaline
Otobüs erken geldiği için beklemişler 20 dk

Kaynana bekletilir mi ?
Kaynanayı bekleten damadın hali ne olur ?

Özür dileyip,ayaklara kapanıp eve getirdik
Evdeki kaynana koltuğuna oturttuk

Çok korkuyorum
Biliyorum ki gelecekten beni yok etmek için geldi
Zaten son gidişinde dudaklarının arasından belli belirsiz “ I’ll be back” sözü dökülmüştü

Ben evin içinde dolanırken bana baktığı zaman gözlerinde benimle ilgili bilgiler akıyor

Adı : Alper
Cinsiyeti : Erkeğimsi
Türü : Damat
Hedef : Kel kafası
Görev : Yok edilmesi lazım

Ve biliyorum ki bir gün gözlerinde “mission completed” yazısı çıkacak

23 Ocak 2009 Cuma

=(

Güçlü insanların sıkıntıları olduğunu düşünmeyiz ya
Sıkıntıları olduğu ortaya çıkınca da apışıp kalırız ne yapacağımızı bilmeden

Benim de canım yandı bugün =(

21 Ocak 2009 Çarşamba

Geçmişten Geleceğe

"Türkiye'de bir islâm Devleti ve hilâfet rejimi kurmak, Türk Milleti'ni dini esaslara dayanan bir hukuk düzenine sokmak isteyen ve bunun için gizli ve açık çalışan mistik hezeyan halindeki bir avuç meczûb, ruh hastası veya dini, kazanç metaı haline getirmiş kimseler, saf ve cahil yurttaşın en temiz varlığını, itikadını, imanını geçim vasıtası yapmış olan bezirganlar - o bezirganlar ki, dinin emrettiğini yerine getirmezler, yasak ettiklerini gizli gizli yaparlar ve fakat dindar görünürler - evet bunlar ve bir takım hurafeleri dini esaslar gibi göstermeye kalkan ve bu suretle halkı uyuşturan kökü dışardaki yurt düşmanları daima hüsrana uğrayacaklardır"

Etkili bir konuşma değil mi ?

Sizce ne zamana ait?
2009 ?
2008 ?
2000 ?
90 lar ?

Hiç birisi değil

7 eylül 1967 de Yargıtay birinci başkanı İmran Öktem’in yeni adli yılın açılış töreninde yaptığı konuşma

Günümüze nasıl uyuyor değil mi ?

Aslında hem uyuyor
Hem uymuyor

Günümüzde bu kadar açık,net ve sert konuşma yapanların sayısı parmakla gösterilecek kadar az
Herkes iktidarın yarattığı korku toplumunda yerini aldı. Ağzını açmaktan korkuyor
Ama bundan 40 küsür sene önce birisi çıkıp gerçekleri çatır çatır söylüyor

Ve konuşmanın bir yerinde Voltaire den bir alıntı yapıyor

“Tanrıyı da insan yarattı”

Başına ne mi geliyor ?
Başına gelenler ibret niteliğinde
Görevini sürdürürken 1 Mayıs 1969 da vefat ediyor
Ve sağlığında kendisine diş geçiremeyenler,3 Mayıs 1969 da Ankara Maltepe camiinde yapılan cenaze töreninde olayları çıkarıyor.

Cenaze namazının kılınması engelleniyor
Kalabalık galeyana geliyor

Ve o kalabalığın ortasında hayatından endişe duyan bir insan , Kara Kuvvetleri Komutanlığı Topçu Dairesi Başkan Vekili tuğgeneral Nabi Alpartun tarafından korumaya alınıyor. Nabi Alpartun silahını çekmek zorunda kalıyor

Hayatından endişe duyan insan kim acaba ?

İsmet İnönü

Demokrat partinin halkın din duygularını kaşıyarak oy toplamasını engellemek için Mustafa Kemal Atatürk’ün koyduğu dini düzenlemeleri alt üst edip CHP ye oy bekleyen milli şef !

Hep merak ettim
Acaba o karışıklıkta İsmet İnönü’nün aklından neler geçiyordu ?
Oy uğruna verilen tavizlerin eğitimsiz halk üzerindeki etkilerini gördüğünde ne düşündü ?
Ve Türkiye’nin bugün geldiği noktayı görseydi neler hissederdi ?

??????????

Ne hissederdi ?

18 Ocak 2009 Pazar

Tam Teşekkül Sağlam Çıktım

Meşhuuuuur silahın ruhsatı doluyor
Tıpış tıpış emniyete gittim

Safım ya

Gidicem
Merhaba diiicem
Tahminen onlarda “hoşgeldiniiiiiz” diyecekler
Hatta kapıdan karşılayacaklar
Çaydı sohbetti felan derken aklıma gelecek
“Yahu benim silahın da süresi doldu” diyip ruhsatı atıcam
Koşturucaklar
Çayım bitmeden ruhsat gelecek
Elimi sıkıp uğurlayacaklar

Değil mi ?

Değilmiş !

Kimse hoşgeldin demedi
Sağa sola bakına bakına bir memurun ilgisini çektik
Ruhsat yenileyeceğimizi söyledik (memurla beraber söylemedik,dik eki kendime saygımdan)
Elime çıkardı , bir liste tutuşturdu
- Bu ne efenim ?
- Bunları yap gel kardeşim
- Memur bey anamın nikahının fotokopisi olur mu ?
- Efendim ?
- Burda bir tek o eksik !
- Yörüyünüz sayın silah sahabı !
Bu ne lan ?
Fotoğraf,dosya,adli sicil kaydı işin ıvır zıvırı
Devlet hastanesinden tam teşekkülü sağlam raporu !!!
Tam teşekkül !
Hem de devlet hastanesi !
- Mahallemdeki poliklinik ?
- Kliniğini yerim senin. Yörüyünüz !

Tıpış tıpış yollandım Atatürk hastanesine

Başta dedik
Safım ya !

Giricem hastaneye
Hemşireler çevremi saracak
Hoş beş,makara kukara,ben çay içerken bana sağlam raporunu verip gönderecekler

Heyet raporu için daldım hastanenin ilgili bölümüne
- Sağlam raporu alacaktım
- Nasıl olsun ? Şekerli,sade,Marquis de sade ?
- Efenim ?
- Kardeşim,ahan da dosya. Göz,iç hastalıklar,ortopedi,kbb,sinir hastalıkları,akıl hastalıkları. Hepsine uğra,selamlarını al,önden de vezneye 96 tl yatır gel.
Ulan,ben hayatım boyunca böyle çek yata girmedim !
Tıpış tıpış sorduk vezneye kart geçiyor mu diye !
Geçiyormuş
Attık mecburen kartı. Önce kartımın sağlam olup olmadığına baktılar
Sağlammış
Aldık elimize fişi. Sorduk veznedeki bayana
- Ben bunların hangisinden başlıyayım ?
- Göze gidin. En çok orada beklersiniz
Tavsiye demiri keser
Göze girmeden önce göz numaranızı alıyorlar
Oturduk aletin başına
- Çeneyi daya,alnı daya
- Alnım zaten dayanıyor hanımefendi. Kelim ben. Havaalanı kadar alın var ben de
- Tamam. İniş izni vereyim size. Kıpraşma kardeşim !
Kıpraşma dediği,kendisi makineyi tutuyor. Elini çektikçe makine kayıyor. Haybeden laf işitiyoruz
Dayanamadım
- Hanımefendi. Çek elini makineden. Ben sabit dururum
- Öyle miiiii ?
Bu öyle mi nin geri dönüşü pek beter oldu. Aletle iki oynayıp elime kağıdı tutuşturdu
- Sol göz 7 ,sağ göz 50 . Al sana numara
- Ohio !
- O eyalet canım
Anında yurdum insanının büzük zorlaması ile yelkenlerim fora. Seve seve olmasa da alnımı dayadım alete. Sesimi çıkarmadan oturdum. 0,50 civarında bir şeyler çıkarıp tutuşturdu elime
Vaaaaay !
Bozulmuş gözler
- Bu kağıtla git. Muayene sırasına gir
Ok
Zoru bu herhalde ?
...
Değilmiş.
Bekleşip duran bir grubun arasında manasızca kuyruğa girdim.
Tam 1,5 (yazıyla birbuçuk) saat
Bir buçuk saat sonra saat yarım olmak üzere iken par topar sokuldum doktorun yanına
Gençten sarışın bir bayan doktor. Yanında daha genç, yazıp çizen bir erkek. Erkek konumun dışında tabi ki . muhattabım hanımefendi
- Buyrun
- Buyurdum
- Neden geldiniz
- Göze geldim
- Ha ha ha !
- Espritüelimdir.
- Harfleri okuyun
- Elif – be – cart curt
- Ha ha ha. Şimdi de renk körlüğüne bakalım
- Körlükten değil,gözlerim o renk. Güzel yani !
- Ha ha ha ! Okuyun bu renk karmaşasındaki sayıları
- Falan filan
- Ay iki gözünüzde açık amaaaa ! Söylemeyi unuttum di mııığğ ! Kapayın tek gözünüzü
- Sizden tarafı kapamayayım
- Ha ha ha. Ama ezberlediniz sayıları di mııığ!
- Valla ezberledim. Bakmadan bile okuyayım isterseniz !
- Tamam tamam sağlamsınız !
Budur
İki saatte çıkıyorum gözden
Koşturuyorum ortopediye. Kapı pink floyd. Sekreterler süper kralcı
- Nooldu lan ?
- Öğle tatili !
- Kardeşim ben sağlam mıyım , acil öğrenmem gerek ?
- 13.30 da gelin !
- Ortopedi yerine wiki pedi ye gitsem ?
- Iğğğğğ !
Hay ben böyle silahın !

Bir saat moladan sonra şak diye ortopedistin karşısındayım. Gençten tıfıl bir uzman
- Silahınız mı var ?
- Olmaaa mı ? Niye yeniletiyorum ruhsatı ?
- Hiç ateş ettiniz mi ?
- Niye ?
- Mesela evinize hırsız girse kafasına sıkar mısınız ?
Yeminle piskopatına çattım ama hayırlısı
- Sıkamam. Kanunen yasak. Hırsızı yatak odasına sokmam lazım vurabilmek için
- Nasıl sokarsınız hırsızı yatak odasına ?
- Nasıl ?
- Silahınız ne marka ?
Alla allaaa ! Felçli olsam doktorun umurunda değil. Kafayı silahın kıskançlığıyla bozmuş vaziyette
Bacak bacak üstüne atıp yayılıyorum sandalyede.
- Nah böyle eşşek kadar bir browning. Mermileri felan da var küçük küçük
- Oohhhhh !
Adam sigara içmek üzere. Kontrol filan hak getire. 20 dk silah muhabbeti yapıyoruz. O da almak istiyor ama olmuyor ah bin kader.
- Ben bir kaşenizi alsam ?
- Basayım size bir kaşe !
- Ohhh !
Fırla iç hastalıklara
Veznedeki kadın haklıymış. Göz sonrası tıkır tıkır gidiyor
Lönk diye doktorun karşısındayım
- İyi misiniz ?
- İyiyim
- İyi
Basıyor kaşeyi,geçiyorum sinir hastalıklarına
İşlemler çabuk ilerliyor ama bende de koşturmadan mütevelli bir yorgunluk başlamış durumda
Apar topar çıkıyorum uzmanın karşısına
- Tutun elimi !
- Ben de sizden hoşlandım ama ...
- Beyfendi,tutup çekin kendinize doğru.
- Haaaa ! Ya allah
- Aferin. Şimdi durun,ben sizi çekeceğim
Elime asılması ile üstüne devriliyorum
- Aaaaa ! Üstüme iyilik sağlık. Dengede durun ayol !
- Çok güçlüsünüz !
Benimle uğraşamayacağına kanaat getirip basıyor kaşeyi
Yürü be oğlum
Kim tutar seni
Yürü şeye. KGB mi, KBB mi ! Hastanenin gizli servisi gibi mübarek
- Heyet raporu için şey etmiştim !
- Şey edemezsiniz. Doktorlar yok. Bekleyin yarım saat !
Lök diye çöküyorum bekleşen hastaların arasına
Elimdeki dosyayı yanımdaki sehpanın üzerine koyuyorum. Yorgunluktan gözlerim kapandı kapanacak
Kapanacaaaak
Kapaaa.....
??????
Dosya yok !
Ok gibi fırlıyorum yerimden
5-6 yaşlarında piç görünüşlü bir velet dosyamı almış yüzüme bakıyor. Her an yırtacak gibi !
- Laaan ! Versene oğlum dosyayı !
Babası kalabalığın arasında fırlayıp bağırıyor
- Kulakları işitmiyor. Seni duymaz. Panik edersen yırtar dosyayı !
Saatlerdir uğraşıp durduğum dosya veledin elinde,her an yırtılmaya hazır ! Terörist velet dosyamı rehin almış vaziyette ortada duruyor. Koridora büyük bir sessizlik hakim oluyor. Herkes nefesini tutmuş durumda
Babası arkasından usulca yaklaşıyor
- Ben yaklaşıyorum. Siz oyalayın onu !
- Ne yapsam ki ? Hah. Oyun oynatayım. Kuku kuku pense !
- Yuh ! Kutu lan o ! Yırtacak şimdi dosyayı görücen kukuyu !
- Len ! Piçin kurumuş hali ! O dosyaya bir zarar gelirse var yaaa, ben senin an...
- Çüüşşş !
Anti piç kurusu birimindeki yeni arkadaşım bozuluyor. Sinsi yaklaşımını durduruyor
- Anasına ne küfrediyon lan !
- Anasına bir şey demeyecektim kardeşim. Ansızın rüyana girerim diye korkutmaya çalışıyordum !
Macera devam ediyor. Veledin önünde türlü şirinlik yaparken babası arkadan gelip çocuğun elinden dosyayı löp diye kapıyor
Velet başlıyor ağlamaya
Kalabalığın arasından anası fırlıyor bu sefer
- Ay yazık,ağlıyor. Verelim geri amcası. Katılır şimdi ağlamaktan !
Manyak mısınız lan ?
Adamın elinden dosyayı kapıp sekreterin yanına koşuyorum
- Geldi mi doktor ?
- Geldi.
- Niye haber vermiyorsunuz ?
- Çok eğlencelisiniz !
Sekreterin yanından fırlayıp doktorun odasına atıyorum kendimi
Genç,uzun boylu,yakışıklı felan bir tip
- Oturun
- Dum
- Şimdi kulağınıza fısıltıyla rakamlar söyleyeceğim,siz yüksek sesle tekrar edeceksiniz
Eğilip kulağıma üfleyerek rakam söylüyor
Kardeşim
Ben erotik adamım
Benim vicudum erotik
Benim aklım fikrim birşeylere işler. Öyle üflenir mi kulağıma “sekiiiiz” diye !
- (fısıltıyla) sekiiiiizzz !
- Ohhhhhh !
- Ne ohu lan ?
- Seks dediniz ?
- Lan manyak ! Yeniden deniyoruz (fısıltıyla) Dööööört !
- Ohhhhh
- Neeeee ?
- Bunu neye benzettiğimi söyleyemeyeceğim
Sinirlenip basıyor kaşeyi.
En kaymaklısını en sona saklamışım
Akıl hastalıkları !
Yarım saat bekledikten sonra sarışın , renkli gözlü ve en önemlisi mini etekli bir doktor geliyor
Aklımı kaçırttırma yalebbim !
- Hoşgeldiniz !
Bacak bacak üzerine atmış ki elimi ayağımı nereye koyacağımı bilemiyorum bir an
- Hoşgeldim !
- Neden silah almak istiyorsunuz ?
- Gözleriniz ne renk ?
- Kaşeyi basmasam !
- Öhöm. Ben almak istemiyorum. Babamdan miras !
- Öldü mü babanız ?
- Yooo !
- Miras dediniz ?
- Yahu ben yeni çıkartmıyorum ruhsatı. Yeniletiyorum
- Görebilir miyim eski ruhsatı ?
Ulen mini etek dedik,sarışın dedik,haliyle saygıda kusur etmedik,hanımefendi cevval çıktı !
- Ahan da buyrun !
- Hımmmm
- Gidiyim mi ?
- Nerde çalışıyorsunuz
Haaaa !
Şimdi oldu işte
Gevşiyorum
- Buraya yakın işyerim !
- Bana ne ?
Tüh ! Ters tepti !
- Siz öyle sorunca şeyken şey oldu gibi oldu mesela hani yaaani !
- Uzatın kağıdı !
Heneeeee !
Deli olucam !
Deli olsam ruhsatı alamıyacağım !
Bu ne lan !

Vurdurup son kaşeyi,atıyorum kendimi dışarı
Saat 16.00 civarı
Dosyayı ilk aldığım yere tornistan ediyorum
Onlar da şaşırıyorlar
- Bitti mi ?
- Ben de dahil bitti !
- Haftaya gelin o zaman !
- Niye ?
- Anca çıkar !
- E sağlam dediler bana ?
- Öyle doktorun demesi ile sağlam olmuyorsunuz. Yazınızın hazırlanması lazım

Bin tane doktor sağlam dedi
Gene de idari işler tamam demeden ben sağlam sayılmıyorum
Yazık insanların o kadar sene dirsek çürütmesine ?

Ama gözüm açıldı artık
Bu kadar uğraşıdan sonra benim bu silahı kullanmam farz oldu !
Haydı hayırlısı !

16 Ocak 2009 Cuma

Boşluklar Size Ait

- Seni seviyorum !
- ..............
- Neden sevmeyeyim ?
- .........................
- Kendi canını yakma . Ben senin kim olduğunu biliyorum !
- ....................
- Hırpalıyorsun kendini. Keşke kendine benim gözümle baksan
- ....................
- Nasıl mı ? Öyle bir noktaya çıkardım ki seni oradan inebilmen çok zor
- ..................................
- Diyorum ya,çok yukarıda , çok üstlerde . Ve oradan düşmenden de korkmuyorum. Seni senden daha iyi tanıyorum !
- .........................
- O senin düşüncen. Senin söylediklerine katılmamam,seni anlamadığım anlamına gelmez. Ben sadece senin sevgini yaşıyorum
- .......................
- Doğru. Zor senin sevgini yaşamak. Ama güzelliği zorluğunu yeniyor
- ......................
- Güzel olup olmadığına ben karar vereyim. Sen kendi değerinin farkında olmayabilirsin ama ben biliyorum
- .....................
- Onlar seni benim kadar sevmemiş olabilirler. Şu an öyle geliyor ki seni benim kadar kimse sevmemiştir.
- .......................
- Sen , sensizliğin ne demek olduğunu bilemezsin. Sen hiç sensiz kalmadın ki ?
- .......................
- Evet,hile yaptım. Bu sözler benim değil. Ama durumuma tam uydu
- ..................................
- Ağlamam rahatsız etmesin seni. Dışarıdan göründüğüm kadar dalgacı Mahmut değilim
- ........................
- Tamam,ağlamayacağım. Ama dış görünüşüm gülse de , içim acıyor
- .........................
- Üzülmen için söylemedim. Kendimi anlatıyorum
- .........................
- Sustum tamam. Zaten kalana hep susmak düşüyor galiba
- .................
- Yoooooo. Laf çarpmak değil derdim. Dedim ya kendimi anlatıyorum diye. Kendimi kendime anlatmaktan sıkıldım kaç gündür. Seni senden başka kimle paylaşabilirim ki ?
- .............................
- Asma suratını. Canımın yanması bile sana sevgimden dolayı. Canımın yanmasını bile seviyorum seninle alakalı olduğu için
- ...................
- Unutayım mı seni ?
- ...............................
- BEN SENİ UNUTMAK İÇİN SEVMEDİM Kİ ?

14 Ocak 2009 Çarşamba

Burası Türkiye... Yok Öyle

İbrahim Şahini sever misiniz ?
Ben sevmem
Bir yığın işe bulaşmış bir kişilik
Susurluk skandalının başına patlayanlarından birisi
Şudur budur ayrı

Ama bir nokta var
Anti-terör üzerine yıllarca eğitim almış
Özel harekat daire başkan vekili
Yiğidi öldürüp hakkı yenmeyeceklerden bir şahıs

Ve bu adam
Bu kadar eğitimiyle
Bilgisayarında cephanelik krokisi bırakıyor
Cephanelik de yağmur ormanlarının ortasında ya
Çok karışık
Ancak kroki ile bulunur

Yurt dışında olsa adama gülerler
Ama burası Türkiye
Burda adama gülmezler

Bu yeri o kadar gizli ve bulunması zor silahlar nereden çıkıyor ?
Büyükşehir belediyesinin belki yıllardır alt üst ettiği inşaat alanı tarafında ! (Ankaralılar bilir)
Duvar yapılıyor
Evler yapılıyor
Ortalık karman çorman
Aaaaaa !
O kadar curcunadan kısa süre sonra;
Silah çıkıyor

Yurt dışında olsa adama gülerler
Ama burası Türkiye
Burda adama gülmezler

Meşhur silahım bir seneye yakındır kasadaydı
Kasa
İçinde bir metal kutu
İçinde kilitli torba
İçinde benim silah
Bir sene sonra temizlemek için çıkardım
Silah toz ve nemden cılkı çıkmış vaziyetteydi
Dün toprak altından çıkan silahlara bakıyorum
Mübarek sanki mağazadan yeni alınmış
Hani bir fiyat etiketi eksik
Gıcır gıcır
!!!!!!!!!

Yurt dışında olsa adama gülerler
Ama burası Türkiye
Burda adama gülmezler

Hadi dediler
Bu silahları Ergenekonla bağdaştırmayın
Bu silahlar Susurluktan kalma gizli devlet silahları
1996 dan ?
12 senedir !
O kadar sürede toprağa silah gömsem mermi ağacı çıkar !

Yurt dışında olsa adama gülerler
Ama burası Türkiye
Burda adama gülmezler

Hadi devletin gizli silahları !
Korkut Ekeni bilir misiniz ?
Ben bilirim
Çocukluğumun Korkut amcası olarak bilirim
Çocuklarını çocukluk arkadaşım olarak severim
Susurluktan doğan suçlamalarla ilgili cezaevinde yatıp çıkmıştır
O kısmını bilmem
Ama bir şeyi bilirim
Konuştuğu doğrudur
Başkalarının sorması gerekenler konuşmadıklarıdır
Ne diyor Korkut eken :
Susurluk silahlarını yurt içinde aramasınlar
Burada değil

Bir kova var ortada Ergenekon diye
Geniş bayaaaa
Ne bulduysan tık içine
Hükümet karşıtı mı buldun ?
At içine
Laiklik yanlısı,Atatürkçü ?
At içine
Karıştır
Azcık da macera tozu ekle (silahlar felan)
.........

Yurt dışında olsa adama gülerler
Ama burası Türkiye
Burda adama gülmezler

Bu ülkede adamı güldürmezler !!!

buralardayım

Kafam karışık
özür
buralardayım :)

13 Ocak 2009 Salı

12 Ocak 2009 Pazartesi

10 Ocak 2009 Cumartesi

Dostlar Acı Söyledi :D

Şimdiiiiiiiiiiiiiiii

Herkes söyledi mi :D

Gerçi biraz düşündüğüm şey oldu
Sanki kırmama adına biraz yumuşak geçiş yapıldı ama
Olsun
Katılım yapan herkese teşekkür

Efendim
Böyle bir şeye kalkışmamdaki sebep
Daha önce de (de ayrı) belirttiğim üzere
Hem kendi göremediğim doğru olmayan yanlarımı görebilmek
Hem de sizin ben de (de ayrı) bana normal geldiği (ği bitişik) halde (de bitişik) normal görmediğiniz yönlerimi ortaya çıkarmaktı
Yazılanların sonunda çok mu değişecektim ?
Dünyanın en düzgün insanı mı olacaktım ?
Yoooooo :D
Ama gözden kaçırdığım konular kendimce masaya yatmış olacaktı

Savunma yapar gibi olmadan yazılanlara bir şeyler demeye çalışırsak

Kimse yanlış anlamasın , en büyük şaşkınlığım de-da meselesinde oldu
Size yemin ederim , yazarken o kadar dikkat ettiğim ve uğraştığım bir konu ki anlatamam
Acaba de ler da lar ayrı mı , mısınız ayrı mı , farkındamısınız yazsam da sı ayrı, mısınız daha mı ayrı , debelenir dururum
Çoğu zaman kelimeyi sona ek gelmeyecek şekilde değiştirmeye çalışırım
Ve bu kadar uğraşının sonunda anladım ki beceremiyor muşum !
Vallahi ayıpladım kendimi
Bu iyi oldu
Daha dikkat edilecek

Felan kelimesine ufak not
Doğru
Felan diye Türkçemizde bir şey yok
Özellikle yazılan bir kelimedir
Ve yazılırken de inşallah insanlar “filan” diye okumaz temennisi yapılır
Demek ki “filan” diye okumuyor muşsunuz
Sevindim :D

Türkçeyi bozma adına da olsa yazılarımda gündelik Türkçeyi kullanma adetim var
Hani sanki sizlerle konuşuyormuş gibi
O yüzden kimi zaman bilinçli bozduğum kelimeler var
Felan da bunlardan birisi idi
Dikkat çekmesi hoşuma gitti !

Bunlar işin imla kısmı

Kişisel notlar

Çağlarım
Yakışıklıyım yahu
Ne yapayım :D

Tuka
Bloguna da yazdım
Gene yazayım
Blogcu üzerindeyken yazılarına verdiğin uzun ara,yazmayı bıraktığın izlenimi uyandırdı
Arkadaş listesini gözden geçirirken sadece sen değil,artık yazmayan bir çok kişiyi de sildim
Çünkü her sabah tek tek yazarların bloglarına girip yazıları okumaya çalışıyorum
Blogunu kapatmış arkadaşların hala orada görünüyor olması karmaşadan başka bir şey yaratmıyor
Yoksa kişisel olarak sana herhangi bir kastım yok,olamaz da
(nihayetinde o zamanlar yazılarına ilk yorum koyanlardan biriyim. msn de de seninle çok görüşmüşlüğüm var ve hayır , ben seni msn den hiç silmedim ??? Bu benim yanlış anlamamla başlayan tökezlemeyi artık unutalım mı ? )


Gelelim mizaç kısmıma

İnsanları ve yazdıklarını fazla önemsediğim,
Yanlış anlaşılma paranoyam

Evet
Doğru diyorsunuz
Herkesin yazdığını önemsiyorum
Çünkü herkesin düşünerek , çaba harcayarak yazdığını düşünüyorum

Karşılıklı konuşmanın hem avantajı,hem dezavantajı var
Avantaj
Birebir görüştüğünüz için beden dilini de kullanarak ve yanlış anlamalarda olaya anında müdahil olarak fikrinizi en doğru biçimde anlatma şansınız var
Dezavantaj
Genel olarak konuşmalar spontane gittiği için fazlaca düşünüp taşınmadan laf etme olasılığınız yüksek
Buradaki dezavantaj,yazıya gelince avantaja dönüşüyor
Neden ?
Çünkü düşünüp taşınıp yazıyorsunuz
Haliyle yazdıklarınızı önemsemem gerekiyor diye düşünüyorum
Ve sizinkileri önemserken de aynı işi ben yaptığım için , benim yazılarımdan yanlış anlaşılma olmasın diye panikliyorum
Dediğim gibi uzunca düşünüp yazılmış şeyler
Anlatmak istediğim konunun dışında bir algılama olması beni üzüyor

Sizler için kötü,benim için hassas bir nokta !

Sizler üzerine yazdığım hikayelerdeki sınır
İşte burası çok ince bir nüans
Hera önden izin alıp almadığımı sormuş
Bunu yapabilmem için yazıyı yayınlamadan kişilere gönderip onaylarını almam gerek
O da yazının tadının kaçması demek

Şöyle bir yol tutturdum
Dikkat ederseniz uyduruk hikayelerin karakterleri genelde aynı kişiler
Tek tek isim saymayayım
Ama bu kişiler benim uzun süredir blog camiasında beraber olduğum,hatta birebir tanıdığım insanlar
İyi kötü sınırlarını biliyorum
Haliyle konu biraz zar atmaya dönüyor
Yazdığım yazıyı defalarca ve acımasızca okuyorum
Ağır kaçabileceğini düşündüğüm (sayısını bilemezsiniz :D) esprileri çıkarıyorum
Ondan sonra iş yayınlayarak “inşallah kimse kızmaz” demeye kalıyor
Evet riskli bir durum
Ve evet,zaman zaman beklemediğim tepkiler aldım
Dağlar kızındaki son dakika golümle çok sevgili Dolphinin alınması
Ya da “şeytandan korkmam bebek” dizisinde Ataletin kızması ilk aklıma gelenler
Veya SK ile yaşanan kısa kalp çarpıntısı :D
Her seferinde niyetimin kötü olmadığını anlatmaya çalıştım
Ne mutlu ki anlayışlı insanlar,kırgınlıkları uzun sürmedi
Ama bir kez daha evet
Mizah iki ucu keskin bir bıçak
Kişilerin özel hayatları üzerinden de yazdığım için,
Beklemediğiniz anda yaptığınız bir espri dönüp sizi vurabiliyor

Bu noktada sizlerdeki kredime güvenmekten başka çarem yok


Sevgili Ataletin yazdığı önemli bir nokta
Bazen (bazen) sizlerin yazdığı çok duygusal bir şeyin içindeki bir kelimeyi alıp suyunu çıkarabiliyorum
Doğru
Çocukluğumdan beri kendi hayatımdaki sıkıntılarla baş etme yöntemim,terslikleri espriye vurmak oldu
Bu zamanla sadece kendime değil çevreme de yansımaya başladı
Her zaman yapmasam da , alışkanlık haline gelmiş bir refleks
Biraz sizlerin kafasını dağıtmaya
Biraz acınızı gülümseterek azaltmaya yönelik
Bazen ters tepse de
Maalesef bu benim huyum,alışkanlığım,karakterim
Kolay değiştiremeyeceğim bir yönüm
Kırılmayın
Kızmamaya çalışın
Orda sizinle ya da sıkıntılarınızla dalga geçmek gibi bir niyetim yok
Aksine çoğu zaman sizin acınız benim de canımı yakıyor
(Samimi olduğum kişileri yazdıkları yazının arkasından arayıp sesini duyarak rahatlatmaya huyum bile var :D)

Buraya kadar ki kısımda genel anlamda tartışılan kötü davranışlarım oldu


Bir de isimsiz rümuzu ile son saniyede gelen yorum =)

Evet
Beni bir çok kişiden daha iyi tanıdığın bir gerçek
Çünkü uzun süreli bir beraberlk ve alınan kararlar söz konusu idi
Kıskançlığım
Evet
Kıskançtım
Kötü bir şey mi ?
Kötü
Çünkü çoğu zaman mantıklı kararlar almamı engelledi
Karşımdaki insanın anlattıklarını dinlemek yerine , kendi kafamda büyüttüklerim gerçeklerin yerini aldı
Eskiye göre düzeldim mi ?
Bana göre biraz daha düzelme var
Seneler insanda biraz daha özgüven,biraz daha mantık birikimine yol açıyor

Ve
En ağır eleştiri

Kızmak ?
Asla

Düşününce
Evet
Yazdıkların da yerden göğe kadar haklısın
Mutlu olmayı hak etmediğimi düşünüyorum
Bu arabesk bir yaklaşım değil
Zaten durup dururken de böyle bir şeyi söyleyecek adam değilim
Ama doğru
Geçmişte yediğim haltlardan dolayı kendimi bir cendereye kapattığım doğru
İnsanları üzdüğüm için de kendime güzel bir hayatı yakıştıramadığım da doğru
Üzerken haklı mıydım,üzen ben miydim,karşımdakiler mi kendilerini üzdü
Hepsi tartışılır
Ama üzüntü odağının ben olduğum gerçeği bir şekilde değişmiyor

Ve en büyük evet
Ne kadar pervasız
Ne kadar takıntısı olmayan
Ne kadar özgüveni yüksek bir insan gibi görünsem de

Bu hayatı kendi istediğim şekilde,belki çok daha mutlu olacağım biçimde yaşamaya cesaretim yok
Bazı noktadaki belirsizlikler
Kişilerin mutluluğuna verdiğim önem
Çevremdeki insanlar mutlu olsun takıntım
Benim hayatımı istediğim gibi yaşamama hep engel oldu
Ve olacak

Hayatla savaşmıyorsun sözü biraz fazla geniş kapsamlı
Aksine çok didişken bir insanım
Ama konu duygusal yana gelince
Savaşmıyorum diyemesem de
Kendimce doğrularım,asıl doğrulara ulaşmamı engelledi
Engelliyor


Çok geç olmadan hakettiğim yaşam

Geç olmadan .............

Olmadan ...........

8=(

8 Ocak 2009 Perşembe

Dost Acı Söylesin

Öncelikleeeee
Bir önceki “geçmişin uzantısı” başlıklı yazıda sanırım bir yanlış anla(t)ma oldu
Herkes konuyu borç verip vermemem üzerinden algıladı
Halbuki anlatmaya çalıştığım borç verip vermeme kararım değildi
(ki zaten paranın geri dönmeyeceğini bilsem de parça parça her ay para göndereceğim)
Belki para,belki başka bir şey yüzünden eskiden çok yakınım olan bir insanın kendimi tedirgin hissettirmesi ve buna neyin yol açtığını bulmaya çalışma isteğimdi
Olsun
Gene de güzel öğütler geldi
Okuyana da yazana da teşekkür

Şimdiiiiiiii

Arkadaşlar
Tuhaf gelmezse sizlerden değişik bir şey isteyeceğim
Bir deney
Bir merak
İnsanlık için küçük benim için büyük bir şey

Fikrin çıkış noktası bir iki olayın üstüste gelmesi oldu
Blog yazarlarından birisi ile giriştiğim manasız mail trafiğini blogda yazmıştım
O yazıya Dolphin “sana normal gelen bir şey,karşındakine incitici gelebilir” anlamına gelen bir cümle yazdı

Peşinden bir önceki yazıda anlattığım arkadaş kafamı karıştırdı
Eskiden canciğer olduğum insandan uzak durma hissi duymam tuhaf geldi

İki olay peşpeşe gelince bir şeyi merak ettim

Herkes gibi ben de kendimi iyi bir insan olarak görürüm
Mükemmel olmasam da ,örnek insan adayı olmasam da , iyi bir insan

Da

Acaba cidden öyle miyim ?

Kendime konduramadığım
Ya da bana gayet normal gelen ne gibi kötü huylarım var ?

İşte bu nokta sizlerden istediğim şey

Sevgili blog arkadaşlarım
Sizlerden ben de gördüğünüz kötü yanları yazmanızı isteyeceğim

En büyük ricam “ hiç kötü yanın yok,süper iyisin” yazmamanız
Eski yazılarımı kurcalayın
Kafanıza takılanı sorun
Düşünün taşının
Ama saçın yok diyin
Ama çenen durmuyor diyin
Ama kötü yazıyorsun diyin
Yani mutlaka bir kötü yanımı bulun
Ne olursa olsun

İsteyen adını dahi yazmayabilir
Gerçi (her zamanki gibi) kimseye kızmayacağım veya darılmayacağım
Çünkü ben istiyorum

Çünkü aslında “kendimi çok iyi tanıyorum” dememe rağmen,bireyselliği geçip topluluk içerisine girdiğim anda tanımadığımı fark ettim

Yazıyı da Cumartesiye kadar kaldırmayıp gelen yorumlarla birlikte analiz yapmaya çalışacağım

Tuhaf geldi di mi ?
Ama merak ettim
Ve merak ettikçe de sizlerden gelecek bilgilere ihtiyacım olduğunu anladım


Hadi bakalım
Hepiniz şu an benim doktorum,arkadaşım,sırdaşımsınız
Dost acı söyler sözünden hareketle

Çok acı söylemenizi istiyorum

Benim için önemli :D

6 Ocak 2009 Salı

Geçmişin Uzantısı

Eski bir arkadaşın maili ile zıpladım hafta başı
Üniversite yıllarımı beraber geçirdiğim üç kişilik grubun (benimle beraber dört) en neşelisi idi
Okul sonrası bir türlü dikiş tutturamadı
Kendi deyimiyle ağır kimyasallara fazla takılınca ben koptum
O zaten kopmuştu

Her şeyi bırakıp doğuda bir köye gidip yerleşti
Orada evlendi
Kimyasalları unutmaya çalıştı
Unuttu

Ama evlilik uzun sürmedi

Bir kaza geçirdi
1,5 sene yataktan kalkamadı
Dolaşmadığı hastane kalmadı

Tekrar ayaklandı
Ayaklandığı zaman yeniden evlendi

Bu seferde güneyde bir yere yerleşti

Uzunca bir süredir haber alamıyordum

Dediğim gibi hafta başı mailiyle zıpladım

“Balık da istiyorum,balık tutmayı öğrenmek de” başlığı ile hem iş hem para bulmamı istiyor
İş için ne yapacağını bilemez vaziyette
Bizim gibi işletme mezunlarına ne iş yaparsın diye sorulduğunda genel cevap “ne iş olsa yaparım abi” dir
O da aynı dertte

Borç işi ise ayrı alem
İstediği borcu ödeyemeyeceğini zaten açık açık yazmış


İki ara bir derede kaldım
Mailine yanıt dahi yazamadım
Ne yazacağımı bilemedim
Aynı kentteki arkadaşlarımı arayıp iş bakmalarını istedim

Ve oturdum kaldım

İnsanlar mı değişiyor ?
Yediğim içtiğim ayrı gitmeyen insana karşı kendimi bir anda nasıl bu kadar uzak hissettim ?
Maddiyat mı beni iten ?
Yoksa bunca zaman sonra başı paraya sıkışınca beni araması mı?

Kızgın mıyım hayatını bile bile b.ka soktuğu için ?
Ya da bana düşmez ne halt ettiğin mi demeliyim !

Maili olduğu yerde duruyor öylece
Geçmişle bugünün arasında bir yerde havada takılı

2 Ocak 2009 Cuma

Affetme Sınır Çizgisi

Ataletin yazdığı nefis tapınak yazısı bende başka bir soru uyandırdı

Zihnimiz
Kişisel mekanlarımız
İçine kendimizle ilgili bin türlü cevapsız soruyu koyduğumuz yer
Karşımızdakinin yüzüne bakarken dahi,yaşadığımız anla ilgisiz binlerce düşüncenin uçuştuğu serbest bölge

Serbest bölge ?

Ne kadar serbest ?

Kendimize karşı ne kadar dürüstüz ?
Aklımızdaki fikirlerin ne kadarı dürüst ?

En basit açıklama ile
Sınavdan yüksek not aldıysam ben hatalıyım
Düşük not aldıysam hoca taktı

Sevgilimden ben ayrıldıysam karşımdaki hatalı
Sevgilim benden ayrıldı ise gene o hatalı

Önemli konularda bende hata yok
Sıfır hatalıyım
Hatasızım

Mıyım ?

Hatasız mıyım ?

Beynimin o pek gizemli köşesinde “ acaba” sorusunun uçuştuğu yere benim bile mi giriş iznim yok ?
Aynanın karşısına geçip “ evet,bu durumda ben hatalıyım” deme cesaretim yok mu ?
Başkalarına anlatabilmek değil dert
Kendime söyleyebilmek !

Neyden korkuyorum ?
Kimse bilmeyecek kendime yaptığım itirafı !
Sadece ben bileceğim
Bu benim küçülmeme mi sebep olacak ?

İnsan kendisini ne kadar küçük görebilir ?
Nereye kadar küçülebilirim ?

Ve hangi nokta kendimi affedemeyeceğim nokta ?

Hangi sınır çizgimden korkuyorum ki içimdekileri kendime dahi anlatamıyorum !

Nedir kendimizi affedemeyeceğimizden korktuğumuz sınır çizgimiz ?


Hiç kendi zihninizde kendinizi affedecek kadar dürüst oldunuz mu ?

Hanımlı yazı ne demek :D

Dün yazdığım yazının bir yerinde
İlk defa “hanımlı yazı yazdım” demişim
Yapılan yorumlarda
Şarküteri ve Çağlar “hanımlı yazının” nemene bir şey olduğunu anlamadıklarını yazmışlar
Hatta Çağlar bu tip bir yazının nereden alınabileceğini sormuş
Olabilir

Mesela ben motorsiklet üzerine bir yazı yazamam
Neden ?
Çünkü motorsikletim yok
Veya Japonya tatili ile ilgili bir yazıda yazamam
Neden ?
Çünkü anılarımın içinde Japonya tatili diye bir şey yok
Yani Japonya tatili anılarına sahip değilim

Yani sahip olmadığı bir şey üzerine insan kolay kolay yazı yazamaz,ne olduğunu da bilemez
O yüzden;
İki arkadaşıma da 2009 yılında hanımlı ya da mesela sevgilili yazı yazabilme başarısı diliyorum
2009 sizin yılınız olacak arkadaşlar
Hissediyorum :D

(İstemeyerek yazılmış not: Yukarıda espri yapılmıştır. Lütfen kimse alınmasın)

1 Ocak 2009 Perşembe

2009 un ilk tuhaflığı

Yılbaşı geçtikten sonra yeni yıl yazısı olur mu ?
Eh
Sabah 9 dan itibaren işyerinizdeki bir yetkilinin enteresan kararı ile,- 8 derece soğukta (son gördüğümde öyleydi) 6 saat dışarıda dolanırsanız,
Hele ki bunu Ankara’nın bir ilçesinde yaparsanız
O dolanmanın üstüne gelip çek peşinde bir 3 saat daha araba kullanırsanız
6 gibi işyerine dönüp, işleri hallettikten sonra 8 de eve bitik vaziyette girebilirseniz
Program yapılmamasına rağmen , üzerinizi değiştirip ya kısmet diye kendinizi dışarı atarsanız
Ahan da eni yıl yazısı gecikmeli olarak gelir tabi ki :D

Bu yıl bloglar arasında savrulduk durduk
Kapatıldı,çöktü,kıldı,tüydü derken bir sürü yazıyla yılı bitirdik

Ne haltlar yedik 2008 de ?

Huuu geldi gitti
Nereye gittiği tarafımdan anlaşılamadı

Bir demet mavim araziye karıştı
Bilen varsa söylesin dendi

Jido yazmayı bıraktı
Ama okuması hala sürüyor sanırım
(Okumam var,yazmam yok vaziyetleri)

Yazmayı bıraktığını zannettiğim Tukarikashi yeniden bulundu
Özür dilendi (blog kapattı diye arkadaş listemden çıkarmıştım :P)
Az ama güzel yazıları tekrar keyifle okunmaya başlandı


Yukarıdaki firelerin dışında grup iyi kötü bir yılı devirdi

Şahsi olarak ben ne haltlar yedim blog da ?

Kendi tarafımdan bile herhangi bir kategoriye sokamadığım bir sürü uzun hikaye yazdım
Herkesi (kendim de dahil) kılıktan kılığa soktum

Siyasete nedense daha az bulaştım
(korkudan değil de bıkkınlıktan olabilir)

Blog için habire soyundum :D
(bu sene geçmeyen hastalıklarımın sebebi sizsiniz.soyunup durmaktan üşüttüm :P )

Yılın son günü ilk defa hanımlı macera yazdım
(Herkes yazının sağında solunda espri arandı ama, aslında yazının kendisi bir ilkti)

Gene son yazıda beyaz gelinciği bale takılmalarım yüzünden hafif kırdım
(hepsi espri. Sanata ve sanatçıya tam destek :D)

Ve bugün sabah itibarı ile de Hotmail deki adresimi açtığımda beklemediğim birisinden anlamadığım tuhaf bir mail aldım
(Şu an isimsiz diyelim)

Kişiden mail beklememem , kişi ile samimiyetim olmamasından
Yanlış anlamayın
Ordaki mail adresim herkese açık
Özel ya da genel maillerinizi her zaman beklerim,elimden geldiğince karşılık vermeye çalışırım
Ve bir çoğunuzla da zaten iyi kötü telefonla, yüz yüze, maille görüşüyorum

Ama 2009 un ilk sabahına , bahsettiğim kişiden, kendisine blogdan saldırdığım yolunda aldığım bir maille başlayınca da tuhaf oldum ?

Dil kemiği olmayan bir blogcu olarak tanındığımdan hemen kişi ile olan 3-5 yorum muhabbetime baktım.
Israrla bir şey bulamadım
(Hatta yorumlarımda da kendimle dalga geçmişim. Aferin bana)
Sabah sabah apışıp kalarak da bu yazıyı yazdım

Özellikle benimle samimiyeti olan blog arkadaşlarımın da (tahminen) onaylayabileceği gibi,uzun süredir yazdığım blog yazılarında kişilerle ilgili olarak yazdığım yazılara çok önem veririm
Herhangi bir şekilde kırmamak için defalarca yazılar ve yorumlar gözden geçirilir
Baştan peşin peşin özür dilenir
Hoşgörüye sığınılır
Buna rağmen arada elden kaçan espri olursa (beyaz gelincikin baleye kızması gibi :P) onun da özrü yapılır,kişiden bağışlayıcılık beklenir

Ama bu blog yazılarında ya da yorumlarında bir kişiye doğrudan saldırı yapılmaz

ÇÜNKÜ BU BLOG SAHİBİNİN TARZI BU DEĞİLDİR

Kişilere özel bir garezim olmadığı içinde kırdığım ya da kızdığım konular gene bu blog üzerinde, herkesin gözü önünde yazılır,çizilir,özel maillere taşınmaz

Ve benim blogda yazdığım herhangi bir şeyden dolayı rahatsızlığınız varsa da , bu blog üzerinde açıkça belirtilir
(Yorumlara herhangi bir sınır getirmediğim herkes tarafından bilinir.Geçmişte tarafıma yapılan ne kadar hakaret,tehdit varsa hepsi yayınlanmıştır)

Onun için
Lütfen
Özellikle de birebir samimiyetim olmayan blog yazarları
Kırgınlıklarınızı gene blog üzerinden açık açık yazın
Bir hatam varsa sadece ben değil herkes bilsin
Gizleyecek bir şeyim yok ama öğrenecek çok şeyim var

Konu ne diye başladı nerelere geldi

2009 hepinize çoook çok iyi gelsin
Tek tek isim yazmadan, herkesin yeni yılını kutlarım
En önce sağlıklı olun
Gerisi nasıl olsa gelir

Özel not:
Filippırım
Eline
Emeğine,
Uğraşına,
Zamanına
Her şeyine sağlık
Bizler için vakit ayırman inanılmaz bir kibarlıktı