28 Mart 2009 Cumartesi

Yazılamayan Önsözün Olmazsa Olmaz Sonsözü

Ben bir masal yazdım dede

Hani küçükken beni karşına alıp teybe kaydettiğin saatin tik taklarını “bunlar dörtnala kızılderililerden kaçan kovboy atlarının sesleri” derdin. Kovboylar kardeşimle bana aldığın iki civciv (ki tavuk zannettiğimiz ve sonradan horoz çıkan iki civciv) , kızılderililerse horozları büyüyünce koyduğumuz kümesteki tavuklardı

Yüzümü elime yaslar,ağzımı çoğu dökülmüş dişlerimi gösterecek kadar açar,merakla dinlerdim seni

                               alper

İşte o masallar gibi bir masal anlatmaya çalıştım dede

Hani çocukluğumdan itibaren “biz torunumla Giresun’da askerlik yaptık” diye yaşanmamış anılar anlatırdın ya

Öyle inandırıcı anlatırdın ki , kendi askerliğimi bile o kadar net hatırlayamadım yıllarca

Ve hastanede ölümü beklerken alnını okşayıp “Giresun’dan çağırdılar,askerliği eksik yapmışız,kalkman gerek” dediğimde kocaman bir gülümseme yayılmıştı yüzüne.

                            dede

O zaman inanmıştım masalların gücüne

Ben bir masal anlattım dede

İçinde her şey vardı

Macera,komedi,aşk ne ararsan

Hatta masalımın başına gelmedik kalmadı

Oyuncular değişince ilk beş günü yeniden yazmak zorunda kaldım

Sonra bir sürü şey araştırdım tarihi bozmayayım diye

Sonra yazdım durdum saatlerce

Sonra değiştirdim durdum defalarca

Sonra da anlattım

Ben bir masal anlattım dede

Aynı senin bana anlattığın masallar gibi...

İçinde çok güzel insanlar vardı

İyi insanlar

Şakayı seven,hayat dolu insanlar

Hani çocukluğumda gelip anlatırdın ya !

Prensler olurdu,prensesler olurdu,kovboylar,kızılderililer,yeniçeriler,savaşçılar olurdu

Ve hep iyiler kazanırdı

Çok severdim ben o masalları dede

Hayatı da öyle zannederdim

Masal bittiği yerde hayatta bitiyor gibi gelirdi

Prens prensesi öper ve hayatlarının sonuna kadar mutlu yaşarlar

Sonra büyüdüm ben

Senin masallarında gökyüzünde kuşlar,martılar uçuşurdu dede

Benim masallarımda köpekbalıkları uçmaya başladı

Sen yunusları anlatırdın bana neşe içinde zıplayan

O yunuslar benim dostlarımı sırtlarına alıp başka diyarlara, başka insanlara ya da ölümlere götürdü dede

Sen de dahil

Ve ben aslında hala, senin geçmişte anlattığın masalları anlatıyorum insanlara

Yalnız kalınca kendime anlattığım masallar beni uyutmuyor,beni korkutuyor

Ve hani çocukluğumda pencereden karanlığa bakarken gelip arkamdan tutardın ya omuzumu

Yalnız kalmayayım diye

Anladım gidenler oradan memnun ki geri gelmiyorlar

Ben hala pencereden karanlığa bakıyorum

                    masal

Ama çok yalnız kaldım dede

27 Mart 2009 Cuma

105. Blog Tabyası (Çin Prensesi) Harbi Son Bölüm

Başlamadan iki satır kelam etmem lazım. Hani böyle gizemli filmlerde veya kitaplarda senaristler konuyu bir yere bağlayamazsa “hepsi rüyaymış” ayağı yapar ya. Son bölümü yayınlamadan buna bir atıfta bulunayım,bir iki saat sonra da asıl bölümü yayınlarım diye düşünmüştüm. (Sizlerden de “aaaaaaa,böyle mi bağlanır bu iş,ayıp” şeklinde eleştiriler gelir diye düşündüydümdü.) Ancak evdeki hesap çarşıya bir türlü denk getirilemediğinden cidden son bölüm gibi yorum geldi. Gergin hocam üşenmeden kompozisyon şeklinde yazdı. (Ve bu sefer dayağı hak ettiğimi kabul ediyorum.) Ufak şakadan dolayı özür dileyerek acilen işte gerçek son. Üşenen hocalarım yorum yazmayabilir,valla darılmam 8=)


20 gün önce

Yatın güvertesinde herkes kendi havasında.
Yunus bikinisini giymiş güneşleniyor
Gerging Çinde kalmaktansa bizlerle gelmeyi tercih etti
Manastır dışında yaşaması gereken bir hayat varmış,öyle dedi
Prenses Bitti ve Saklanansan ayakta okyanusu seyrediyorlar
Çağlar yanlarında Bitti’nin boyuna yetişebilmek için zıplayıp duruyor
Adam hala vazgeçmedi
Doktor ve ben yatın kenarına dayanmış denize bakıyoruz
Şu an zaman dursa da hayatımdaki sıkıntılar bitse artık diyegeçiriyorum kafamdan
Düşüncelerim yatın kaptanının bağırmasıyla kesiliyor
- Teğmeng,teğmeng !
Elinde bir kağıt parçası koşturuyor
- Size telgraf var.
- Kimden ?
- Karakol örgütü mü ne ! Anlamadık. Albay Kara Vasıf diye birisi çekmiş
Haydaaaaa
Lan gene mi görev ?
Atalete bakıyorum,başını sallıyor
- Beni hiiiiiç kağıştığma. Çok yoğgunum
Kaptanın elinden kağıdı alıp okumaya başlıyorum. Okudukça yüzümün rengi değişiyor
Atalette meraklanıyor
- Hayığdığ teğmen ? Ğengin attı ?
- Haberler berbat doktor
- Göğev yeği neğesiymiş ?
İç çekerek cevaplıyorum
- Keşke görev olsa. Okuyorum bak. Teğmen Natif. Ben Albay Kara Vasıf
- Stop yok mu ayol ağalağda ?
- Atlıyorum stopları. Oğlum,İngilizler örgütü dağıttı. Beni de Malta’ya sürdüler
- Aaaaa ! Yazık ayol ! Beni kuğtağmıştı kendileği !
- Bunlar bile iyi gene. Oğlum,örgüt dağıldığı için verilen görevler iptal oldu. Sizin görevde resmi kayıtlarda olmadığı için şu an Çin prensesini kaçırmakla suçlanıyorsunuz
- Ayol ne suçlaması ? Kaçığ dedileğ kaçığdık. Deli mi ne ?
- Oğlum,şu an Atalet hanımın “deli mi ne” dediğini duyar gibiyim. Maalesef Çin hükümeti sizi şikayet etmiş. Sen ve arkadaşların devletin bilgisi olmadan örgüt kurup devletler arası kargaşa çıkarmakla yargılanacaksınız
- Aaaaaa ! Vatan haini olduk iyi mi ?
- Bunun sonu İstiklal mahkemesi Atalet
Doktorun yüzünde kara bulutlar dolaşıyor
- Ne yapacağız ?
- Yat ülkeye yaklaştığında grup olarak çıkar kaybolursunuz
- Sen ?
Yatın kenarına yaslanıyorum
- Ben devletin askeriyim. Ben kaçamam doktor
- Ayol duygusala bağlama şaşkın ? Sen gideğsen ben de geliğim
Ne kadın !
- Olmaz. Senin bir görevin var. Anladığım kadarı ile isimlerimizi hükümete vermişler ama savaş ortamında anadoluda rahatlıkla kaybolabilirsiniz
Kafamı çevirip kendi hallerinde eğlenen gruba bakıyorum
- Hem birilerinin onlara göz kulak olması lazım
- Ay ben göz,kulak,buğun,boğazcı mıyım ?
- Efendim
- Ha ha ha. Şaka ayol ! Peki,nasıl isteğsen ama heğ şey senin başına patlayacak !
Cebimden bir sigara çıkarıp tüttürüyorum. Bir şey söylemenin manası yok. Bu işe başlarken başımıza bin türlü bela geleceğini biliyorduk
Sigara paketimden bir tane de kendisine çekip yakmamı bekliyor
Muhtar çakmağımla yakıp teşekkür ediyorum
- Sen niye teşekküğ ediyoğsun ?
- Güzel bir bayanın sigarasını yakınca erkek teşekkür eder,kendisine izin verdiği için
- Ha ha. Alemsin valla !
Kıvrım kıvrım kıvranıyorum
Soru dilimin ucunda ama cevap verip vermeyeceğini bilemediğimden sıkıntılıyım. Ama sormazsam da içimde kalacak
- Atalet
- Efendim
- Deprem nasıl oldu ?
Gülümsüyor
- Ben tanğıçayım !
- Ya tamam. Orası ayrı. Ama öyle şeylere inanmam ben. Öyle elini kaldırınca depremin olması inanılmaz bir şey. Nasıl becerdin ?
- Anlatamam. İmajım bozuluğ
- Ataleeeeet !
- Ay tamam. Sana da naz yapılmıyoğ !
Sigarasından derin bir nefes çekip dumanı havaya savuruyor
- Komplo teoğileğini seveğ misin teğmen !
- Nasıl gibi ?
- Mesela çukuğ kazmaya başlağsan ve hiç duğmazsan dünyanın alt tağafından düşeğ misin ?
- O ne yahu ?
- Komplo teoğisine öğnek. Ya da asansöğ düşeğken son anda sıçğağsan kuğtuluğ musun ?
- Bilmem ?
- Ve bunlağın en ünlüsü ne biliyoğ musun ?
- Ne ?
Atalet gülümseyerek yanıt veriyor
- Biğ milyağ çinli aynı anda sıçğağsa ne oluğ ?
- Ne olur ?
- Depğeeeeeem !
Aptallaşıyorum
- Dalga geçiyorsun ?
- Ne dalgası ayol ? Oğtalık biğbiğne giğdiğnde sen neğdeydin ?
İnanılmaz bir şey. Hoş Ataletle yaşadığım her şey inanılmaz ama,bu hepsini geçti !
- E tamam. Diyelim ki bir milyar çinli aynı anda zıplayınca deprem olur. Ki oldu da. Peki bir milyar çinliyi aynı anda zıplamaları için nasıl örgütledin ?
- Ben öğgütlemedim. Benim yeğime ufak tefek biğ adam yaptı o işi
Anılar beynime bir anda hücum ediyor. Ataletin salon kapısında Mao’yu çekip fısır fısır konuşması,sürekli saatini göstermesi
- Mao !
- Hah işte o !
- Ne yani,adam o kadarcık sürede bir milyar çinliyi mi dolaştı ?
- Ayol adam hızlı yüğüyüşçü. Hızlı hızlı dolaşıp onlağa kutsal efsaneleğ kitabındaki tanğıçanın kendileğinden isteği olduğunu ve tam istediğim saatte zıplamalağı geğektiğini söyledi !
Kitap ! Aklıma biz Çağlar’la eğitim laırken Ataletin habire kitap okuması geliyor.
- Sen çince biliyor muydun ?
- Çince dediğin nediğ ki teğmen. Kaç gün boş kaldım o manastığda !
İnanılmaz bir kadın
- Peki bu işe Mao’yu nasıl razı ettin ?
Gülümsüyor
- Çinlileğ tuhaf adamlağ. Elleğine uğğaşacak biğ iş veğ,göğev belliyoğlağ. Biğaz şeyin de etkisi oldu tabi. Adamın seneleğdiğ yüğümekten kemikleği biğ tuhaf olmuş. Ağğıdan duğamıyoğdu. Değtleğini dinleyip biğ iki ilaç ismi veğdim !
Hey allaaam. Bir milyar çinliyi zıplatıp deprem yaptırdı
- Ama bu senle ağamızdaki sığğğğğ. Heğkesin beni tanğıça zannetmesi fena iş değil canım
- Tamam,sığğğğ
- Teğmeeeen !
- E insan bana bir B planı olduğundan bahsetmez mi ?
- B planı mı ? Ahahahah. Bu B planı değildi ki şaşkın ? A planı buydu
Aptallaşıyorum
- Niye ya ? Ben yarışmayı kazanıp prensesi alsaydım bunlara gerek yoktu
Muzip muzip sırıtıyor
- Senin kadınlağla olan ilişkileğinden biğ halt çıkmayacağını biliyoğdum teğmen. Bugüne kadağ ne beceğdin ?
Büyük bir kahkaha atıp biten sigarayı denize fırlatıyorum
Martının birisi yemek zannedip sigarayı havada kapıyor
Martı ?
- Aaaaa ! Mağtı ! Kıyıya yaklaştık desene !
Kıyı
Kara ! Ülkem ...
Kimbilir teslim olunca başıma neler gelecek

Derin bir nefes alıp güvertedekilere bağırıyorum
- Son duraaaaak. Herkes insin !
Bir anda koşuşturma başlıyor. Kaptan ufak bir kayığı hazır etmiş bile
Gerging küreklerin başına geçiyor
Prenses Bitti,Saklanansan,Çağlar,Yunus ve Atalet kayığa atlıyor
Kayık yavaş yavaş gözden kaybolana kadar el sallıyorum
Biliyorum ki onları bir daha göremeyeceğim !


******************************

Günler çok çabuk geçti
Zaten sayılı gün dediğin nedir ki ?
Zindanın kapısının açılmasıyla zıplıyorum
İki asker saygılı ifadelerle kollarımdan tutuyor
Silkiniyorum
- Ben kendim yürürüm
İdam sehpası avlunun tam ortasında
Merdivenlerden sert adımlarla çıkıyorum
Duracağım yerin altında büyük bir kapak var. Kapağın altı neredeyse bir oda kadar büyük
Hiç böyle idam sehpası görmemiştim
Benim bildiğim bir sandalyenin üzerine çıkarır sallandırırlar
Hatta benim gibi asker olanları kurşuna dizerler
Bir acaiplik var ama !

Hatta daha da büyük bir saçmalık
Hapishanede olan diğer mahkumları idamı görmeyecek şekilde arka avluda toplamışlar
Benimle bir kaç asker ve cellattan başka kimse yok ortada

Şaşırmam cellatı duraksatmıyor
Yağlı ipi boynumdan geçiriveriyor

Bir kuş uçuyor hapishanenin çatısından
Özgürce
Bilinmezliğe doğru
Son bir kez nefes alıyorum dolu dolu.

Altımdaki kapak açılıyor !

SON

HİKAYEDEN SONRA

Atalet
Yattan inip önce güzel bir tatil yaptı
Kurtuluş savaşında en ileri cephelere kadar gitti
Savaşırken makyajı hiç bozulmadı

Çağlar Bilir
Prensesle evlenebilmek için boy uzatmaya çalıştı
Basket oynadı
Barfiks çekti
Olmayınca saçını uzatıp yukarıya doğru jöleledi
Topuklu çizme giyip prensesin yanına vardığında prensesin mal varlığının Çin’de kaldığını anladı

Üzüntüden boyu beş santim daha kısaldı

Gerging rahip
Manastırda öğrendiği öğretilerle ilk yoga ve meditasyon kursunu açtı
Yogaya getirdiği “öğretmene secde pozisyonunu” günde beş vakite çıkardı
Kızgınlığı geçmedi
Sopası Haydar ile uzun zaman Natifi arandı
Allahtan bulamadı

Prenses Bitti
Türkiyenin ilk güzellik kraliçesi seçildi,ancak kraliçe tacı boyuna yetişen olmadığı için takılamadı,eline tutuşturuldu
Kutsal efsaneler kitabını parça pinçik etti

Saklanansan
Kocaman gözleriyle kendisine bir sürü insanı aşık etti
Ama o kimseye bakmadı
Önce kursa gidip Çince öğrendi
Sonra da karşısına çıkan ilk Sele kapıldı
Çooooook mutlu oldu

Dolphin
Güzelliği ile halk ozanlarının türkülerine konu oldu
Çinde adına ağıtlar yakıldı
Genç kızlar yetiştirilirken “büyüyünce Yunus gibi olasın” dendi


Natif
İdam sehpasına çıkıp boynuna ilmik geçirildi
“Kimseye kırgın değilim” dedi




ÇEKİM HATALARI


Çağlar Bilir yerçekimini şaşırıp düşer
Hatayı yer çekiminde bulur

***************************

Jackie Chan Çağlara doğru pantolonunu indirerek bir koşu tutturur
Natif senaryo gereği ringe fırlayıp ikisinin arasına düşmeye çalışır
Mesafeyi ayarlayamayıp erken düşer
Sahne beş kez tekrarlanmasına rağmen Natif her seferinde geriye düşer
Çağlara bir hafta ücretli izin verilerek çekimler ertelenir


*******************************

Atalet kılıcı Gergin hocanın boynuna doğru sallar
Çağlar araya girmesi gereken repliğini unutur
Ataletin kılıcı Gergin hocanın boynunu koparır
Gergin hocanın kafası düştüğü yerden habire söylenir

****************************

Yunus bacıyı öpmek için eğilen Natif bir türlü öpücüğü bitirmez
Yunus tokat atar
Natif gene de bırakmaz
Yazım durdurulup Natifin üzerine bir kova soğuk su dökülerek ayrılması sağlanır
Natif eşek sudan gelene kadar dövülür
Kapı açılır
Eşek sudan gelir

*************************

Ataletin kavga koreografisi sırasında bilgisayarda onu havaya kaldıran teller,digital olarak silinmek istenir
Ancak efekt uzmanının ağzı açık kalır
Ortada tel falan yoktur
Atalet gülümser

************************

ÇIKARILAN SAHNELER

Prenses Bitti ringte yanıma geliyor
- Şişt cüce
hey allaaam
- Efendim Prenses
- Bak ben şuraya uyur gibi yatıyorum. Sen arkadaşlarınla gelip başımda ağlaşıyorsun. Sonra kitapta yazmayan asıl kahraman başıma gelerek beni uzuuuuuuun uzun öpüyor.
- Zaten sizi kısa öpmesinin imkanı yok prensesim. Ehi ehi (Küt) ahhhhh
- Ay elim istemeden kafanıza indi sayın kahraman. Hatta hala iniyor

******************************

Dövüş sırasında ayakta kalan son adam Gerging elini eteğinin altına atıyor
Bu hareketi biliyorum
Orada saklı kobrayı çıkarıp düşmanlarının üzerine atacak
Rahibin yüzünde bir şaşkınlık ifadesi var
Anaaaaaa !
Kobrayı bulamamış
Ama şaşkınlığı kısa sürüyor
- Lan arkadaşlar,kobrayı bulamadım. Artık elimizden ne gelirse idare edeceksiniz
Çinliler kaçarken bir yandan bağırıyorlar
- Kobra olsa iyiydi yahuuuu !

*********************************

İki bacağım pergel gibi açılmış ringte duruyorum
Çağlarla hocalar iki bacaktan tutup sandalyelerin üzerine koyuyorlar
Atalet çok kızıyor
- Ayol,bu işin tekniği beyne kan gitmesinde. Çeviğin adamı başağı !
Başımı aşağı getirerek ters çeviriyorlar
Ama üzerimdeki pantolon çin malı
Pergel bacaklara dayanamayıp yırtılıyor
Parti genel sekreteri Çongzongtung oturduğu yerden mikrofona bağırıyor
- Kim o ön sıralardan parmak kaldıran ? Söz mi istiyorsun. Gördük tamam. İndir parmağını
- Çağlaaaaaar
- Efendim teğmenim
- Geri çevirin beni

*********************************


(Hikayede geçen Sanye tapınağı,Karakol örgütü,Kara Vasıfın Maltaya sürülüşü,Mao ve uzun yürüyüş,bir milyar Çinlinin aynı anda sıçradığında deprem olması vb detaylar gerçektir ya da gerçekten dile getirilmiştir. Ama uzun uzadıya yazamayacağım,merak eden gugıllasın )

En nihayet gerçek son
Kısmet olursa bir ara sonsöz

105. Blog Tabyası (Çin Prensesi) Son Bölüm :)

Büyük bir patlamayla uyanıyorum
Aptallaştım
Etrafıma bakınıyorum
Bilincim çabuk yerine geliyor

Cephede subay çadırının içinde uyuyakalmışım
Patlama sesi de yakına düşen top güllesinin sesi

Aaaaaaaa

Her şey rüyaymış !


SON

26 Mart 2009 Perşembe

105. Blog Tabyası (Çin Prensesi) 17. Bölüm

Ortalık mahşer yeri
Tavandan düşen parçalar kimsenin kaçmasına fırsat tanımıyor
Yerde büyük yarıklar açılmış
Taşlardan kaçan halk yarıklara düşüyor
Cehennem varsa herhalde onu yaşıyoruz

Şeref locasına bakıyorum
Toz duman
Hiç kimsenin kurtulmasına imkan yok
Genel sekreterin çarpılmış bacağı görünüyor taşların arasından
Ataleti kolundan çekiştirerek yüzüne bakıyorum
Kafasını sallıyor

Nasıl olur bütün bunlar

Yıkım başladığı hızda duruyor
Salonun her yerinden inleme sesleri var
Kurtulan bir avuç insan ne yapacağını bilemez durumda birbirlerine bakıyor

Grup olarak tavandaki deliğin altında kalmamız hayatımızı kurtardı

Ataletin yanımda ayağa kalktığını fark ediyorum
O kadar yıkımın içinde olanca azametiyle dikiliyor
Cidden tanrısal bir görüntü içinde

Depremden sağ kurtulan Çinliler çevremize yavaş yavaş toplanmaya başlıyor
İlk gelen tökezleyerek yere eğilip secdeye varıyor
Onu görenler secdeye varmakta gecikmiyor
Önce fısıltı halinde gelen bir sözcük yavaşça bütün ağızlara yayılıyor
- Tanrıçaaaaa !
Çinlilerin gözü korkudan bir şey görmüyor

Ayağa kalkıp gruba bakıyorum
Aramıza girmiş bir tane Çinliyi fark ediyorum
Belinden dürtmemle bağırması bir oluyor
- Dürtme teğmen
- Nefer ? Len Çinli gibi sapsarısın ?
- Korkudan betim benzim attı !
Hey allaaam
Yavaş yavaş grup ayağa kalkıyor
Prenses Bitti,Saklanansan,Gerging,Yunus ve Çinli Çağlar
- Bu renk kalıcı mıdır teğmen ?
- Ben sana ne diyeyim !
Atalet çevresinde secde etmiş Çinlilere dönüp gücünün yettiğince bağırıyor
- Şimdi inandınız mı tanğıça olduğuma ?
- Biz ettik sen etme tanrıçam
- Biğ depğem daha isteğ misiniz ?
- İstemezüüüüük
- Yangın ? Eğozyon ? Sel ?
- Ay sel deyince içim bir tuhaf oldu prensesim !
Saklanansan anlamadığımız bir şeyler söylüyor. İlgilenen olmuyor
- İsteğ misiniz ayol ?
- İstemezüüüüüüük
- Ay bak ölümü göğün. Cidden istiyoğsanız hemen yapağım
- Tanrıçaaaaaaa !
- Eh peki baği. O zaman istekleğim vağ.
- Ne istersen tanrıça
Nefer Ataletin elinden mikrofonu kapıp bağırıyor
- Önce kelime-i şehadet getireceksiniz kefereler !
- Hööööööy ?
- Sonra sünnet olacaksınız !
- Yuuuuuuuuh ! Pipi düşmanı ! Biz tanrıçamızı isteriz
Ataletin gözlerinde pırıltılar dolaşıyor. Çağlardan mikrofonu ters bir bakışla alıp kalabalığa bağırıyor
- Önce biğ gemi istiyoğum
- Hemen bir balıkçı teknesi ayarlarız tanrıçam
- Höööööööyt ! Ne balığı ayol. Yat isteğim. Bak geliyo depğem
Ellerini havaya kaldırması, Çinlilerin akıllarının başlarından gitmesine yetiyor
- Aman aman. Hallederiz tanrıça
- Sonğa halis ipekleğ isteğim. Böyle hediyelik felan
- Ona da okey
- Çin malı istemem ama
- Nasıl ?
- Ha ha ha. Şaka yaptım ayol. Tanğıçanız şakacı afacanlağ. Ayol,beni yoğmayın işte. Hediyelik ne vağsa yatın içine atın. Bizi de acele yolcu edin. İşim gücüm vağ benim
Halk bir anda koşturmaya başlıyor. Tanrıçayı kızdırmak en son istedikleri şey

Büyük bir korku içinde salondan çıkmamız için yolları açıyorlar
Salon dışına çıktımızda görünen manzara dehşet verici
Taş taş üstünde kalmamış
Doktora bakıyorum,üzüntülü
- Bazen kaçıyoğ elimden ! Oldu biğ keğe ne yapalım !
Eh
Sonuçta kendileri kaşındılar. Baştan dedik biz onlara, bizi bırakın diye
Geçtiğimiz yollarda halk önümüzde eğilerek uğurluyor bizi
Çağlar prenses Bittinin yanında konuşup duruyor
- Prensesim bakın,sizin için rengimi bile değiştirdim. Artık evlenmemiz için engel kalmadı.
- Ay boyun kaç senin ?
- 1,75 ten 1,80
- Hah . Dişimin kovuğuna yetmezsin ayol
- Ama nikahımızı da tanrıça kıyar !
Tanrıça !
Cidden neler oldu burada ?

*****************************

- Bütün bunlara inanmamızı mı bekliyorsun teğmen ?
- Çin büyükelçinize bir mesaj atarsanız depremi doğrulayacaktır efendim
Mahkemede inanılmaz bir sessizlik var
Biliyorum, anlattıklarım inanılır gibi değil ama oldu işte
Yaşadım
- Peki nasıl olduğunu sordun mu teğmen ?
- Neyin efendim ?
- Neyin olacak adam ! Cidden depremi Atalet mi yaptı ? Sormadın mı ?
Şu ana kadar cevap vermek istemediğim bütün sorulara devlet sırrı demiştim
İlk defa mahkemeye yalan söylüyorum
- Sormadım efendim. Orada her ne olduysa o an yaşandı bitti. Atalet neyi nasıl yaptıysa sırrı kendisinde
- Sormadın yani
Sağlam gözümle mahkeme başkanının gözünün içine bakıyorum
- Sormadım efendim. Ataletin yarattığı depremi sormak bana düşmez
Sözlerimin saçmalığını bile sorgulamıyorlar
Başkan kafasını önüne eğiyor. Defterine bir şeyler karalıyor. Sonra kafasını kaldırıyor
- İdam !
- Efendim ?
- Teğmen önümüzdeki hafta asılarak idam edilmenize karar verilmiştir
- Ama …
- Ne aması lan ? Siz daha ülkeye gelmeden yeni seçilen genel sekreterden bir mektup geldi. Depremden falan bahsetmiyor ama yaptıklarınız yüzünden adam ağzına geleni söylemiş armut !
Devletler arası diplomasiye bak !
- Bir anama sövmediği kalmış elin Çinlisinin. Bu devlet bunlara layık mı ? Cevap ver teğmen !
- Değil efendim
Göğsümü dikleştirip asker duruşuna geçiyorum
- Ben ne yaptıysam devlet için yaptım. Eğer ilişkileri düzeltme adına asılmam gerekiyorsa seve seve canımı veririm
- Traş yapma. Ben dedim zaten idam diye. Haydi hayırlı olsun
Elinde tuttuğu kalemi çat diye ortadan kırıyor
Anaaaaa !
Ciddi ciddi idamıma karar verildi
İki yanımdaki askerlerin çekiştirmesiyle süklüm püklüm salondan çıkıyorum
İdam
Boynumdan ip mi geçer,kurşuna mı dizilirim ?
Kurşun nasıl dizilir ki ?
- Teğmen !
Başkan cüppesinin eteklerini toplayarak yanıma koşturuyor. Elinin bir hareketiyle askerler biraz uzağa gidiyor. Çevresine bakınıp kimsenin duyamayacağından emin olunca kulağıma fısıldayarak konuşuyor
- Bana bak. Tanrıça ayakları falan iyi tamam da,deprem öyle löp diye olmaz
- Olmaz efendim
- Bak evladım. Ben senin baban sayılırım
- Babam ? İdam verdiniz efendim !
- Baba oğul arasında olur böyle şeyler. Bak meraktan karnım şişer. Hadi beni kırma da şu işin nasıl olduğunu söyle bana
- Efendim,içeride de dedim
- Oğlum sormuşsundur sen doktora işin sırrını. Lan çok merak ettim be !
Kafamı dikleştirip yüzüne bakıyorum. Hakikaten meraklanmış
Ama yok
Yağma yok
Bu benle Ataletin sırrı. Söyleyemem
- Kusura bakmayın efendim. Bilmiyorum
Sinirini görmek hoşuma gidiyor. Askerlere göz ucuyla işaret ediyorum. Gelip koluma giriyorlar.
Dimdik hücreme gitmek için yola çıkıyorum

Gözünüz Aydın,kulağınız Manisa.
Yarın bitiyor

25 Mart 2009 Çarşamba

105. Blog Tabyası (Çin Prensesi) 16. Bölüm

- Çok mu güzel bir kadın ?
- Efendim ?
Mahkeme başkanı aniden sözümü kesince aptallaşıyorum
Merakla yüzüme bakıyor
- Atalet dediğin bayan. Çok mu güzel ?
- Valla nasıl anlatsam ki !
Pek bir meraklı bu başkanda

- Çok güzel. Üstelik çok alımlı. Kendine has bir havası da var. Daha ne diyeyim !
- Bu kadar mı ? Len bütün Çin dondu kaldı diyorsun !
- Devlet sırrı efendim. Fazlasını anlatamam
- Hey allaaaam. İyi bari. Salon diyordun,donmuştu ?
- Evet efendim. Salon donup kalmıştı
************************

Salon donmuş durumda
Ataletin çıktığı kapıdaki Çinliler birbirlerini iterek doktora yol açıyorlar
Ve doktor yürümeye başlıyor

Her adımında elbisesinin eteği hafif çapkınlıkta uçuşarak , Çinlilerin bugüne kadar görmediği uzunluk ve güzellikteki bacakları sergiliyor
Yüzünde hafif uçuk tonlarda bir makyaj var
Makyajın belirsizliği etkisini daha da arttırıyor
Üzerinden yayılan channel 5 parfümünün kokusu yakınındaki Çinlilerin yere düşmesine sebep oluyor
Cep telefonunu icat etmiş olanlar evi arayıp karılarına boşanmak istediklerini söylüyor

Hatta telefon açanların içinde kocasını arayan bir iki tane kadın bile var
Yok artık !

Salonda topuklu ayakkabılarının çıkardığı sesten başka bir şey duyulmuyor bir an
Ama sadece bir an !
- Len ben prensesim. Benden daha güzeli nasıl olur bu dünyada ?
Prenses Bitti çevresindekilerin helak olması sayesinde ayağa kalkmış ağzı açık biçimde Ataleti seyrediyor
Üst üste yığılmış Çinlilerin arasından pıt diye kocaman gözlü küçücük yüzlü Saklanansan fırlıyor
- Kim,ne,nasıl ? Ay ne kaçırdım ?
Bir çizme gıcırtısı duyuluyor ufaktan. Gerging olduğu yerde hafif hafif zıplayıp duruyor
- Hayırdır baş rahip ?
- Bilmiyorum. Şu an tutamıyorum kendimi. Zıplamam lazımmış gibi geliyor

Atalet yarattığı etkinin farkında. Yavaş adımlarla ringe çıkıyor
Çinliler hipnotize olmuş gibi ringin etrafını sarıyor
Ama çıt yok koca salonda

Atalet yavaşça ringin kenarından mikrofonu alarak ağzına götürüyor. En iç gıcıklayıcı sesiyle konuşmaya başlıyor
- Sevgili Çin halkı !
Kalbini tutarak yere düşenler var
Çinlilerin narin bedenlerine over doz etkisi !
- Sevgili Çin halkı. Aslında beni tanıyoğsunuz
Çıt yok !
- Kimim ben ?
- Adriana Limaaaa !
- Heidi Kluuuuum
- Azra Akııııın !
Salonun her kafasından bir ses çıkıyor
Doktor sinirleniyor
- Ayol saydığınız kadınlağ tığnağım olamaz ! Daha şöyle eskileğe gidin !
- Aysel Güreeeel !
- Çüş ayol !
Eliyle salonun tamamına sus işareti yapıyor. Salondaki kargaşa bir anda duruyor. Herkes pür dikkat Ataletin ağzından çıkacak kelimelere odaklanmış durumda
Atalet yarattığı teatralliğin farkında bir elini havaya kaldırıp mikrofona fısıldıyor
- Ben sizin kutsal efsaneleğ kitabınızda geçen Tanğıçayım
Salon yeniden karışıyor

************************

- E anlattığına göre tanrıça gibi kadın
- Budası var öyledir efendim. Ehi ehi
Mahkeme başkanı sinirleniyor ama hikayeyi merak ettiğinden bir şey diyemiyor
- Gerçekten tanrıça mı çıktı Atalet !
Derin bir nefes alıp başkanın gözlerinin içine bakıyorum
- Efendim bundan sonra anlattıklarıma ister inanın,ister inanmayın. Olanları kendi gözlerimle gördüm. Çin hükümeti konuyu gizli tutuyor. Size de belki deli saçması gelecek. Ama hepsini yaşadım
- Neyi yaşadın teğmen ?
- Ben kıyameti gördüm efendim
- Kıyamet ? Haddddi canım !
Bıyık altından gülümsüyorum
- Size inanmayacağınızı söylemiştim !

********************************

- İnanmayııııııın !
Parti genel sekreteri Çongzongtung elindeki mikrofonla bağırıp çağıran kalabalığa hakim olmaya çalışıyor
- Bu kadının söylediklerine inanmayın. Kutsal efsaneler kitabı adı üzerinde. Efsane ! Masal ! Çocuklara anlatılan hikayeler !
- Ayol ben masal mıyım ?
- Tanrıça diye bir şey yoktur !
- Vardır !
O kadar gürültüde Saklanansan zıplayıp Ataletin elindeki mikrofonu kapıyor
- Efsaneler gerçek. Kaç kere okumaya çalıştım.
Kalabalık sessizleşip Saklanansana dönüyor
- Şu ana kadar yazılan her şey oldu. Uzaklardan üç kişi geldi. Tanımlar uyuyor. Ve bu kadın tanrıçayım diyorsa….
Gözleri biraz da kıskançlıkla Atalete kayıyor
- Gerçeği söylüyordur. O efsanelerde anlatılan tanrıçadır
- Yalaaaaaaaaaan !
Sekreter omuzlarını silkerek mızıkçı çocuk gibi zıplıyor
Atalet kısa bir süre ama çok kısa bir süre kolundaki Cartier saate bakıyor. Kimsenin dikkatini çekmiyor ama benim de gözümden kaçmıyor
Bir şeyler var ama…
- Bana bak genel sekğeteğ. Yalan mı söyleyeceğim sarı bücüğ !
- Ben mi bücürüm ! Leng boyum 1,65 ! Çindeki en uzun adamlardanım
- Ben onu bunu bilmem sekğeteğ. Ya bana inanığ ve Tanğıçayla ağkadaşlağının gitmesine izin veğiğsin…
- Ya da ?
Ataleti hiç bu kadar öfke saçarken görmemiştim. Gözlerini kısarak halkın üzerinde bakışlarını dolaştırıyor. Kelimeler mikrofona ağzından fısıltıyla çıkıyor
- Ya da Çinin göğüp göğeceği en büyük depğemle ülkeni başına yıkağım !

Herkes susuyor
Ağzımız açık doktora bakıyoruz
Deprem mi ?
- Bana çabuk kapı kirişi bulun !
Nefer Çağlar yerden fırlamış salonda kapı kirişi arıyor
Prensesle Saklanansan birbirlerine sarılıyor
Gerging dimdik ayakta,taviz vermiyor ama yüzünden onun da kafasının karıştığı belli
Yunus bacı usuldan yanıma geliyor,sarılıyor
Heh
Ama ben de salondakilerden çok farklı değilim
Ataletin yüzüne manasızca bakıyorum.
Mikrofonu eliyle kapatıp fısıldıyor
- Kendinize güvenli biğ yeğ bulun teğmen !
Aaaaaaa !
Ciddi ciddi deprem yaratacağına inanıyor !
- Doktor döğüşürken felan bir şey olmadı değil mi ?
- Ayol şapşal şapşal konuşma. Saklanın biğ tağaflağa
Ciddi ya da şaka. Bir planı var.
Usul usul gruba işaret ediyorum
Ringten inip salonun tepesinde ışık ve hava girmesi için açık bırakılmış büyük boşluğun altına doğru kayıyoruz. Her ne olacaksa üstümüz boş. Tepemize bir şeylerin düşmesi çok zor
Şeref locasında sekreter afallamış durumda
Tehdidi ciddiye alıp almakta kararsız görünüyor
Atalet çaktırmadan bir kez daha saatine bakıyor
Sekreter bu gidişe bir son verme ümidiyle bağırıyor
- Yakalayın şunları
- Bunu sen istedin sekğeteğ !
Atalet mikrofona bağırdıktan sonra ringten inerek yavaşça yanımıza geliyor
Halk saldırıp saldırmama arasında kararsız
Bir halkı bu kadar korkunç masallarla büyütürsen olacağı budur işte

Doktor yanımıza geldiğinde ellerini havaya kaldırıp gözlerini kapatıyor
Bütün salon tedirgin
Doktorun dudakları sanki bir dua okur gibi kıpırdıyor
Sonra gözlerini açıp ellerini halkın üzerine yöneltiyor
- Ad majoğem Dei gloğiam
Salondaki herkes gayri ihtiyari siniyor
Gayri ihtiyar heyeti bile siniyor
Genel sekreter bile atıp durmasına karşın sandalyesinin altına kaçıyor
Yüzyıl kadar süren bir sessizlik oluyor

Hiçbir şey yok !

Halk yavaş yavaş doğruluyor
Ataletin yüzüne bakıyorum,bu sefer hiç saklamaya gerek duymadan saatine bakıyor.
- Doktor ?
- Kıpığdama teğmen
- YALANCIIIIIII !
Genel sekreter kumarın kendi tarafına geçtiğini hissederek mikrofona bağırıyor
- Yalancı işte bu kadın. Değerlerimizle alay ediyor. Çin halkııııııı !
- Neeeeeee ?
- Öldürün hepsiniiiiiii !
Binlerce Çinli aldıkları yeni gazla tekrar üzerimize atılırken……..
- Teğmenim ?
- Neeeee ?
- Korkudan bacaklarım mı titriyor,yoksa sallanıyor muyuz ?
Çağlara ters bir yanıt verecekken sallantıyı ben de hissetmeye başlıyorum
Ağzım bir karış açık doktora dönüyorum
Gülümsüyor
Yok yok
Çinlilerin üzerimize gelirken yarattığı sallantıdan olsa….
- Sıkı duğ teğmen !
Sallantının şiddetinden yerimde duramayıp yere düşüyorum
Grubun tüm üyeleri benimle aynı halde
Hepimiz yerdeyiz
Salonun tepesinden kocaman taş parçaları halkın üzerine düşmeye başlıyor

Ağzımı açamadan müthiş bir dalga salonu vuruyor

Çinin görüp göreceği belki de en büyük deprem ortalığa ölüm meleği gibi iniyor

Devamı sonra

24 Mart 2009 Salı

105. Blog Tabyası (Çin Prensesi) 15. Bölüm



Kutsal efsaneler kitabı
Saklanansanın çözemediği metnin tam açıklaması

Gökte yaşayan dört ejderhanın birincisi toprağı,ikincisi suyu,üçüncüsü ateşi,dördüncüsü göğü yarattı
Suyu yaratan beyaz derili insanlara hayat verdi
Ateşi yaratan kızıl derililere,toprağı yaratan siyah derililere hayat verdi
Göğü yaratan, mavi derili insan yaratacakken renk körü olduğu için sarı derili yarattı
Günler,aylar,yıllar,asırlar geçti
Beyazlar,siyahlar,Kızılderililer birbirleriyle savaştı
Kazananlar yaratan ejderhaların canına can verdi
Oysa sarılar habire kendi aralarında dövüştü
Ejderha günden güne kilo verdi
Ve bir gün ejderha sarı derililere çok kızdı
Onlara bir ders vermek için ülkelerine üç kişi gönderdi

Bu üç kişiden birincisi seçilmemiş kişi idi. Süper zeki idi. Kafası karışık ıdı. Şahin bakışlı ama doğan görünümlü üdü. Her an ortalık karıştırmaya hazır ve karnı hep aç ada…

Bu üç kişiden ikincisi seçilmiş kişi idi. Dövmeli idi. Yeri gelince onu dövmeli idi . Gözleri bir tuhaf ıdı. Ağzı her işe yarar,çünkü sapık ıdı.

Ve bu üç kişiden üçüncüsü aslında tüm dünyaya bedel idi. Güzelliği ve zekası tanrıları kıskandırır ıdı. Çünkü o tanrıçanın dünyadaki görüntüsü üdü.

Ve bu üç kişi sarı derili insanların diyarında dünya tarihinde görülmemiş bir dövüşe başladı.
Dövüş sürdü de sürdü
Tarih böyle dövüş yazmamıştı.
Bu üç kişinin arkadaşlarıyla birlikte yaptığı kavga efsanelere konu oldu

Ve işte asıl felaket o zaman geldi
Sarı derililer tanrıçaya saygı göstermedikleri için yer yarıldı,gök içine girdi
Çinin o ana kadar gördüğü en büyük deprem yerleri yok etti,insanları öldürdü
Tanrıça elini salladı deprem başladı,elini indirdi deprem bitti

Ve sarı derili insanlar o gün korkunun ne olduğunu öğrendi

Ve sarı derili insanlar o gün tanrıçayı öğrendi



*********************************

Binlerce insan ringe doğru birbirlerini ezerek koşmaya başlıyor
Milletin gözü dönmüş
Panik içinde etrafıma bakıyorum
Her yanımız çevrili
Doktorun yüzü asabileşmiş,takma bıyığını dişliyor
Gerging çizmelerinin topuklarına basmış iki elini havaya kaldırarak savaş poziyonu almış
Çağlar elinde toz bezi ve süpürge ne yapacağını bilmez halde dikilmiş
Prensesle kankisi sırt sırta vermiş gelenlere vurmaya hazırlanıyor
Yunusun ne düşündüğü pek belli değil,belli ki konsantresini bozmak istemiyor
Hocalar kendi havalarında ringin kenarında bir şeyler yapıyor

Kurtulmamız imkansız
Ama pabucu pahalıya bırakmak lazım
Sesimin yettiğince bağırıyorum
- Arkadaşlaaaaaaar
- Neeeeee !
- Ne vağ ayol !
Ulan bir kişide emredin teğmenim desin. Bu ne laubalilik !
- Arkadaşlar. Ölüm kapımıza gelip çattı
- Eveeeeet
- Ama biz kimiz ?
- Kimiz ?
Laaaaaan !
- Arkadaşlar bizler aziz ve kutsal Türk milleti mensupları değil miyiz ?
- Yoooooooo !
Gerging, prenses ve Saklanansan suratıma bakıyor
Doğru ya !
- Tamam da sizlerlen de kardeş sayılırız. Değil miiiiii ?
- Yoooooo
Çıldırsam mı ?
Artık iş işten geçmiş vaziyette
Saldıranların ilk darbesi bize çarpmak üzere
Söylevi boşverip bir savaş narası atıyorum.
- Allah için,buda için,kendiniz için savaşın arkadaşlar
- O ne ayol dilenci duası gibi ?
- Alllllaaaaaaaaaah !
Çinliler üstümüze çullanıyor. Boyları kısa ama çekirge sürüsü gibi mübarekler. Yaradana sığınıp önüme ilk gelenin kulağına bir tane deli kadir tokadı patlatıyorum. Yamuluyor. O yere düşerken arkasından gelene bağırıyorum
- Bugün burada biri öleceeeeeek. Onu da ben öldüreceeeeeeeem !
- Hiiiii ! Tatar Ramazan !
Tatar Ramazan tabi yaaaa ! Dünyada Kadirizmi bilmeyen mi var ? Sizi gidi sarı renkleri büzüşesiceler siziiii !
Önüme gelene vurmaya başlıyorum. Önüme de bayağı adam geliyor Budası var. Budası mı var ? Ulan Çin’de fazla kaldık
Ne yaptığını görmek için Atalete dönüyorum
Yerden yaklaşık bir metre havaya kalkmış,aşağı hiç düşmeden tekme sallayıp duruyor. Afallıyorum. Yerle bağlantısı yok
Sorar gözlerle Gerging rahibe bakıyorum. Bir yandan önüne gelene çığlık atarak yan tekme atıyor,bir yandan kafasını sallıyor
- İnanılmaz bir mertebe. Bu dünyanın doktordan öğreneceği çok şey var
Gözüm prenses Bitti ile Saklanansana takılıyor
Kızlar sırtsırta vermiş önüne geleni deviriyorlar. Habire tekme atıp duruyorlar
Tekme ?
Yırtmaç ?
E haliyle bacak ?
Gözüm mazarat işlere takılmışken kafama yediğim tahtayla beynim dönüyor
Dönüp bana saldırana vurayım derken nefer Çağları görüyorum
Gözünü kapamış,elindeki süpürge sapını habire sallıyor
Ve maalesef göz kapalı olduğu için habire bizden tarafa sallıyor
- Lan nefer ! Dur oğlum. Ahh ! Lan ! Ahhh ! Nefeeeeeeeer !
Çağlar gözünü açmadan süpürgeyi sallamaya devam ediyor
- Aşağı-yukarı,aşağı-yukarı. Opuhaaaa !
Bu böyle olmayacak. Fırsatını bulunca neferin sırtından tutup Çinlilerin üzerine doğru atıyorum. Gözünü açmadan dalıyor aralarına. Aslan nefer. Sopayı koyduğunun beyni pörtlüyor
Yaşa Vecihi

Dövüş iyice berbatlaşmakta
Yunus olanca sakinliği ile önüne gelene kafa göz Buda ne verdiyse yapıştırıyor
Ne kadın be !

Gürültünün içinde Gerging hocanın sesini duyuyorum
- Dövüş b.ka batmakta. En korkunç silahımı kullanacağım
Elini rahip eteğinin altına sokarken bağırıyor
- Kobra vuruşuuuu
Kobra mı ? Etek altından mı ?
- Hocam aman ! Bayanlar var.
Aman zaman demeye kalmadan eteğin altından gerçekten eşek kadar büyük bir kobra yılanı çıkıyor. Gerging yılanı havada çevirip üstüne gelenlere atıyor
Millet kaçışıyor
- Kaçııııın. Gerging kobrayı serbest bıraktı !
- Hocam sizin kobra buralarda meşhur galiba ?
- Eeeeee . Tapınağa çıtır düşerse..
- Anladım anladım. Ok.
Bunalıyorum
Ne kadar iyi dövüşsek de bu iş böyle yürümeyecek
Çinlilerin ardı arkası kesilmiyor. Bu garip ellerde ölüp gideceğiz
- Teğmeeeeeen. Bana yol açın !
Atalet arkamdan bağırıyor. Kafamı yukarı kaldırıp bakıyorum. Hala yere inmeden çevresine tekmeler savuruyor
Ne kadın ama !
- Ne dedin doktor ?
- Biğ planım vağ. Ama soyunma odasına gitmem lazım
Plan ? Tam ihtiyacımız olan şey
De
Yolu nasıl açarız ?
Kalabalığın arasındaki hayt huyt seslerinden nefer Çağları buluyorum
Ensesinden yakalayıp beline sıkıştırdığı temizlik bezini eline veriyorum
- Haydi aslanım. Süpürge yeter. Biraz da cilala-parlat !
- Emrin olur teğmenim
Anında yere çöküp Ataletin gitmeye çalıştığı yönün tam aksine yerleri süpürmeye başlıyor
Kalça hareketleri çok profosyonel
- Cilala-parlat,cilala-parlat. Oluyor mu teğmenim ?
- Süper nefer. Heh. Bak kafiyeli de oldu
Kalabalık bir anlık duraksamadan sonra Çağların peşine düşüyor. Ulan çocuğu feda ettik ama …
- Doktor,planın her ne ise çabuk yap gözünü seveyim. Çağlar çok dayanmaz
- Ha ha ha. Bekleyin ayol. Üzeğimdeki eğkek elbiseleğini değiştiğmem lazım
??????
Bu mu plan ?
Forma değişikliği ?
Ağzımı açamadan Atalet gözden kayboluyor
Çağların milleti peşine takmasıyla başımız epey hafiflemiş durumda
Ama bu sefer de onun başı belada
Hoş çok fazla da başı sayılmaz ama !
- Ahhhh,cilala-parlat. Laaaaan ! Teğmeniiiiiiiim,yetiiiiiiiiiş
- Dayan Çağlar
- Teğmenim,ben dayanıyorum da,Çinliler de dayanmaya başladı ?
Ulan nefer elden gitmek üzere
Osmanlı narası ile kalabalığın arasına giriyorum. Artık pandik karatesi filan hikaye. Önüme kim gelirse kafa,göz,tükürük,tatak,ne bulursam sallıyorum. Ani saldırımla kısa sürede Çağların yanına geliyorum. Çinlilerin ortasında yere oturmuş tir tir titriyor
- Kalk ayağa nefer !
- Hayatta kalkmam. Arkayı sağlama aldım bir kere
- Len kalk !
- Yemez !
Biz debelenirken yandan yediğim bir yumrukla yere devriliyorum
Artık bitti
Her şey bitti
Hatta prenses bile Bitti.
Göz ucuyla ileridekilere bakıyorum, onlar da da hal kalmamış.
Önce Bitti düşüyor yere,peşinden Saklanansan
Yunusu üzerindeki kalabalık gruptan göremiyorum bile,boğuşup duruyor
Ayakta bir tek Gerging kaldı
O da elbisesinin eteğini gösterdiği için millet yanına gitmeye korkuyor
- Rahip de kobra var !
Kafama habire darbe alıyorum. Yüzüm gözüm şiş durumda. Son bir çaba ile ayağa kalkıyorum ve karşımdaki Çinlinin elindeki kocaman kılıcı görüyorum
Yuh
O ne be !
Çinli pis pis sırıtarak kılıcı havaya kaldırıyor
Gözümü kırpmadan gözlerine bakıyorum. Öleceksem böyle öleyim
Kılıç havada süzülüyor
Süzülüyor
Süzü…
Boynumun kenarında duruyor
Aptallaşıyorum
Bir şeyler oldu
Herkes durdu
Kimse yerinden kıpırdamıyor
Herkes arka tarafıma doğru bakıyor
Canım yanarak kafamı çevirip arkaya bakıyorum
Ve dünya duruyor
Atalet üzerini değiştirmiş, her hikayede kendisine çok yakışan mor elbisesi ve full makyajıyla kapıdan içeri giriyor

Salon donmuş durumda !

Devamı sonra

23 Mart 2009 Pazartesi

105. Blog Tabyası (Çin Prensesi) 14. Bölüm

Prenses bitti locada ayağa kalkmış bağırıp duruyor
- Ayol o benim kahramanım. Şişşşş ! Heeeey ! Ne oluyor ? Saklanansan bir şeyler yap !
- Prensesim ben duygusal sahnelere dayanamam. Bakın,Japon çizgi filmi karakterlerine sahip kocaman güzel gözlerimden şelale gibi yaşlar fışkırıyor
- Tüüüü ! Gitti kahraman. Saklanansan,şu kitabı bir daha karıştır. Öbür ikisi kahramanım olamaz mı ?
Saklanansan kitabı hızlıca gözden geçiriyor
- Maalesef prensesim. Elimizdeki tek kahraman bu. Ya olur ya olmaz
- Ayol ayrılın huuuuuuuu ! Kime diyorum. Ay telef oldu gül kibin kahraman ! Saklanansan,ben ringe gidiyorum. Adamı yeni buldum,kimselere kaptırmam
- Prensesim beni de bekleyin. Canım sıkılır benim burada öyle tek başıma
İki genç kadın tüm güzellikleriyle şeref locasından ringe doğru bir koşu tutturuyor


***********************************

Yunus kollarımda
Dünya biraz önce durdu,sonra yavaş yavaş geri geldi
Başımı çevirip ringin kenarına bakıyorum.
Doktor mendile sarılmış,gözlerinden akan yaşları takma bıyığından temizlemeye çalışıyor
- Aynı Casablanca gibiydi valla. Ğick’in kıza bağda sağıldığı sahne. Ay yüğeğim biğ tuhaf oldu ! Ayyy
Gerging gülümseyerek bir okey işareti çakıyor. Yaşlı kurttan öğreneceğim çok şey var anlaşılan
En sinirlileri Çağlar. Sandalyesinde hop oturup hop kalkıyor
- Kardeşim,rütbe farkından prensesi kaptı,ağzımızı açmadık. Eski sevdicek geldi,adam tuttu ona da sarktı. Bu ne be ? Mübarek naturel born fakaaa !
- Ne diyorsun len bıdır bıdır
- Yok bir şey demiyorum teğmenim. Oh,işiniz herkesten iyi valla. Memleket hizmet beklesin,sizin burada yaptıklarınıza bak ! Bu mu dur Mülazım-i evvel teğmen Natif efendi ?
- Teğmen ???
Yunusdan gelen sesle sıçrayarak dönüyorum. Genç kadının gözleri donukluğundan kurtulmuş,şaşkın şaşkın bakıyor.
- Yunus bacı ?
- Teğmenim ! Ne oldu ?
Ne mi oldu ?
- Yavrum hatırlamıyor musun olanları ?
- Valla en son bir balıkçı ağını hatırlıyorum ama o da pek net değil ! Anılarım bölük pörçük ! Bir şeyler kaçırdım mı ?
- Ne balıkçı ağı ya ! Deminden beri ringde olanları hatırlamıyor musun ?
- Ring mi ? Aaaaa ! Ne acaip bir yerdeyiz ! Ay üzerimdeki kıyafet ne güzelmiş ! Hem bir de siz neden bana sarılmış duruyorsunuz ? Ayıp değil mi ?
Tüh !
Anılar yerinde değil.
Yavaşça kollarımın arasından bırakıyorum. Olanları anlatıp anlatmamakta tereddüt ederken Çağların sesi geliyor yandan
- Hah ! Budur. Sizi iki saniyede unuttu. Yunuuuuus ! Benim ben. Nefer çağlar Bilir
- Çağlar ! Kusura bakmayın,sizi hiç hatırlamıyorum kuzum
- Kuzum mu ?
Ne yapacağımı bilemez halde çevreme bakınırken ringe prenses Bitti ve kankisi Saklanansan fırlıyor
- Bana baksana sen kahraman efendi
- Efendim ?
- Neler yaptın sen biraz önce ?
- Yahu yaptım tamam da niye yaptım bir sor bakalım prensesim !
- Hiç öyle banker Bilo ayaklarına yatma. Hem sen benimle evlenmeye gel,hem de… ay senin boyun kaç be ?
İşin başından beri ilk defa yan yana geliyoruz
Topuklu ayakkabılarıyla birlikte yanımda upuzun duruyor
Bu nasıl bir Çinli ya !
- Ayol Saklanansan. Bunların boyu locadan belli olmuyordu ! Cüce çıktı bu kız !
Çok bozuluyorum
- Ne cücesi hanım ! Saçlarımda dahil epey bir boyum var benim !
- Saçların mı ! Ahah ! Yesinler ayol senin saçlarını
Bu ne lan ! Maymun olduk iyice
Ortalığın karışması yüzünden kenarda bekleyen Atalet,Çağlar ve Gerging’de ringe çıkıyor
Ringin üzeri insan dolu

- Hanımefendi. Boyumun kısa olması iyi işte. Ekonomik kahramanım ben.
- Ha ha. Konsantre kahraman. Su katayım da uza bari !
- Sen kendine bak prenses. Boyunu posunu görünce Çinlilerin neden kısa olduklarını anladım
- Nedenmiş efendim ?
- E adamlar yememiş sana yedirmiş,içmemiş sana içirmiş. Çocukken seni pirinç tarlasında unuttular da fazla sudan boyun mu uzadı ?
- Bana bak ! Ben bu kadar kısa boylu bir adamla evlenmem zaten. Çevreye ne derim ayol !
- Vaaaaay , mahalle baskısı öyle mi ? Sanki ben çok meraklıydım devrik hanedanın prensesi ile evlenmeye.

Tam prensesle kapışmak üzereyken hoparlörden gelen sinirli bir sesle zıplıyoruz
Parti sekreteri Çongzontung mikrofonu kapmış bağırınıyor

- Höööööyt ! Aile var ulang ! Adam,sen prensesle evleneceksin. Leng daha evlenmeden aldatan kahraman olur mu ?
Yanındaki Çinlilerden biri usulca sekretere eğiliyor
- Sayın sekreter
- Neeee ! kimdin sen,kendini tanıt önce
- Kadından sorunlu devlet bakanı. Efendim zaten yarışmayı parti sürprizi kazansa gene prensesi evlendiremeyecektik !
- Olsun. O zaman herkesi idam edecektim. Kızımıza layık damat yokmuş diye. Ama şimdi çok karıştı işler
- Ne yapıcaz ?
Sekreterin yüzünde eski filmlerdeki kötü Çinli adamların surat ifadesi dolaşıyor. Ters giden şeyleri kendi lehine döndürme gayreti ile mikrofona dönüyor
- Ses,höh,bir iki ! Sayın Çin halkı. Yoldaşlar
Ortalığı bir sessizlik kaplıyor. Herkes sekretere dönüyor
- Bugüne kadar gayet tutarlı gelen döğüş müsabakalarımız vardı. Kazanan kazanırdı,kaybeden ölürdü. Adil değil miydi ?
- Adildi,bravo yaşaaaaa ! Şak şak şak
Mikrofon havaya atılıp tutuluyor.
- Oysa bugüüün,şu üç kendini bilmez saatlerdir ringde utanç kaynağı oldular. Bilmediğimiz hareketler,bir acaip dövüşler
- Yuuuuuuuuuh
- Yuh tabi. Üstüne üstlük bir de gözümüz gibi baktığımız kızımız,prensesimizi vereceğimiz kişi sahnede tuhaf işler yapmaya başladı
- Gene yuuuuuuh
- Tabi gene yuh. Ulan soytarı ! Sen bu kızı sahipsiz mi sandın ? Ellerimizle hapislere koyup tutsak ettiğimiz bu kızın kimi kimsesi yok mu sandın ? Tamam bütün ailesini öldürdük ama,biz de onun abisi,babası sayılırız deyyus !
- Deyyuuuuuuuhhhh !
- Deyyus ulan sayın Çinliler. Bu millet bu kadar hakareti kaldıramaz. Sarı benizliyiz ama uysal koyun değiliz. Benim için Pekin bitmiştir. Bir daha da müsabakalara gelmem
- Aaaaaaa !!!
Sekreter halkı istediği kıvama getirmiş olmanın rahatlığını yaşıyor
Gözlerini kısıyor,mikrofona adeta fısıldar gibi konuşuyor
- Madem gitmemi istemiyorsunuz,madem değerlerinize sahip çıkmak istiyorsunuz. O zaman gerekeni yapın Çin halkı
- Ne ne ne ???
Son sözleri büyük bir bağırtıyla çıkıyor
- Başımıza bu işleri açanların hepsini öldürüüüüüüüüüüün !
Salondaki binlerce insan ayağa fırlayıp ringe doğru koşmaya başlıyor


Devamı sonra

22 Mart 2009 Pazar

105. Blog Tabyası (Çin Prensesi) 13. Bölüm

Doktorun pelerini indirmesiyle bütün salon yerinden fırlıyor

Çağlar,atalet ve benimse ağzımız açık

Salonun ağzının açık kalması ,pelerinin altından çıkanın çok güzel bir kadın olmasından

Üzerinde göz alıcı siyah bir elbise var

Yandaki yırtmacı beline kadar çıkıyor

Siyah seksi çorapları yırtmacın arasından başlayıp ince topuklu ayakkabılarına kadar iniyor

Elbise muhteşem vücuduna sımsıkı oturmuş,her kıvrımını çapkın biçimde ortaya çıkarıyor

Saçları usta bir kuaförün elinden çıkmış

Yüzüne yapılan makyaj güzel gözlerini ortaya çıkarmış,gözler pırıl pırıl parlıyor

Salondaki erkeklerden toplu bir iç çekme sesi geliyor

Bu muhteşem kadından etkilenmeyen erkeğin erkekliğinden şüphe ederim

Bizlerin aptallaşması ise bambaşka bir sebepten

Atalet pelerini yere atıp geriye doğru bir kaç adım atıyor

Ben yerimde çakılıp kalıyorum

Çağlarsa kendini tutamayıp ayağa fırlamış halde bağırıyor

Yunus bacııııııı !

 

                          yunus bacı

Kalabalığın tezahürata başlaması bizlerde duş etkisi yapıyor

Çağlarla ikimiz ringin kenarına koşuyoruz

Evet evet,Yunus bacı bu

İngiltereden ayrılırken geminin peşinden yüzüyordu

(bkz. 105. Blog Tabyası Revenge of Churchill)

Sel’le Şarküteriyi yurda dönmeleri için karaya bıraktığımızda bize yetişir gibi olmuştu

Sonra çin yolunda gene gözden kaybetmiştik

Bir şekilde Çinliler yakalamışlar

Ama bir tuhaflık var

Gözleri donuk vaziyette,çevresiyle ilgilenmiyor

Çağların bağırmasına bile sadece bir an dönüyor,sonra başını Ataletten tarafa çeviriyor

Çağlar ellerini kafasına vurup duruyor

- Ah ben neleri kaçırmışııııım ! Ben kendimi nerelere ataaaaaam,neler ideeeeeem

- Şive yapma len !

- Ama teğmenim ?

- Yaaaa ! Öyle olur işte.

Çağlar yavaşça ringin iplerine tırmanıp Yunusa bir bakış atıyor. Sonra parti genel sekreterine doğru bağırıyor

- İstiyorum,veriyor musuuuun,

Genel sekreterin kaşları yukarı kalkıyor

- Ağlıyorum veriyor musuuuuuun,

Genel sekreter kafasını olmaz anlamında iki yana sallıyor

- Cevap ver veriyor musuuuun !

Çongzongtung sinirden başını diğer tarafa çeviriyor

Yetişip neferi ensesinden yakalıyorum

- Hemen Vecihi ayaklarına yatma nefer ! Adam olmaz diyor !

- Peki öyle olsuuuuuuun !

Yunus gözlerini bile kırpmadan Atalete bakıyor

Atalette de bir tedirginlik var

Usuldan ringin kenarına gidip fısıldıyorum

- Doktor !

- Efendim

- Niye duruyorsun ?

- Ben döğüşemem !

- Tanıdık diye mi ?

Atalet gözlerinden kıvılcımlar çıkararak dönüyor

- Ne alakası vağ teğmen. Seneleğdiğ kadına el kalkmaz diye yeği göğü inlettim. Şimdi bu ufacık kızı nasıl döveğim ?

- Yahu feministliğin sırası mı ?

- Hayatta olmaz. Elimi kaldığmam. Beni saymayın. Ben yokum bu işte

Yukarıdan anında anons geliyor

- Yokum diyooooooooor !

- Doktor yapma etme

- Kimse bana biğ kadına el kaldığtamaz. Ne haliniz vağsa göğün !

Atalet söz dinlemeden ringten inip yerine oturuyor

Ne yapacağımı bilemez halde dururken anons beni bekletmiyor

- Kazanaaaaaaan parti sürpriziiiiii. Ataleeeeeet yarışma dışıııııı

- Ben kendim indim. Kimse beni yağışma dışı bığakmadı. Vahşet vahşet de biğ yeğe kadağ canım !

Doktor oturduğu yerden söylenip duruyor

Şaşkın şaşkın bakıyorum

İki kişide elendi

Salonda yapılan diğer müsabakalarda da elenenler elendi

Geriye bir ben kaldım bir de ....

- Veeeeee final müsabakasııııııııı,parti sürprizi ileeeeee Teğmen Natiiiiiiiiiiiiiiiif !!!!

Al işte

Mal mal çevreme bakınıyorum

Çağlar ağzı açık hala Yunusu seyretmekte

Atalet sinirden bir sigara yakmış,oturuyor

Halk ıslıklarla ringe çıkmamı bekliyor

Yavaş adımlarla ringe tırmanıyorum

Prenses Bitti el kol sallayarak bana destek veriyor

Çok acaip oldu işler

Ben Yunusla nasıl döğüşürüm

Dememe kalmadan Yunus karşıdan havada süzülür gibi uçarak sağlam bir tekmeyi karnıma gömüyor

Nefesim kesilip yere yığılıyorum

Bu ne kuvvet bu ne hız

Tam önümde dikiliyor

Kafamı kaldırıp bakıyorum. Biçimli vücut önümde heykel gibi uzanıyor

Ben senelerdir cepheden cepheye koşmaktan aşk yüzü görmedim

Sevgi nedir bilmedim

Haliyle kadın nedir tanımadım !

Vücudun güzelliğine kapılıp elimi uzatıyorum,elim daha elbiseye dahi değmeden kendimi ters takla ile sırt üstü ringte buluyorum

Laaaaan !

Oflaya puflaya yerimden doğrulup hocama bakıyorum

Ne yapacağını bilemez halde omuz silkiyor

Öyle ya

Pandik karatesi bir kadın üzerinde ne kadar etkili olabilir ki ?

En iyisi konuşmaya çalışmak

Ama nefes kesen güzellik ağzımdan kolay kelime çıkarmıyor

Bir anlık boşluğunda elimi uzatıp omuzundan yakalayarak sarsıyorum

- Yunus kendine gel ! Ne yaptılar sana !

Gözleri hiç bir şey anlamadan bakıyor. İsim ona bir şey ifade etmiyor

Hiç birşey hatırlamıyor !

Elimle (çok dostça) omzunu sıvazlamaya çalışırken kolumdan tutup beni bir kez daha yere fırlatıyor

Bunca yıldır savaşlardayım,ben böyle kuvvet görmedim

Ringin kenarında bizimkilerin tarafına doğru düşüyorum

Gerging ayağa kalkıp yavaşça yattığım yere doğru yaklaşıyor

- Pişt,teğmen

- Efendim rahip

- Al bakiiim şunu

Kıyafetinin altından bir tane kırmızı gül çıkartıyor. Çaktırmadan elime tutuşturuyor

- Bu ne Gerging hocam !

- Gül evladım. Bir kadının dayanamayacağı iki şey vardır. Biri ayışığında uluyan kurt,diğeri ise çiçek

- Çiçek sizde ne arıyor ?

- Tapınağa gelen çıtırları etkilemek için arada bir çiçek de veririm. Çaktırma

- O eteğinizin altında başka neler var merak ediyorum doğrusu

- Fazla merak kobrayı uyandırır çekirge

Çapkınca gülümsüyor.

Tam yerine otururken Atalet şaşkın bir halde Gerging rahipe dönüyor

- Sizi yanlış tanımışım Ğahip. Kadın ğuhundan anlıyoğsunuz .

Gerging omuzlarını dikleştirip arkasına yaslanıyor.

- Siz nasıl bir efsaneyseniz ben de öyleyim Atalet hanım

(ara not: hala yırtmadım mı hocam ?)

Gülü alıp arkama saklayarak ayağa kalkıyorum

Direk Yunusun gözlerine bakıyorum. Ne yapacağımı anlamadan üzerine doğru gelmemi seyrediyor

Usulca dibine kadar sokulup arkamda tuttuğum gülü uzatıveriyorum

Gözleri parlayarak gülü alıyor

Yüzünde ilk defa bir ifade meydana geldi

Şaşırıyor

Tam zamanı

Genzimi temizleyerek etkileyici bir tonda konuşmaya başlıyorum

- Soğuk ve ülkelerarası döğüş turnuvalarında vazgeçtim çocuk olmaktan !

Elimle gül tutan elini yakalıyorum

- Ve beslenme çantamda küflü peynir kokusuydu babam

- Ğokfooooğ ! Küflü peyniğ deme öyle köylü gibi

Atalet ringin kenarından hışımla söyleniyor

- Ben seninle birgün Pekinde şuşi yeme ihtimalini sevdim

- Suşiiiiiiiii ! Ay deliğtecek beni bu kültüğsüz !

Boşta kalan elimle enfes beline sarılırken karşı koymuyor. Parmaklarım elbisesinin örtmediği muhteşem sırt dekoltesinin üzerinde geziniyor usul usul

Vücudunun gerildiğini hissediyorum

Yavaşça yüzümü yüzüne yaklaştırıyorum

İkimizin gözleri arasında artık santimetreler var.

- Aferin. Bu çocukta yetenek var Atalet hanım. Tapınağa ilk geldiğinizde anlamıştım ben bu herifin sapık olduğunu

İçimden yavaşça çıkan bir nefesi yanaklarında, boynunda, kulaklarında gezdiriyorum

- Ve kapalı mekanlarda sevişmeyi öneriyordu haber bültenleri. Oysa kapalı mekanlarda hiç sevişmedim ben. Hep outdoor takıldım

Fısıldayarak dudaklarımı dudaklarına yaklaştırıyorum

- Ben senin beni dövmeden sevebilme ihtimalini sevdim

Gözlerimi kapayıp uzanıyorum

!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

- Eeeeee ? Sonra ?

Mahkeme başkanı heyecandan elindeki bardağı kıracak halde. Kürsüden iyice aşağı eğilmiş dediklerimin kelimesini kaçırmamaya çalışıyor

- Sonra mı ? Sonra ne efendim ?

- Ulan öyle bir yerinde bıraktın ki dingil ! Kızı öptün mü öpmedin mi ?

Bıyık altından gülümsüyorum

- Devlet sırrıdır söyleyemem !

- Saçmalama oğlum. Ayrımız gayrımız mı var ? Bak geldin efendi efendi anlatıyorsun. Ben de yaşça büyüğün olarak belki seni idama göndericem ! Aramızda bir şekilde bir bağ oluştu sanırım

Göğsümü ileri çıkarıp bağırıyorum

- Ölüm bile bana bazı gerçekleri söyletemez efendim

- Hay allah belanı versin !

Devamı sonra



(Dolfinim,filippırım,resim ve anlayışın için çooooook teşekkür ederim)

21 Mart 2009 Cumartesi

105. Blog Tabyası (Çin Prensesi) 12. Bölüm



(Sevgili Saklanan bacı uğraşmış,didinmiş,o zamanlardan kalma bir resim bulmuş. Bana da yayınlamak düştü tabi. Teşekkür ederim)

Hafta sonu ara notu

Bu hikayede ismi geçen kişilerin gerçek hayattaki blogcularla alakası yoktur
İsim benzerlikleri tesadüften ibarettir
Mesela Saklanansan Saklanan bacı değildir
Ya da Nefer Çağlar,Çağlar Bilir değildir

Ve en önemlisi Gerging rahip,Gergin Asabi değildir
Çünkü Gergin Asabi el öpen değil,el öptüren bir kişiliktir

( Yırttım mı Gergin hocam ? )

- Ve karşılaşmanın galibiiiiiiiiiii,uzaklardan geleeeeeeeen Teğmen Natiiiiiiiiifffffff!
Ringin ortasında bacaklarım açık ellerimi havaya kaldırıyorum
Belimden aşağısını hissetmiyorum
Çağlarla hocalar ringe fırlayıp bacaklarımdan kaldırıp ring dışına taşıyorlar
Dört tane sandalyenin üzerine pergel gibi uzanıyorum
- Ataleeeeet
- Neeee !
- Beni toparlayabilir misin ?
- Ayol teknik seğvis miyim ben ? Dağıldım gel topla !
- Nasıl ?
- Ha ha ha şaka yaptım ayol. Şiiiiiişşşş,ğahipleğ,tutun şunun iki bacağından,ittiğiveğin de yeğine otuğsun !
İki tarafımdan millet bacaklarıma yüklenip ittiriyor
Bir çatırtı ile birlikte bacaklarım normal konumuna geçiyor
Oh be
Ayağa kalkıp şeref locasına bakıyorum
Prenses ayağa kalkmış ellerini kollarını bana doğru sallıyor
- Kahramanıııııım,uzaklardan gelen dövmeli yeşil gözlü erkeğiiiiiim !
- Yuh olsun size teğmenim !
Nefer duruma çok bozulmuş vaziyette
- Ne var ?
- Rütbe farkıyla prensesi kapmak he mi ?
- Len deli ? Ringte darma duman oldum. Ne yapacağımı şaşırdım ! Ne rütbe farkı ?
- Ben bilmem. Dönünce hakkınızda üstlerime şikayette bulunacağım
- Oğlum saçmalama
Biz kendi aramızda debelenirken yeniden anons yapılıyor
- Muhteşem dövüşleeeeeer devam ediyooooor. Sıradaki maaaaaaaç Ataleeeeeet veeeeee partinin sürpriziiiiiiiiiiiiii !
- Aaaaaaa ! Bana süğpğiz hazığlamışlağ ayol !
Gerging düşünceli
- Aman diyeyim Atalet. Partinin sağı solu belli olmaz. Ringte karşısına sürpriz çıkarılan kartal,bazen serçeden şaşkın olur
- O ne ayol ?
- Şimdi uydurdum
Atalet takma bıyığını düzeltip yavaşça ringe çıkıyor. Halk sessizleşmiş durumda
Bu işin altında bir bit yeniği var amaaaaa !
Kapının oralarda yine bir hareketlenme oluyor. Halk sessiz sedasız kenara çekiliyor.
Kalabalığın arasından üzerine uzun bir pelerin atılmış birisi yürüyor
Başı büyük bir kapşonun altında,görünmüyor
Kayar gibi ringe çıkıp köşesinde dimdik duruyor
- Bu ne ayol ? Hediye paketi mi ? Açıcam mı ben bunu ?
Atalette ne olduğunu anlamış değil. Rakibinin çevresinde meraklı gözlerle dolaşıyor
Pelerinin altındaki vücut bir anda kıvrılmaya başlıyor
Yukarıdan aşağı dalga gibi bedeni bükülüp tekrar eski halini alıyor
Beden hareketlerinde tanıdık gelen bir şeyler var ama !
Doktor merakına daha fazla direnemiyor
- Ay ben bu paketi açıyoğum. Ne çıkağsa içinden !
Yavaşça elini uzatıp pelerinin başlığından tutarak kumaşı çekiveriyor
Kumaş yukarıdan aşağı düştüğünde herkesin nutku tutuluyor

********************************

- Parti size hediye mi hazırlamış ?
Mahkeme başkanı çekirdeği bırakmış antep fıstığı yemek le meşgul. Kürsünün altındaki ufak rakı kadehi gözümden kaçmıyor. Hikaye nasıl sardıysa ufaktan demlenmeye başladı
- Hediyeden çok sürpriz diyebiliriz efendim
- Nasıl yani
Bandı kaşıyarak kafamı önüme eğiyorum
- Hiç beklemediğimiz bir şeydi. Uzun süredir haber alınamayan birisi
- Akraba mı
- He amcam !
Mahkeme başkanı sinirleniyor
- Kafa bulma teğmen. İkinci kadehten sonra çok sabrım olmaz benim
- Özür dilerim efendim. Siz öyle akraba mı diyince önüme atılmış topa vurmak şart oldu
- Muz orta
- Aynen
- Teğmeeeeeeen !
Lafı uzattığımın farkındayım
- Atalet pelerini çekip indiriverdi efendim

Devamı pazartesi

20 Mart 2009 Cuma

105. Blog Tabyası (Çin Prensesi) 11. Bölüm

Şeref locası
Prenses ve kankisi fısır fısır fısırdaşmaktalar
- Ay prensesim. Hangisi acaba sizin kısmet ?
- Bilemedim ki saklanansan. Demin Bruce u deviren yiğittir inşallah
- Ay o pek cevvaldi
- Gerçi şu çıkan da fena değil. Hoş biraz saçları dökük gibi görünüyor ama !
- Gözlerini görebiliyor musunuz prensesim ? Kutsal efsaneler kitabı gözleri çin’de rastlanmayan pek değişik renkte olacak diyor
- Valla bunun gözünü biraz önce Chan dağıttı Saklanansan. Kitap bunu kast ediyor olmasın ?
- Bilemedim ki şimdi ?
- Ay bir de aklıma ne geldi Saklanansan
- Deyiverin prensesim
- Şimdi duyduğum kadarı ile bunlar Osmanlıymış
- Öylelermiş
- E bunlar filmlerden bildiğimiz kadarı ile yalnızca Bizanslı prenseslerle beraber olurlar. Çinliyim diye benimle evlenmek istemezse ne olacak ?
İki kadının arasında uzun bir sessizlik oluyor
- Anne tarafından bizanslıyım deseniz prensesim ?
- Ayol böyle çekik gözlü sarı benizli bizanslı olur mu ?
- Ay bir aksilik çıkmadan şu izdivaç bir gerçekleşse !
- Ay ay. Saklanansan ! Bak Vank yu adama saldırdı ! Ay boğazından yakaladı ! Ay bitti adam
- Prenses Bittinin talibi adam bitti. Ehi ehi ehi
- Ay saçmalamasan !
- Ay kaldırdı adamı ! Ay bakamıyacağım !

!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

Elin çinli ayısı tek koluyla boğazımdan yakalamış,havada beni sallayıp duruyor
Bağırıcam,sesim çıkmıyor
Yaradana sığınıp suratına bir tane deli Kadir tokadı patlatıyorum,bana mısın demiyor
Hatta sana mısın da demiyor
Ve hatta gırtlağım sıkılırken aklıma böyle saçma sapan espriler nerden geliyor,onu da anlamıyorum
Kafamı zorla yana çevirip ringin kenarındaki hocama bakıyorum
Eliyle aşağıdan dalma hareketini gösteriyor
- Acı yok Natifsan ! Acı yok
- Lan nasıl acı yok hoca ? Boynum kopacak
- Pandik karatesi çekirge ! Çin milli marşı
Eh
Hoca diyorsa vardır bir bildiği
Dünyadaki her daim Türk erkeğinin ezbere yaptığı tek hareketi yapmak için sağ elimi adamın kasığına atarken bir yandan da bağırıyorum
- Söyle ulan çin milli marşını
Sözlerim dudaklarımda donup kalıyor
O ne be ?
Lan bu nasıl Çinli ?
Bizi çocukluğumuzdan beri Çinlilerin boyu ile kandırıp durmuşlar
Da
Bunu öğrenmenin burası ne yeri ne zamanı
- Hocaaaaaaaam !
- Ne var çekirge ?
- Bu herifin çinli olduğuna emin misiniz ?
- Baba tarafı zenci. Ay pardon,afro amerikan !
Neeeeeee !
Ben bir zenciye pandik karatesi mi yapıyorum ?
- Hocaaaaaaam. Bu iş böyle olmayacak !
- Yaptığın işe iki elle sarıl çekirge !
Hay ben böyle dövüşün
Sol elimi de sağ elimin yardımına koşturuyorum ama...
Yok
Olacak gibi değil
Herifin zenci yanı daha ağır basıyor
Ben tek başıma bu işin altından kalkamayacağım
Hatta korkarım işin altında kalacağım
Yardım almam lazım
- Nefer Çağlaaaaaar
- Neeeeee !
- Yetiş lan ! Yardım et
- Hayatta gelmem
Hay ibiş
- Oğlum gel şu işin ucundan da sen tut
- Ucundan mı ?
Çağlar’ın gözleri yerinden uğramış durumda
- O işin ucundan 10 kişi tutsak gene de beceremeyiz !
- Lan memlekete gidince divanı harbe veririm seni ! Koş ulan !
- Yemez. Demin zor kurtardım zaten
Piuuuu !
Gözlerim kararıyor
Kalabalık galeyana gelmiş alkışlayıp duruyor
Parti genel sekreterinin oturduğu yerden havaya manasızca kağıtlar atılıyor
Prensesle arkadaşı da yerinden fırlamış yüzüme bakıyor
Kankisinin sesini duyuyorum
- Prensesim. Gözleri pörtlemek üzereyken gördüm. Gözleri yeşil. Koca adayınız bu adam.
- Ay seçilmiş kişi !
Ulan seçilmiş kişinin ağzına seçilmekte,bir allahın kulu yardım etmiyor

Bana benden başka dost yok
Ellerimle Vank Yu’nun belinin iki tarafına dürter gibi yapıp ağzımdan zor duyulur bir öpme sesi çıkarıyorum
- Muuuuckkk
- Hıııı,ananı
Aha
Herif huylanıyor
Huylanmasıyla da boğazımı bırakıp geri kaçması bir oluyor
Sersem gibi ringe çöküyorum
Dünya çevremde dönüp duruyor.
Sarhoş gibi oldum
Sarhoş
Sarhoş ?

Sallanarak ayağa kalkıp üzerimdeki gömleği yırtıp atıyorum
Ben gömleği yırttığım anda prensesin ordan gene ses yükseliyor
- Hiiii ! Seçilmiş kişi dövmesi ! Ay saklanansan , benim kısmetim bu kahraman !
- Hayırlı olsun prensesim
Kolumdaki dövmeye neden bu kadar tepki verdiklerini anlamıyorum
Zaten şu an canım burnumda
Bu danayı şaşırtamazsam buradan ölüm çıkacak
- Çağlaaaaaar
- Beni sayma teğmenim
- Len gel demiyeceğim. Ağzınla mehter marşı müziği yap
- Niye ki ?
- Nefer ! Bu bir emirdir ! Mehter marşııııııı,yallaaaaaah
Çağlar boru gibi bir sesle mehter marşına başlıyor
Oldu bitti bu marş sarhoş işi gelmiştir. İki ileri,bir geri. Osmanlının yenilgilerindeki en büyük sebep. Elalem savaşta üstümüze atlarken biz kazak örer gibi iki ileri bir geri oynayıp duruyoruz

Müziğin eşliğinde ringde sarhoş gibi yürümeye başlıyorum
Başım önümde iki adım öne atıp sallanıyorum
Vank Yu tam üzerime atlayacakken sağa doğru yalpalayıp solundan vuruyorum
Locadan prensesin kankisinin sesi geliyor
- Ay prensesim,dansı aynı dayım
- Hangi dayım ?
- Jan Claude Van dayım. Ehi ehi
- İyi. Bundan sonra bu dansın adı Van dayım dansı olsun Saklanansan
Kulağımı dışarıdan gelen seslere tıkayıp tekrar önüme dönüyorum
Vank aldığı darbeyle iplere savrulup geri üzerime koşturuyor
Tam yumruğunu kafama doğru sallarken bacaklarımı pergel gibi açıp kendimi yere bırakıveriyorum
- Ay,gitti ayol çocuk ! Bunun da ileğide çocuğu olmayacak !
Doktorun hakkı var
Pergel gibi açıldım da nasıl kapatıcam ?
Vank’ın yumruğu başımın iki saniye önce durduğu yerde boşa sallanıyor
Tam Vank’ın belinin hizasındayım
Arkadan Gergingin bağırışını duyuyorum
- Kobrayı saldım çayıra vuruşu Natifsan !
O ne be ?
Saliselerle ölçülecek sürelerde kafamı çevirip Gerginge bakıyorum. Yumruğuyla alttan vurma hareketi çekiyor
Anında Vank Yu’ya dönüp alttan yumruğumu yapıştırıyorum
Vank Yu kitlenip kalıyor. Gözleri sabitleşirken koca gövdesi ringe olanca haşmetiyle düşüyor
Ringin ortasında bacaklarım pergel gibi açık kalakalıyorum
- Çağlaaaaaar
- Gene ne var ?
- Len bacaklarımı toplamama yardım et bari ! Kaldım böyle !

Devamı var

19 Mart 2009 Perşembe

105. Blog Tabyası (Çin Prensesi) 10. Bölüm

- Evet teğmen ?
İstiklal mahkemesinin başkanı elindeki çekirdeği çitleyerek yüzüme bakıyor
- Sen neferle dövüşçünün arasına düştün
- Düştüm efendim
- Nefer kurtuldu mu ?
- Kurtuldu efendim
- Neden bağırdı ?
- Sizin de arkanıza doğru pantolonu inik birisi koşsa siz de bağırırsınız efendim
- E peki teğmen. Çinli koştu,sen düştün. Bu çinli nereye çarptı ?
Sıkıntıyla gözümdeki bandı kaşıyorum
- Eeeee,başkanım. Bu konuyu atlasak !
- Olmaz,mahkemeden delil saklayamazsın
- Efendim hassas bir konu
- Emrediyorum
Emir demiri keser
Gözümdeki bandı yavaşça kenara sıyırıyorum. Kıpkırmızı kan çanağı gözüm ortaya çıkıyor
- Amanın !
- Evet efendim
- Sen araya girince Chan neferin g..ü yerine senin...
- Gözüme çarptı efendim
Mahkemedeki herkesten şaşkınlık dolu bir uğultu çıkıyor. Bandı yerine oturtuyorum
- Hasar kalıcı mı teğmen ?
- Doktor uzun süre zor göreceğimi söyledi efendim. Göze gelmişim !
- Olsun. Aferin ya sen göze geleceğine Çağlar...
- Canım feda efendim
Herkes suskunlaşıyor
Yaptığım fedakarlık ortada sessizliğe yol açıyor
- Devam edin teğmen. Bu durumda müsabakayı kim kazandı ?
- Orası biraz karışık efendim
Herkes yeniden pür dikkat kesiliyor

******************************

Düştüğüm yerde sersemlemiş vaziyette yatıyorum
Gözümde inanılmaz bir ağrı var
Chan beklemediği bir şeye çarpmış olmanın şaşkınlığı ve acısı ile ringin öbür tarafında iki büklüm
Nefer Çağlar yaşadığı panikten dolayı hala çığlık atıyor
- Teğmeniiiiiiiiiim !
- Sus lan ! Bağırıp durma
- Teğmeniiiiiiiim
- Oğlum yok bir şeyin. Olan bana oldu
Yavaşça doğruluyorum
Atalet koşarak ringe tırmanıp gözüme bakıyor
- Ouuuuuv. Beğbat olmuş. Hay şaşkın. Ne işin vağ iki sevgili ağasında !
- Kör olacak mıyım doktor ?
- Valla ben bilmem. Bevliye uzmanına gösteğmen lazım
- Bevliye mi ? Gözümü mü ?
- Kazanın oluş şeklinden dolayı buna bevliye bakağ teğmen !
Gözümü ovuşturarak Çağları yerden kaldırıyorum
Elindeki temizlik bezine sıkı sıkı sarılmış hala yaşadığı şokun etkisinde
Ringin kenarına doğru yürürken yukarıdan anons sesi geliyor
- Bu maçııııııın galibi yoktuuuuuuurrrrrrr. Jackie Chan sportmenliğe sığmayan hareketlerindeeeeeeeeen,nefer Çağlar yardım aldığındaaaaaaan her ikisi de yarışmadan diskalifiye olmuştuuuuuuur !
Anaaa !
Çağlar gitti !
Ataletle ben kaldım !
Köşemizdeki sandalyeye oturuyorum
Gerging rahip eteğinin altından bir korsan bandı çıkarıyor
- Tak bunu !
- Bu ne ?
- Korsan bandı işte
- Anladım da sizde ne arıyor !
- Ara sıra tapınağa çıtır düşerse bunu takıp da karşılarına çıkıyorum. Hastası oluyorlar
Vay vay vay. Rahibe bak !
Bandı alıp sızlayan gözüme oturtmaya çalışırken Atalet araya girip gözümün üzerine bir şey koyuyor
- Bu ne doktor ?
- Çiğnenmiş ekmek. İyi gelir
Hey allaaam.
Ekmeği bandın arasına sıkıştırıp derin bir soluk alırken yeni bir anons duyuluyor
- Veeeeee yeni maaaaaç. Ulusal üçüncü kahramanımıııııız Kolsuz Vank yuuuuu ileeeeee Teğmeeeeen Natiiiiiif arasındaaaaaa !
Kolsuz mu ?
Nasıl kolsuz ?
- Şişt rahip
- Neeeee !
- Ben kolsuz bir adamla mı döğüşeceğim. Döverim lan !
- Ben olsam o kadar heveslenmem teğmen
- Niye ki ?
Dövüşçülerin çıktığı kapıda bir kargaşa oluyor. Çinliler havada uçuşmaya başlıyor
Aptallaşıp kargaşanın kaynağını tek gözümle görmeye çalışıyorum
Ve kalıyorum
İzbandut gibi bir adam kalabalığı yara yara ilerliyor
Sol kolu yok
Ama sağ kol izbandut gibi
Beni çalıştıran hocaya dönüyorum
- Pandik karatesi bunda işe yarayacak mı hocam ?
- Bunu beklemiyordum Natifsan
- Nasıl yani ?
- Ringe çıkınca anlarsın ! Elinden geleni yap
Göz bandımı düzeltip dudaklarımda bir duayla ringe çıkıyorum
Vank yu çoktan ringe çıkmış bile

Allahım beni mahçup etme !

Devamı sonra

105. Blog Tabyası (Çin Prensesi) 9. Bölüm

Döğüş salonu – şeref locası
Prenses Bitti ilgiyle dövüşleri izlemekte
Ama gözü ringin yan tarafında oturan üç yabancıda
- Saklanansan. Benim talibim bunlardan hangisi ki ?
- Valla prensesim. Efsane bıyıklı diyor. Şu naif duran değildir. İkisi bıyıklı. Benim tahminim şu kafasında kasket olan
Prenses Atalete doğru bakar
- Ay pek bir yiğit görüntüsü var ama oturuşu da bir değişik Saklanansan
- Ne gibi prensesim ?
- Baksana böyle kadınsı kadınsı oturuyor
- Ay prensesim,sizin kahraman gay olmasın ?
- Zannetmiyorum Saklanansan. Baksan demin ringte Bruce Lee yi nasıl dövdü ! Adamın kemiklerinin sesi taaaaa buradan duyuldu.
- Ay güçlü kuvvetli maşallah. Bana da böyle bir kısmet çıkar mı ki ?
- Valla elimizdeki mal ahanda bunlar Saklanansan. Kahramanı ayır,beğendiğin varsa ayarlayalım
- Ay yok prensesim. Bunlar bana göre değil. Bana daha böyle uzun boylu,efendim böyle keçi sakallı felan bir tip lazım. Bu ikisi pek bir hanım evladı gibi geldi !
- Ay bulup da bunama kız ! Bunu bulamayanlar da var ! Ehi ehi
- Aaa ! Prensesim. Bıyıksız olan ringe çıktı ama bir tuhaflık var
- Du bakiiim ! Ay haklısın. O ne o elindeki ?
- Süpürge ! Baya bildiğimiz süpürge !
- Ayol ringi temizlemeye başladı. Deli mi bu ? Hem de Jackie Chan e karşı !
- Ay ay ! Chan adamın üzerine atladı. Ay adam hala ringi temizliyor. Ay bakamıyacağım
- Ay ay ay !

*************************************

Çağlar’ın gözleri o kadar masum,yüzü o kadar temiz ki
Elinde süpürgesi ile melul melul yüzüme bakıyor
Ben bu adama ne diyebilirim ki ?
- Seni çok sevdiğimi bil Çağlaaaaar !
- Ben de sizi seviyorum teğmenim de aşağı-yukarı. Şimdi neden hislendiniz öyle ?
- Seni hiç unutmayacağım nefer !
Gongun çalmasıyla Chan Çağların üzerine atlıyor

Bizim nefer hala elindeki süpürgeyle ringini üzerini temizliyor
- Aşağı-yukarı,aşağı-yukarı
- Çağlar dikkat eeeeeet !
Dememe kalmadan Chan ayı gibi bizim nefere sağ yanından bir tane çakıyor
Nefer elindeki süpürgeyle ringin diğer tarafına uçuyor
- Aşağı-yukarı. Teğmeniiiiiiim,ne oluyor !
- Dayan nefer !
Ulan dayan da,nereye kadar ! Hocasına bakıyorum,adam kafayı çevirmiş ringdeki vahşetle oralı bile olmuyor. Sinirleniyorum
- Lan hocası !
- Ha efendim !
- Adama yardım edeceğine havalara bakıyorsun. Çocuk orda pert olacak !
Hoca üzgün üzgün başını eğiyor
- Bunlar daha bir şey değil Natifsan. Asıl süpürgeyi bırakıp temizlik bezine başlarsa durum çok kötü
- Niye be ?
- Chan çok zampara adamdır
- Eeeeeeee
- Çağlar yerleri temizlemek için yere diz çöküp kalçasını kıvırarak ringi temizlemeye başlarsa Chani kimse tutamaz
- Nasıl yani ?
- Neferin poposu sizlere ömür
Laaaaaan !
Bu adam benim üzerime zimmetli
Haliyle poposu da bana zimmetli
Osmanlı devleti aliyesi popo demirbaş kaybının hesabını benden fitil fitil sorar
Yaradana sığınıp neferin dayak yediği ringe bağırıyorum
- Nefeeeeeeeeer
- Teğmenim. Aşağı-yukarı
- Süpürgeyi bırakma
- Teğmenim,bir araba sopa yedim. Süpürgeyle olmayacak bu. Acilen temizlik bezini kullanmam lazım
- Lan oğlum,büyük sözü dinle. Sakın haaaa ! Şeyine iş açarsın !
- Herif kulaklarıma vurup duyuyor teğmeniiiiiim. Sizi duyamıyorum
- Çağlaaaaaaar
- Yeter lan !
Çağlar dayak yemekten bıkmış vaziyette elindeki süpürgeyi bir kenara fırlatıyor
Chan bu ani hamle karşısında şaşalıyor. Karşısında bir türlü dövüşemeyen bu adamdan bir şey anlamış değil
Bizim ki yediği dayağa rağmen hala efeleniyor
- Şimdi sülaleni belledim Chan. Ahan da temizlik bezi !
Bezi beline bağlı kuşaktan çekip çıkarıyor. Chan aptallaşmış vaziyette
Aslında salonun tamamı donup kalmış. Kimse bu naif Türkün ne yaptığını anlamıyor
Şey
Kimse demeyelim
- Çağlaaaaar. Oğlum sakın haaaaa !
- Teğmenim anlamıyorum. Merak etmeyin. Şimdi nereden geldiğini şaşıracak
Ve beklenen hareket
Çağlar arkasını dönüp yere eğilerek bezle ringi silmeye başlıyor
- Parlat-cilala,parlat-cilala. Bittin sen Chan
Kalçası bir temizlikçinin ahenkli ritmi ile havada yuvarlaklar çiziyor
Chane bakıyorum. Adamın yüzü bir anda değişiyor. Gözlerinde şehvet parıltıları var
Yavaşça elini beline atıyor,kuşağını çözüyor
Çağlar hala olayın farkında değil,kalçasını havaya dikmiş kıvıra kıvıra yerleri siliyor
Eyvaaaaaah !
Chan pantolonunu indiriyor

Gözüm loca da oturan Parti sekreteri Çongzongtunga kayıyor
Adam elini yumruk yapıp havaya kaldırıyor
Biliyorum ben bu hareketi
Başparmağını yukarı kaldırırsa bırak yaşasın,aşağı indirirse öldür anlamında
Panikle ne işaret edeceğine bakıyorum
Ben başparmak beklerken genel sekreter orta parmağını havaya kaldırıyor
Laaaaaaaan !

Salon sükunete bürünmüş durumda
Chan genel sekretere başını sallayarak yavaştan Çağların üstüne doğru gidiyor
- Parlat-cilala,parlat-cilala. Oluyor mu teğmenim ?
Len olanlar olacak !
Chan hızını arttırıyor
Bir şeyler yapmam lazım
Chan le Çağların arkasının arasında beş metreden az kaldı
Herif hızını arttırıyor
Çağlar
Neferim
Demirbaşım
Bilinçsizce yerimden fırlayıp ringe atlıyorum
Aralarında üç metreden az var
Allahım yardım et
Çağlar arkasında neler olup bittiğini görmek için kafasını çeviriyor
Ve görüyor
Ama donup kalmış vaziyette
Son bir hamle yapmak isterken tökezleyip Çağlarla Chanin arasına doğru düşüyorum
Çağlar’dan canhıraş bir çığlık geliyor


Devamı sonra

18 Mart 2009 Çarşamba

105. Blog Tabyası (Çin Prensesi) 8. Bölüm

Mahşer kalabalığı yeri göğü inletiyor
Dev gibi bir salon
Tam ortasında bildiğimiz boks ringi gibi bir şey var
Ama üzeri beyaz renkte değil. Daha çok şey renginde
Şey
- Kan o kan. Bakıp durma
Gergingin sözüyle zıplıyorum. Ring baştan aşağı kan kırmızısı. Yanımda Çağlar’ın sallandığını fark ediyorum
- Ne oluyor nefer ?
- Beni kan tutar teğmenim
- Manyak mısın lan ! Birazdan kan gövdeyi götürecek ?
- Benim gövdem olmadığı sürece sorun yok tabi de !
Hey allaaam
Doktor dimdik yanımızda yürüyor. Elinden geldiğince erkek gibi davranıyor ama zor tabi. Bir ara işi abartıp yere tükürüyor,sırıtıyorum
- Hah. Tam erkek oldun !
Ringin yanında bize ayrılmış sandalyelere altı kişi oturuyoruz
Salonun gözü bizim üzerimizde
Öyle ya. Çinde gözleri çekik olmayan üç kişi. Merak konusuyuz
Yerimize oturur oturmaz bir anonsla zıplıyoruz
- Komünist parti genel sekreteriiiiii Çongzongtung salonumuza teşrif ettileeeeeeer !
- Çong ne ?
Çağlar anlamamış olmanın sıkıntısıyla yüzüme bakıyor. Ne demeli şimdi çocuğa ?
- Çocukları leylekler getirmez Çağlar. Şimdilik bunu bilsen yeter
- Ne alaka !
Genel sekreter kalabalığın gürültüsü altında mikrofonun başına geçiyor. Elinde bir sürü kağıt. Uzun bir konuşma yapmaya niyetli
- Sevgiliiiiiiiiiiiii Çin halkı. Lütfen i çinizden geldiği gibi rahat davranın
Sözlerini bitirdiği anda bir alkış tufanı kopuyor. Sekreter elindeki kağıtları havaya fırlatıp tutuveriyor. Vay lan !
- Sayın Çin halkı. Alkışlamayın ulan
- Şak şak şak
Kağıtlar bir tur daha atarken sekreter sinirleniyor
- Alkışlayanların elleri kesilecek. Hadi bakim. Götüng yiyen alkışlasın.
Salon bir anda sessizliğe bürünüyor. Ama o da artık işin konsantresini kaybetmiş durumda.
- Herneyse. İşte dövüşler var. Gerekirse ölümüne. Kazanan da prenses bitti ile evlenecek
- Neeeeee ?
Çağların gözleri yerinden uğruyor
- Prenses bitmiş abi. Allah bilir ellerinde ne kaldı da bize prenses diye kakalayacaklar. Ben gidiyorum
- Otur lan yerine nefer. Kötü esprilerin yeri mi ?
Neferi zorla yerine oturturken tekrar anons duyuluyor
- Veeeeee karşınızdaaaaaa yenik Qin hanedanının kalan son prensesiiiii bittiiiiiiii. Bununla bitti işte hanedan !
Espri kötülüğünün bulaşıcılığına laf edecekken salondaki fısıldaşmalar kesiliyor. Herkesin kafası salonun giriş kapısına yöneliyor
Halk prensese yol açmak için ufak ufak açılmaya başlıyor
- Ben göğemiyoğum !
Atalet sandalyenin üzerine çıkmış kapıya doğru bakıyor
- Boş ver doktor. Prenses de olsa o da senin benim gibi insan nihayetinde. Ne kadar güzel olab…..
Cümlem görüntüye prenses ve arkadaşının girmesiyle kesiliyor
İnanılmaz bir görüntü
Uzun boylu genç bir kadın yırtmaçlı elbisesinden bacaklarının bütün güzelliğini sergileyerek locaya doğru yürüyor
Yanındaki daha kısa boylu kadının da güzellikte ondan aşağı kalır yanı yok.
O da yırtmacını erkekleri yere düşürecek şekilde savurtarak dimdik yürüyor
- Bunlar ne teğmenim ?
Ağzımı kapayabilsem cevap vereceğim ama hayatımda gördüğüm en muhteşem kadınlardan ikisi zamanı durdurarak yürüyor
- İnanılmaz ! Ahhhhh
Cümlem ataletin tekmesiyle yarıda kesiliyor
- Sen bunlağa kadın mı diyoğsun şapşal teğmen ! Ah üzeğimdeki şu kıyafet olmasaydıııııı
- Doktor,senin yerin ayrı tabi ki de , öhöm
Haklı
Onun cazibesine şurada kimse su dökemez ama bu da çok acaip bir şey
Prenses ve arkadaşı kendilerine ayrılan yerlere oturuyorlar
Gösterilen ilgiden memnunlar ama bakışları ile ortalıkta birilerini arıyor gibiler.
Prensesin bakışları ortalıkta dönüp üzerimizde kitleniyor. Atalet ben ve Çağların üzerinde enfes gözleri dönüp duruyor. Yanındaki arkadaşına eğilip bir şeyler söylüyor. O da omuz silkiyor. Bir şeyleri çözmeye çalışıyorlar ama ne olduğunu anlamıyorum
- Veeeeeee,herkes yerini aldığına göreeeeeee dövüşler başlıyooooooooor
Büyük bir alkış kopuyor
Sekreterin oturduğu yerden kağıtlar havalanıp bir tur atıyor
Gerginge dönüyorum
- Program var mı ?
- Var. Arada dansöz çıkacak !
- Yahu ne dansözü ? İlk kim döğüşecek,onu soruyorum
- Haaaa. Du bakiiim. İlk Ataletin döğüşü. Amanın !
- Ne oldu ğahip ?
Doktor da meraklanarak yüzünü rahibe çeviriyor
- Senin karşına Bruce Lee’ yi yazmışlar. Buraların en yaman döğüşçüsüdür
- O ne be kot mağkası gibi ?
- Efendim ?
- Ha ha ha . Şaka yaptım ayol. Alayı gelse kazımam
Doktor yerinden kalkıp bir-iki esneme hareketi yaparken anons duyuluyor
- İlk maaaaaaaaç milli kahramanımız Brussssssss Leeeeeeeeee ve uzaklardan gelen Ataleeeeeeeeeeeeeeeeeeet
- Benim ismimi önce okusanıza denyolağ !
Ringe minnacık bir adam fırlıyor. Bunun neresi milli kahraman lan !
- Ayol ben bu adamı ezeğ geçeğim. Ğahip efendi,şunlağa söyle,yazık oluğ bu bücüğe. Boyuma posuma uygun biği vağsa onu çıkağsınlağ kağşıma !
- Dikkatli ol Atalet. Kısa boylu atın çiftesi,üçlüsünden serttir
- O ne ayol ?
- Bilmiyorum. Şu an heyecandan uydurdum
Atalet başını iki yana sallayarak ringin iplerinden kendisini yukarı çekiyor
Bruce Lee sahnede bacağını havalara kaldırıp tuhaf hareketler yapıyor
- Ayol çocuğum iyi misin ? Ay öyle kaldığma bacağını havalağa ! Çocuğun olmaz ileğide !
Doktorun mesleki aşkı kabarmış vaziyette. Bir anda çocuğa acıma duygularıyla doluyor
- Bak gene kaldığdı ayağını neğeleğe
Bruce kendisine pek ilgi ile gelen bu değişik insana gong sesini duyar duymaz çığlık atarak uçan tekme ile saldırıyor
İnanılmaz bir hız
Atalet Çinlinin bacağını havada yakalamış durumda
- Bak ben ne diyoğum,adam neleğ yapıyoğ. Ayol şapşal sağı bücüğ. Vicud kaldığmaz bu esnekliği !
Herkes aptallaşmış durumda.
Atalet adamın bacağını sert bir hareketle yere indirip sırtını döndürüveriyor
- Dön bakiiim şöööle ! Hahh. Amaaaan ! Yavğum,senin omuğiliğin esnek kösnek olmuş !
Adamı sırtından yakalayıp havaya kaldırıveriyor
- Şööööle babaannemden kalma tedavi ile ben senin belini biğ kütüğdetiğsem…
Ringin içinden inanılmaz bir çatırtı geliyor. Atalette çıkan sese şaşırmış durumda. Elindeki Çinliyi yere bırakıyor. Bruce boş bir çuval gibi yere seriliyor
- Ayol ğahip,teğmen,koşun ! Tedavi başağısız oldu ! Ay doktoğluk kağiyeğim bitti !
Gerging ringteki olaylara akıl sır erdiremez vaziyette,ağzı açık bakıyor
Allahtan doktoru daha önceden tanıyorum
- Atalet,tamam bitti. İn aşağı
- Ayol ne bitti ? Adamı ex yaptım !
- Yahu tamam
- Ama döğüş yapcaz daha ?
- Veeeeeeee ilk maçın galibiiiiiiii 20 saniyede bel kırılması ileeeeeeee Ataleeeeeeeeet
- Ben mi kazandım ? Len sunucu ! Hakkını yemeyin kimsenin. Ayol daha adama vuğmadım bile ?
- İkinci maaaaaaaaaaç
- Ayol duğ biğ tekme atayım baği de içimde kalmasın
Atalet yerde yatan Bruce Lee’ye sağlam bir tekme çıkarıyor. Çinlinin zaten eciş bücüş olan vücudu iyice tuhaf bir şekil alıyor
- Ay iyice gitti bu !
- Doktooooooooor . Allahını seversen in ringten
Atalet söylene söylene ringten inip yanımıza geliyor.
- Hastanedekileğ göğse beni duman edeğleğ. Ah gitti canım çocuuuuuuuuk
- Otur otur. Tamam . Oldu bitti artık
Doktoru sakinleştirmeyi rahibe bırakıp kafamı ringe çeviriyorum
Beklemeden ikinci anons geliyor
- Veeeeeeee ikinci maaaaaaaaaç Jackie Chan ileeeeeee uzaklardan bir şampiyon,Çağlar Bilir arasındaaaaaaaaaaa !
Nefer süpürgesi ile temizlik bezini kaptığı gibi ringe fırlıyor
- Bittik biz
Çağları eğiten rahip ellerini yüzünün arasına almış,panikle başını sallıyor
- Efendim ?
- Bittik biz,bittik
- Niye ?
- Çocuğa bir aydır karate diye temizlik yaptırıyoruz. Garibim döğüş öğreniyorum zannederken aslında bütün manastırı sildi süpürdü !
- Adama döğüş öğretmediniz mi ?
- Yooooooo. Ama eline altın bilezik verdik. Günlüğü 70 yenden istediği eve temizliğe gidebilir
- Lan manyak ! Adam sahnede döğüşmek üzere !
Kafamı ringe çeviriyorum
Jackie Chan havaya tekmeler sallayarak ringin kenarında ısınıyor
Bizim neferse elindeki süpürgeyle ringin tabanını temizliyor
- Aşağı-yukarı. Aşağı-yukarı. Oluyor mu hocam !
Öğretmen rahip biçimsiz bir gülümseme ile elini sallayıp gözlerini kapatıyor
- Çağlaaaaaaaar
- Efendim teğmenim !
Gözleri o kadar masum,yüzü o kadar temiz ki
Elinde süpürgesi ile melul melul yüzüme bakıyor
Ben bu adama ne diyebilirim ki ?
- Seni çok sevdiğimi bil Çağlaaaaar !
- Ben de sizi seviyorum teğmenim de aşağı-yukarı. Şimdi neden hislendiniz öyle ?
- Seni hiç unutmayacağım nefer !
Gongun çalmasıyla Chan Çağların üzerine atlıyor
Kafamı başka tarafa çeviriyorum

Elveda Çağlar !

Devamı sonra

105. Blog Tabyası (Çin Prensesi) 7. Bölüm

- Yiğmi gündüğ içim dışıma çıktı ayol su ile ekmek yemekten ! Ne bitmez eğitiminiz vağmış
Kaldığımız odada ben öğrendiğim pandik hareketini tekrarlarken Çağlar’da elinde süpürge aşağı-yukarı yerleri temizliyor
Atalet yattığı yerden habire kitap okuyor
Ne okuduğunu anlamıyorum
Cevap vermek için kafamı kaldırırken kapı açılıyor
- Hazır mısınız ?
- Neye ?
Gerging çizmelerle içeri gıcırtılı bir giriş yapıyor
- Eğitiminiz tamamlandı. Artık yarışmaya katılmak için hazırsınız
Odada bir sessizlik oluyor. Buraya bu iş için gelmiştik ama,gene de insan garip oluyor
- Oh be ! Saltanat ağabam neğde ?
- Araba ?
- Ayol yağışma ağka bahçede mi yapılacak ?
- Yooooo ! Partinin yeni başkent seçtiği Pekin’de
- E Pekine kadağ beni neyle göndeğeceksin ?
Gergingin yüzünde ufaktan bir gülümseme dolaşıyor
- Maalesef elimizdeki olanaklar yetersiz. Burada fayton falan bulamazsınız. Ama çok iyi bir rehberimiz var
- Ayol ğehbeğ mi taşıyacak beni ?
Gergingin kapının dışına işaret etmesiyle ufak tefek bir çinli içeri dalıyor
- Gel Mao
- Aaaaa ! Deteğjan mağkası gibi.
Gerging bir şey anlamadan Ataletin yüzüne bakıyor.
- Ben bilmem valla deterjanı felan. Mao bizim buraların en uzun yürüyüşçüsüdür
- Yüğüyüşçüsü mü ?
- Acaip uzun yürür. Bir çıkar tapınaktan,yürür buda yürür. Ben kendisinden çok ümitliyim. İleride çok iyi yerlere gelecek
- Ayol o kadağ yüğümeye biğ yeğleye gelmesi lazım zaten
- Efendim ?
- Ha ha ha şaka yaptım ayol. Ne zaman çıkıyoğuz ?
- Hazırsanız hemen. Hocalarınız olarak bizler de geliyoruz.
- Cümbüğ cemaaaat. Maoooo !
- Efendim doktor hanım
- Ay pek de teğbiyeli maşallah. Düş önüme ayol
Çağlar süpürgesiyle temizlik bezini alıyor
Ben kabanımı giyiyorum
Doktor makyaj malzemesini toplayıp kafasına kasketini geçiriyor
- Haydi bakalım Pekine. Yallaaaaah !


***************************************************

- Saklanansan !
- Efendim prensesim ?
İki genç kadın son derece seksi elbiseleriyle odanın içinde dönüp durmaktadırlar
- Ay döğüşe çok az kaldı. Acaba kahramanım nerde ki ?
- Kahraman bu prensesim. Kah ordadır raman burdadır. Ehi ehi
- He he. Geç sen dalganı. Ayol benim hayatım mevzu bahis. Nasıl bir adam. İçkisi kumarı var mı ? Adam dövebiliyor mu ? Adam döverek beni geçindirebilecek mi ?
Saklanansan tekrar kutsal kitabı açar
- Kitaba göre tuhaf bir adam prensesim. Hayalgücü çok geniş. Sapıklığı daha geniş
- Ay iyidir erkeğin sapık olanı. Eğlenceli olur
- Ben bilmem.
Gardiyan içeri girer
- Prenses
- He canım
- Parti başkanımız yavaştan hazırlansın. Onun hazırlanması üç gün sürer dedi
- Ayol o kadar zaman da ne yetiştiririm ? Makyajım bitmez
- Ben bilmem valla. Mödür bey dedi
Saklanansan dikkatle dışarıyı dinlemektedir
- Prensesim,bir şey duyuyor musunuz ?
- Yooooooo !
- Ben de duymuyorum. O genç kıza ne oldu ki ?
Merakla gardiyana bakarlar. Gardiyan bir cevap verme zorunluluğu duyar
- O kız yaman bir dövüşçü oldu. Geçmişe ait hiç bir şey hatırlamıyor. Şimdi dövüşlere parti adına katılmak için odasında alıştırma yapıyor
- Ay benim kahramanım onu ezer geçer di mi ?
Saklanansan hemen kitaba sarılır
- Valla kahraman kadınlara pek düşkün diyor kitap. Pek elini kaldıracağını zannetmiyorum
- Ayol kadını dövmeyen erkek mi olur ?
- Valla bu öyle
- Gay mi ki ?
Saklanansan kitabı iyice kurcalar
- Kitap emin değil. String denediğine dair rivayet var amaaa..... !
Gardiyan bıyıklarını burar
- Pek sevdim ben o kahramanı !


*************************************************

Soğuktan burnum dondu
Tibetten çıktık yola
İki gündür yürüyoruz
Ne gelinmez Pekin miş arkadaş.
Mao kafasını öne eğmiş yürüyor ha yürüyor
Bu ne uzun yürüyüş arkadaş !
Gerging tam arkamda. Elinde uzun bir değnek , çevresiyle pek ilgilenmez görünüyor
Arada bir bizleri eğiten hocalara çizme altından bir şeyler söylüyor

En neşelimiz Atalet
Kasketini ters çevirmiş gülümseyerek yürüyor
Çağlar ise ekmeğin arasına bir avuç kar koymuş,ısırıp duruyor

Pekinde bizi neler bekliyor ki ?

**********************************************

(üç gün sonra)

Bit kadar bir odanın içinde oturmuş bekleşiyoruz
Maç öncesi hazırlanmamız için bizi buraya tıktılar
Mao bizi dövüşlerin yapılacağı kapıya kadar getirdi ve hiç duraksamadan yürüdü gitti

Duraksamadan dersem yalan olur
Yola devam etmeden Atalet gizlice Mao’yu bir köşeye çekip fısır fısır bir şeyler söyledi
Anlatırken kolundaki saati adamın gözüne sokup duruyor,o da anlamış gibi habire kafasını sallıyordu

Meraklanıp yanlarına giderken Mao sıvıştı
- Doktor !
- Teğmen !
- Ne konuştunuz ?
- Sonğa öğğeniğsin canım
- Ya ölümü gör
- Sonğaaaaaa
Merak ettiğimle kalıyorum

Herkes gergin
En gerginimiz haliyle Gerging
- Burada bir yerde bizim manastırımızı teslim ediyorsunuz
- Temsil
- Yok,teslim. Sizin dövüşlerinizden çok ümitli değilim de. Onun için lütfen elinizden geleni yapın.
Çizmelerinin üzerinde Atalete doğru dönüyor
- Sizden yana korkum yok doktor hanım. Ancak bu iki şaşkın ne yapar bilmem
Ayağa kalkıp Gergingin önüne dikiliyorum
- Arkamızda koca bir ulus var rahip. Bizden yana korkun olmasın evelbuda
- İnşbuda !
Zil sesiyle zıplıyoruz
Ringin yanına gitmemizi duyuran zil sesi
Atalet yüzüne oturttuğu koca takma bıyığı düzeltiyor
- Ayol,siz eğkekleğ bu kıllağla nasıl yaşıyoğsunuz hayğet !
Kendi bıyığımı buruyorum
- Erkekler için vazgeçilmez bir olgudur doktor. Erkek dediğin güçlü ve kıllı olur
- Ha ha. Gücünü kıldan alan çakma Aşil ! Yüğü piste boyunu göğelim
Sessizleşip odadan koridora çıkıyoruz
Koridorun bittiği yerdeki salondan gelen sesler yeri göğü inletiyor
Stres basıyor
Gerging ve diğer iki hoca yanımız sıra yürüyor
- Sizler ringteyken bizler de ring kenarında olacağız. Panik yapmayın
- Havlu var mı atmak için ?
Çağlar şimdiden sıkıntıya düşmüş vaziyette ama heyecandan kimse takmıyor
Ve bu kadar zamandan sonra en nihayet koridorun sonundan dövüşün yapılacağı salona giriyoruz

Devamı sonra

17 Mart 2009 Salı

105. Blog Tabyası (Çin Prensesi) 6. Bölüm

(Çok hızlı gidiyor değil mi :D)

Saatler sonra yediğim dayağın acısını hissederek avluya geri dönüyorum. Bahçeye girdiğim anda biri beni yakalıyor
- Gel bakalım Natifsan. Yediğin dayak aklını başına getirmiştir herhal !
Tekrar tekme yerim diye yumruklarımı havaya kaldırıyorum. Çinli gülümsüyor
- Korkma. Biz Çinliler kin tutmayız
- Doğru. O zaman Çinli değil kinli olurdunuz. Ehi ehi
- Berbat bir mizah anlayışınız var Natifsan. Olsun. Döğüşte bunu da kullanabiliriz. Şimdiiiiii,tipinize bakarak arkadaşlarla size pandik karatesi eğitimi vermeye karar verdik
- Neeeee ?
Çinli bıyığının altından gülümsüyor
- Sizde tam sapık tipi var Natifsan. Kızmayın. Bu sizin özelliğiniz. Bunu kullanabiliriz. Şimdi beni dikkatle takip edin
Çevremde yavaş adımlarla dolanmaya başlıyor. Sinirlerim yay gibi. Bir tekme gelecek bir yerden ama…
- Gözlerine güvenme Natifsan. Kapa gözlerini
- Niye ?
- Gözler yanıltır. Aslolan kalptir. Beni gözlerin kapalı duymaya çalış
Ya sabır çekip gözlerimi kapatıyorum. Kapattığım anda kasıklarıma bir el yapışıyor
- Oku ulan çin milli marşını !
- Aaaaaaah !
- Ah değil. Düzgün oku !
- Ulan hani kalbimle hissedecektim seni ?
- İnsan salak olmaya görsün Natifsan.
El kasıklarımda daha bir sert dönüyor. Parmak uçlarıma kalkmış vaziyetteyim
- Bırak ulan beni manyak ! Bir milletin geleceği ile oynuyorsun
- Laf yetiştireceğine kurtulmaya çalış Natifsan !
Can havliyle yaradana sığınıp bir Osmanlı tokadı atıyorum. Havada elimi yakalıyor.
- Çok yavaşsın Natifsan. Erkek ol biraz. Yoksa akşam yemeğinde bamya olacak !
Ne bamyası ya !
Boşta kalan elimle bende Çinlinin kasıklarına dalıyorum. Hareketimle bağırmaya başlıyor
- Dur ulansan !
- Yemedi di mi ?
İki tip bahçede birbirimizin kasıklarını tutarak dönüp duruyoruz
- Bırak beni Natifsan
- Önce sen bırak bücür
- Aynı anda
- Tamam
Çinli yüzüme bakarak elini çekiyor. O elini çektiği anda ben daha bir sıkı asılıyorum. Hoş asılmam da bir şeye yaramıyor. Nihayetinde Çinliler kısa boylu olur. Ve vücut genelde orantılıdır
Ama ortalığı feryat figan etmeye devam ediyor
- Ben senin taaaaa …. Bırakacaktık hani ?
- İnsan salak olmaya görsün Çinli !
Adamı bağırtarak olduğum yerde dönerken bir sopa yüzüme çarpıyor. Darbenin etkisi ile elimdekini bırakıp yere düşüyorum.
Kim vurdu lan bana ?
- Afedersin teğmenim
- Çağlar ? Lan niye vurdun bana ?
Elinde temizlik süpürgesi ile başımda dikiliyor
- Sabahtan beri eğitim alıyorum. Süpürgeyi elime verdiler. Aşağı-yukarı, aşağı-yukarı diyip duruyorlar
Hocası yanında kafasını sallıyor
- Çok yetenekli. Derin süpürge savaş sanatlarına çok yatkın
- Hadi ya ?
Başımı tutarak yerden kalkıyorum
Cidden Çağlar tapınağın bahçesini boydan boya süpürge ile geçiyor
- Aşağı-yukarı,aşağı-yukarı
- Nefer,emin misin bunun işe yarayacağından ?
- Öyle diyorlar teğmenim. Aşağı-yukarı
- Oğlum aşağı yukarı hepsi aynı şey zaten. Uğraşıp durma !
Yanındaki hocası sert bir bağırışla Çağları durduruyor
- Dur çekirge. Bırak süpürgeyi
- Öğrendim mi ?
- Süper oldun. Şimdi şu temizlik bezini al bakalım. Başla tapınağın camlarını silmeye
- Neeeee ?
- Konuşma. Gizli sanatlar bunlar. Bez eldeeee. Eveeeeeet ! Parlat-cilala,parlat-cilala. Kalçayı kıvııııır
Nefer tam bir temizlikçi kadın gibi camlaraı kıvıra kıvıra silmeye başlıyor
Bu Çinlilerin çok acaip teknikleri var valla
Kafamı kendi hocama döndürürken tepeden aşağı bir gürültü kopuyor
Herkes işi gücü bırakıp yukarı bakıyor
Ağaçlar sallanıyor,karlar havalarda uçuşuyor
Veeee….
Atalet ve Gerging ellerinde uzun samuray kılıçlarıyla korkunç bir döğüş tutturmuş aşağı iniyorlar
Doktorun kılıç darbelerini gözle izlemenin imkanı yok
Kolu yıldırım gibi
Gerging sadece savunma amaçlı kılıcı sağa sola sallıyor ama çok dayanacak gibi görünmüyor.
Zaten çok geçmeden ondan bir bağırtı kopuyor
- Biri bu kadını durdursuuuuuuun !
- Kadınlağ dövüşemez öyle mi ğahip efendi
- Özür dilerim
- Kadınlağ evde otuğmalı öyle mi ?
- Buda rızası için. Ben ettim sen etme
Döğüş yanımıza kadar geldiği anda doktor ters bir vuruşla Gergingin elindeki kılıcı düşürüyor
Rahip ortada sap gibi kalmış vaziyette
Atalet gözlerini kısarak Gergingin boynuna bakıyor
İçimden aman demeye kalmadan kılıç havayı yararak Gergingin boynuna iniyor
- Ortalığı kirletmeyin. Oraları daha yeni aşağı-yukarı temizledim. Kan olmasın !
Neferin bağırışı tam zamanında duyuluyor. Atalet kılıcı Gergingin bonuna milim kala durduruyor. Gergingin boynundan bir kıl tanesi havda süzülerek karların içine düşüyor
- Sen şu afacana dua et ğahip efendi. Yoksa kellen gittiydi !
- Büyüksün doktor
Baş rahip eğilerek ataletin ellerini öpüyor. Onun bu hareketi çevredeki rahiplerinde yere çökmesine sebep oluyor
Tapınakta ayakta dört kişiyiz
Kalan herkes ataletin ayaklarına kapanmış vaziyette
- Teğmen . Siz niye eğilmiyoğsunuz ?
- Ciddi misin ?
- Ha ha ha . şaka yaptım ayol ! Şiiiişşş,ğahip efendi. Sen de bığak elleğimi anacım. Yeteğ tapındığınız !
Gerging kafasını kaldırıyor. Yüzündeki panik hala geçmemiş
- Hanımefendi. Ettiğim bütün lafları geri alıyorum. Siz şimdiye kadar gördüğüm en müthiş döğüşçüsünüz. İzin verin sizden ders alayım
- Değs mi ? Hahaha. Ayol benim vaktim yok ! Pğensesi kuğtağıp dönmem lazım. Hastanede bekleyenim vağ !
- Bizi mahrum etmeyin doktorsan !
Atalet kılıcı yere doğru fırlatıp şık bir hareketle saplıyor
- Ne haliniz vağsa göğün. Ben makyajımı düzeltmeye gidiyorum
- Ama ama !
Atalet duymadan tapınaktan içeri giriyor
Gerging arkasından hayran hayran bakıyor
- Ne kadın beeeeee !
- Parlat-cilala,parlat-cilala. Bu camlar da bitti hanımım. Şey aman,hocam. Öğrendim mi ?
Yağan karın altında salak salak Çağlara bakıyorum

Devamı sonra