31 Temmuz 2008 Perşembe

Aslında 1 Önemli Sayıdır

Radyoyu dibine kadar açtım
Haşim Kılıç uzuuuun bir ara nağmeden sonra açıklamasını yaptı
AKP kapatılmayacak
6 ya 5
Nitelikli çoğunluk olan 7 çıkmadı
1 eksik

Devamı daha ilginç oldu
“Kapatmıyoruz ama ciddi bir ihtar verdik”
“Yani biz AKP nin laiklik karşıtı olayların odağı olduğunu kabul ediyoruz ama partiyi kapatmaya da gerek görmüyoruz”

??????????

Kime ne ihtarı veriyoruz ?
Verdiğimiz ihtar sonucu kim “ aaaa,doğru diyorlar,ben laiklik karşıtıyım ama kendime çeki düzen vermem gerek” diyecek ?

Çocukken annemden çok dayak yedim
Her yaptığım haltın sonunda bilirdim ki dayak yiyeceğim
Ama umurumda olmazdı
Çünkü dayak arsızı olmuştum
Dayak yiye yiye aynı haltları yedim,yemeye devam ettim

Eğer valide tüm bu haltlarımın başında önlemini alıp da beni engelleyebilseydi olay düzgün bir hal alacaktı
Olmadı

Belki tuhaf bir benzetme oldu ama AKP nin bugün geldiği durum da üç aşağı beş yukarı aynıdır

Kararın açıklanmasından hemen sonra NTV muhabiri AKP den bir milletvekiline radyodan soruyor
“Partiniz kapatılmadı ama laiklik karşıtı olduğunuz kabul edildi ve ciddi bir ihtar verildi. Parti olarak yorumunuz nedir?”

Cevap aynen şöyle

“Bunlar tali konular. Asıl önemli olan AKP nin kapatılmaması. Milletimize hayırlı olsun”

Laiklik karşıtlığı
İhtar
Tali konular !!!

Bu millet sokaklara döküldü
Bangır bangır bağırdı
Kimse üzerine alınmadı
Anayasa mahkemesi ihtar verince kendilerine çeki düzen verecekler

Güldürmeyin
Kimseyi kandırmayın
Kimse de kendini kandırmasın

İnsan hayatında bazı anlar vardır
Vereceğiniz karar ilerideki hayatınızı tamamen etkileyecektir
Kendi tarihinizi ya da çevrenizi döndürebilecek anlardır
O anda almanız gereken kararı vermezseniz geriye dönüşünüz olmaz

Dün yapılan açıklamalarda başsavcının gerekirse tekrar dava açabileceği dile getirildi

Artık olmaz arkadaşlar
AKP bir daha bu duruma düşmeyecek kadar (doğruya doğru) zeki insanlardan oluşmuş partidir
Eminim ilk iş anayasanın ilgili maddelerinin değişmesi olacaktır

Demokratik düzenlerde parti kapatmak doğru bir ilke mi?
Eğer parti laikliğe karşı bir kale haline gelmişse;
Demokrasi kavramları sadece kendilerineyse;
Yöneticiler haklarındaki bir ton yolsuzluk davasını dokunulmazlıklarıyla savuşturuyorlarsa;

Evet bazen doğru değil ama gerekli bir ilkedir.

E kapatmadan sonra AKP yerine BKP kurulurdu,hiç bir şey değişmezdi
Doğru
BKP kurulurdu
Ama CKP de kurulurdu
DKP de
EKP,FKP ve bir sürü küçük parti de
AKP kurmaylarının içinde kendilerini bu kadar lider gören kadro varken parti bir daha asla aynı potansiyele sahip olamazdı

Türkiye enteresan ülke
Biz küllerimizden doğmaya alışkın bir milletiz
Ama bu sefer küller epey bir savruldu gibime geliyor !

29 Temmuz 2008 Salı

The Last Osmanlı in Hungarian 7 (After Me No Osman)

(Geçen seferki şarkıyı herkes sahiplendi. Efendim bu şarkı daha önce kullanılmış,vay segilisinin şarkısıymış felan.
Tamam len. Bende şarkımı yok.
Madem öyle işte bu şarkıyı aşık olduğum onlarca Macar kadın ve bana aşık olup sürünen onbinlerce Macar kadınına ithaf ediyorum)



İçimiz kıpır kıpır
Geçen günkü lezbiyen şovdan sonra neler geleceğini tahmin etmek biraz zor
İki mum
Erika !!!
Vaaay
Hocayla gayet erkeksi olarak Erikanın iki mumla ne yapabileceğini tartışıyoruz
Bir anda masamıza bir nur düşüyor
Hiç abartmıyorum,iki gündür Macaristanda gördüğüm tanrıçaların en tanrıçası masamıza yanaşıyor
Eriyorum
Erikayorum
Erikayı falan unutuyorum
Sarışın ve lacivert (mavi değil) gözlü
Silikon illaki
Boy 1.80 tahmini
Belki tahminlerin ötesinde
Orda bir boy var,görüyorum,duyuyorum.... anlatamıyorum
- Haaaaaay
Sesi billur gibi
Ben mayışırken hoca artık tecrübe ile atlıyor
- Hööööööy
Nooluyo len ?
Şurda geldiğimden beri 5000. de gerçek aşkımı bulmuşum ona da hoca sarkıyor !
Tam kınadığımı belirteceğim,hocanın dili masadan iki karış kadar aşağı sarkıyor. Eğilip ölçüyorum şeyini,eee dilini. Evet iki karış kadar var.
Hocanın dilini düşüren şey benim sevdiceğim kadar olmasa da tam erkek deyimiyle horse gibi bir sarışın.
Ama benimkisi daha güzel
Hocayla ağız sularımız akarak iki sarışına abaları yakıyoruz. Sarışınlar yarattıkları etkinin farkında
- Özel şov istermisiniz ?
Ulen bu sefer hiç hayır diyecek halim yok. Harbiden aşık oldum. Türkiyeye getirsem,kırk su dökünse,evlensem ... ?
Yeminle karım da görse hak verir,”tamam Alper,haklısın,beni boşa bununla evlen” der yani !
Racondan sorma durumundayız
- Ne kadar ?
- Adam başı 45 €. İkimiz size özel lezbiyen şov sunacağız.
Cebimde kumar parası var. High dan gelen striptize gider hesabı gözüm hiçbir şeyi görmüyor.
Velhasıl durumu anlatınca hoca yan çiziyor
- Yok Alper bey. Bir şey yaptırmıyorlar. Yazık paramıza
- Hocam ben aşık oldum !
- O ayrı. İstersen paranı ben vereyim !
Bittiğim an. Ben sevdiceğime başkasının parasıyla dans yaptırır mıyım ?
- Hocam olmaz öyle de , geldik gidiyoruz
- Olsun,parasız gitmeyelim
Hey allaaam.
Sevdicekte beni yakaladığının farkında. Üzerindeki siyah südyeni hafiften indiriyor
- Ellemene izin var
- Elle meme şansım var mı?
Türkçe espri illaki güme gidiyor. Horse sarışın hocanın kollarına ufaktan masaj yapıyor,hoca da gık yok. Çabuk anladı ingilişçeyi
Ve yılın lafını hoca söylüyor
- No thanks !
Ulen hocam. 3 günde öğrendiğin ingilizce bu ve beni batırdın
Kızlar ikiletmeden başka masaya doğru yöneliyor. Ben hocaya küsüyorum. Adam beni teselli için gidip bardan bira getiriyor. Yok. İnat ettim bir sefer. Tam ağzımı açıcam,bir anonsla dikkatim sahneye çevriliyor
- Angelicaaaaaaaaaaa
Laaaan !!!! Benim sevdiceğim elaleme soyunmak için sahneye çıkmış !
Yerimden kalkıyorum,hoca tutuyor
- Hocam bırak allaaanı seversen. Ben böyle şeyleri kaldıramam
- Yav daha güzelini buluruz
- Ben bunu seviyorum
- Hey allaam
Biz debelenirken Angelica ne varsa (zaten çok bir şey yok) çıkarmış,elin heriflerine şov çekiyor. Ama bir yadan da gözü bende.

Hani resmen kurtar beni bu hayattan dermiş gibi bakıyor vallaaa.

Koltuğa bırakıyorum kendimi. Sevdiceğim kötü yola düştü. İnceden bir memleket türküsü geliyor dudaklarıma. Gözlerim kapalı kendi kendime mırıldanırken ikinci anons ortalığı kaplıyor
- Ennn leydiis en centılmııııns. Erikaaaaaaa
Aha !
İki mumlu Erika sahneye çıktı
Da !
Mumlar nerde ?
Gene amazon olarak (Sözcük kısırlığıma bakar mısınız?) tanımlayabileceğimiz esmer ve çok hoş bir bayan,üzerinde deri fetiş kıyafetlerle sahneye çıkıyor. Elindeki eldivenlere rağmen bir de üçüncü bir eldiveni yanında taşıyor

(Bir kez daha uyarıyorum. Geçen sefer uğraşıp didinip webdingi çözüp,oha diyenleriniz oldu. :D İstemeyen direk atlasın. Nasıl anlatacaksam konuyu bozmayacağım. Ya bismillah)

Ortam hafiften kararıyor. Erica sert hareketlerle üzerindekileri çıkarıp sağa sola fırlatmaya başlıyor. Acilen yakına gitmem lazım. Hocanın aman zaman demesine fırsat vermeden masanın üzerinden resmen atlayarak sahnenin kenarına dayanıyorum. Mesafem bir metre civarı. Görüş ? İyi ve net. Saha oynamaya müsait. Erica’ya başarılar diliyorum.
Ericanın fırlattıklarının bir kısmı benim üstüme de düşüyor. Allahtan resim çekilmesi yasak. Yoksa üstümde deri kemerler zincirlerle felan epey komedi bir durumdayım.
Erikanın üzerinde bir şey kalmadı. Allahı var güzel hatun ama benim aklım hala mumlarda
Sanki beni duymuş gibi sahneye çıkarken taşıdığı üçüncü eldiveni açıyor,içinden iki tane mum çıkarıyor. Sahne kenarındaki abazalardan birinden ateş istiyor. Terbiyesiz herifler ben çakmağı bulana kadar mumları yakıyorlar
Ortam iyice kararıyor
Sahnede iki elinde birer mum tutan Erica yavaş yavaş dans etmeye başlıyor. Nedense çayda çıra geliyor aklıma. Sırıtıyorum. Ama bir yandan da dandik dandik düşünceler var kafamda,bütün numara bu mu diye !
Değilmiş :D
Erica mumları ters çevirerek önce silikonlu göğüslere sonra aşağılara mumları damlatmaya başlıyor
Arkadan hocanın sesi geliyor
- Yanacak Alper bey !
Len ben yanmışım zaten burda. Erica yansa ne ?
Acaip bir görüntü. Hatunun yüzünde en ufak bir acı ifadesi yok. Mumu gayet gereksiz bir yere yaklaştırınca “yok artık” diyorum.
Varmış
Arkadan gene hocanın sesi geliyor
- Alper bey. Çocuk olursa çıkamaz. Yolu balmumu ile kapattı
Vaaay
Hocadan kara mizah.
Erica bir anda dans etmeyi kesip sahnede köprü vaziyetini alıyor
(Lisede beden eğitiminde kurduğumuz köprülerden. Kalça ve göbek havaya,ayaklar ve baş yerde)
Bu pozisyonda ne yapılabileceğine dair kafamda planlamalar yapıyorum
??????
Bir şey aklıma gelmiyor
Ne yapar ki ?

Ne yapmaz ki :D

Elindeki mumlardan biri (alevli kısmı dışarıda kalacak şekilde) idrar yollarını tıkıyor,diğeri her türlü bağırsak bozukluğuna engel olmak için fitil niyetine gidiyor
Erica ellerini de yere dayayıp kalçasını çevirmeye başlıyor

Yuh

Ben öldüm ben

Ortam karanlık
Önümde dans eden ve şamdan (ş yi unutmayın) görevi gören bir kalça ve kalçanın üzerinde havada süzülen iki mum

Bir kez daha söylüyorum ki Tanrı var ve erkekleri seviyor.
Kulüp de ses seda kesilmiş vaziyette
Erica yarattığı ilgiden hoşnut yavaşça mumları düşürmeden ayağa kalkıyor.
Bitti mi?
Bitmedi
Yaş günü mumları ne yapılır ?
Söndürülür :D
Mumlardan birisi yerinden çıkarılarak Erica’nın dilinde söndürülüyor
Oha derkeeeeeen
İdrar yollarına iyi gelen mum yerinden çıkarılarak çıktığı yerde söndürülüyor
Çıktığı yerde söndü ???????
Biri bana şu olayı anlatsa ben inanmam
Kadının yüzünde en ufak bir acı ifadesi yok

Alkışlar arasında sahneden iniyor ama bende de hal kalmadı
Omuzumda bir el hissediyorum
- Hocam sakın şu an dokunma !
- Niye ?
- Sen dokunma. Kendi sıhhatin için dokunma
Sakinleşmek için biranın kalanını yutup kulüpten dışarı fırlıyorum. Hocada peşimden
Abandone olmuş durumdayız
- Doğru gördüm di mi?
- Doğru gördünüz hocam. Hatta ben dosdoğru gördüm
Salla pati vaziyette ana caddeye çıkıyoruz.
Saat geceyarısını geçmiş. Bunun üzerine ne yapılır ki?
- Hocam ben diskoya gidiyorum
Bu sefer anlayışlı. Tek takılmak istediğimin farkında. Gülümseyerek kafasını sallıyor
- Ben de otele dönüp yatayım artık. Yarın yolculuk var
- Ben taksiyle gideceğim. Bileğim çok şiş. Sizi de bırakırım
- Sağolun Alper bey
Oh be
En nihayet tekim
Metropolis kumarhanesinin önünde duran taksilerden birine yöneliyorum. Hoca da sessiz sedasız geliyor peşimden
Gece benim için erken
Daha çoook hayat var Budapeşte de
Taksiciye gevrek gevrek “Rio disko” diyorum
Ve gecenin bir yarısı,bir Macar taksisi,beni Macaristanın en büyük diskolarından birine götürmek üzere yola çıkıyor

Sıkılmadıysanız...

Taksi de pazarlıklar
I’m an italian !
14 yaşındayım ?
Kız,insan abisini böyle öper mi?
Diskoda Alanya şefi Ş... duvarda sızmış vaziyette
4 Türke neden 3 kadın getirilmez
Gaylerin tamamı Türklere mi hasta

Veee köprü üstü hayatla hesaplaşma

32 kısım tekmil birden
Ne zaman mı ?

Sonra :D

27 Temmuz 2008 Pazar

Macaristan'da Son Osmanlı 6 (Benden Sonrası Osmansız)

(Bu şarkı Macaristan’da benim aşık olduğum onlarca ve bana aşık olan binlerce Macar kadınına armağanımdır)

Sabahın körü
Artık kalkabilme yetilerimi yitirmiş durumdayım
40 yaşın getirdiği vücut yorgunluğu iki gece üstüste sürünmeme bu kadar izin veriyor
Ama kalkmalıyım. Benden macera bekleyen bir blog milleti var
Oda arkadaşım çoktan kalkıp aşağılara inmiş bile. Eziyetli bir tuvalet sonrası (burdaki tahret meselesine getirdiğim çözümü kimselere anlatmadım,anlatamayacağım da herhalde) giyinip aşağı atıyorum kendimi.
Artık domuz eti yememe kimse ses çıkarmıyor. Topluluk her şeyi boşvermiş durumda. Zaten kimsede ayakta duracak halde yok. Bir tek grubun kadınımsıları gayet ayık görünüyor. Her gece saat 10.00 da yataktalar. Meraklı meraklı bakıyorlar ama erkeklerin bir şey anlatacak halleri yok.
Kahvaltıyı edip tıpış tıpış otobüse biniyoruz. Neresi varmış bugün? Estergon kalesi. Hah. Atalarımızın yolundayız. Biraz mesafe olduğu için rehber eline mikrofonu alıp başlıyor tarihçe anlatmaya. Herkes uyuduğu için bozuluyor. Konuşmayı kesip teybe mehter marşını koyuyor.
- Sizi havaya sokmak için çalıyorum !
Ulen ibiş. Bu müziği gece otelden çıkarken çalsana ,hepimiz aslan kesilelim !
Hoca yan koltuktan tepeme nasıl çıkarım dertleri içinde kıpır kıpır. Koltuğumda diklenip bu fırsatı vermiyorum,bozuluyor. Len zaten kendimi zor taşıyorum,ikinci adamı nasıl taşıyayım ?
Paldır küldür giriyoruz estergona. Kale dediysem artık ortalıkta kale male kalmamış. Üç beş taş yığını. Bizimkiler mi yıkmış,sonra gelenler mi dümdüz etmiş kaynıyor
Aylak aylak kaleyi gezip otobüse geri biniyoruz. Vakit öğleni bulmuş
- Acıktııııık
- Sizi çok değişik bir restorana götürüyorum ! Reneıssance restoran
- Çok değişik domuz eti istemezüüüük
- Yok,merak etmeyin domuz yok. Günün yemeği kremalı ceylan çorbası.
- Domuz ceylanı da istemezüüüüüük !!!!
- Vela havle
Göl kıyısı gibi bir yerde otobüsten atlayıp restorana giriyoruz.
İnanılmaz bir yerİçerisi eski rönesans şatoları gibi düzenlenmiş. Garsonların kıyafetleri o devre uygun. Masalara oturduğumuz anda kartondan yapılmış bir kral tacı ve mavi bir yemek önlüğü ellerimize tutuşturuluyor. Bunları takmayana yemek servisi yok




( Sol yanımda hocam )

Koca koca adamlar,keyifle tacları kafamıza geçirip oturuyoruz. Yemeğin ilk sürprizi sınırsız şarap. Testiler önümüze konuyor. Hocayla sarılıyoruz testilere. Enfes bir şarap. Hakikaten Macar kadını ve şarabı haklı bir üne sahip.
Önce palinka isminde şatlık içkiler geliyor masaya. Bir nevi likör. Bu ballısıymış. Kafaya dikiyoruz,hoca beğeniyor.
- Nefis bir içki Alper bey. Rakıyla güzel gider
- Çüş be hocam !
Palinkanın peşinden günün yemeği kremalı ceylan çorbası masaya büyük kaselerde geliyor. Herkes birbirine bakıp duruyor. Bir kurban lazım !
Evet :D
Kepçeyi alıp çorbayı kaseye dolduruyorum. İçine de biraz Macarların çok acı dediği biber salçası gibi bir şeyden katıyorum. (Bu çok acı biber salçasını Macarlar ağlayarak yerken,isot misot bok püsür bir sürü acı şeyi yutan yurdum insanı tatlı niyetine götürüyor). Çorbanın içinde ceylan etleri ve top hamurlar yüzeye çıkıyor. Yaradana sığınıp bir kaşık alıyorum
Abartmıyorum hayatımda yediğim en lezzetli yiyeceklerden birisi
Ben çalakaşık gidince millet abanıyor. Harikulade bir şey (Hakikaten tatmanızı isterim)
Çorba sonrası tandır,tatlı ve espressomuzu mideye indirip,rönesans devri kıyafetlerle de resim çektirip atıyoruz kendimizi otobüse
Oh be
Acaip doyduk
- Sırada Szentendre kasabası var. Alışveriş için uğrayacağız.
- Pazarlık yaparlar mı ?
- En çok % 5 düşerler.
- Daha Türkleri tanımıyorlar
Tanıyorlarmış !!!
Pazarlığa giriştiğiniz anda 20 € denen şeyi 25 € ya alabiliyorsunuz. Elalem bizden kurnaz valla

Hoca bu sefer ilişkimizin dozunu abartıyor da abartıyor
Karısına kehribar kolye almak niyetinde ama 100 € dan başlayan kolyeleri de en fazla 20 ytl ye alma isteğinde
Sonradan rehberden göğüslerine silikon yaptırdığını öğrendiğimiz dehşet sarışın bir kuyumcuya tosluyoruz. Kuyumcunun her söylediği rakama itiraz ediyoruz. Biz itiraz ettikçe o öne doğru eğiliyor ve gömlek frikiğini abartıyor. O abarttıkça biz fiyatı geri yükseltiyoruz
- Hav maç ?
- 120 €
- Ekspensive yani,iskonto ?
Kuyumcu öne,hooop göğüsler fora
- 120 eder aslında,130 € ya olmaz mı?
- 140 €
- Çüşün macarcası ne?
Hoop göğüsler yine fora
- İyi,iyi. 140 € iyi. Türkiyede bu fiyata alamayız valla
- 140 tan aşağı olmaz mı ?
Bu sefer yukarıdan bakarak göbek deliğini görüyorum
- 150 € ya çıktı hocam
- Ne diyorsun Alper bey?
- Buyrun bir de siz bakın !
Sanırım hoca göbek deliğinden de ötesini görüyor
- 200 € yu verip kaçalım Alper bey
ne idüğü belirsiz taşlara bir ton para bayılıp memnun mesut ayrılıyoruz kuyumcudan.
Aslında rehberin bahsettiği,benim de gezmek istediğim bir yer daha var. Badem ezmesi müzesi (Yanlış okumadınız) vatandaşın biri,badem ezmesinden ünlülerin birebir heykelinden tutun,parlamento binasına varıncaya kadar her şeyin maketini yapmış ve müzesini açmış. (Daha da tuhafı Macaristan’da badem yetişmiyor. Badem İspanya’dan alınıp bu ülkede işleniyor). Müzeye gitmek istiyorum ama hocanın silikonlu kehribar tutkusu yüzünden vaktimiz kalmıyor ve kös kös otobüse dönüyoruz. Sinirlendiğimi görerek gönlümü almaya çalışıyor.
- Ben size Türkiye’de acı badem ezmesi ısmarlarım
Ulaaaan ...

Yolumuz otel sonrası Borkatakomba restoran’da akşam yemeği
Borkatakomba aslında bir şarap mahzeni. 40 küsür km. (yine yanlış okumadınız) şarap mahseninin uzunluğu. Dünyanın en büyük şarap fıçısı (120.000 lt. lik) burada. 136 çeşit şarap var. Kısa bir bilgilendirmeden sonra dalıyoruz restorana. İlk girişe çok büyük şarap fıçılarının içine dörder kişilik masalar koymuşlar. İnsanlar içinde yemek yiyor. Biz daha arka tarafa alınıyoruz. Öğlen başlayan şarap sefamız gene devam ediyor. Şarap sınırsız. Bir ordan bir burdan derken dut gibi oluyorum. Geniş kanatların diye bir şarkıya başlayacakken omuzumda bir el hissediyorum. Alıştım artık. Kesin hocanın eli diye içkili kafa dönüyorum. Sempatik bir macar kızı omuzumdan hafifçe sarılıyor !!!
Ben evlenme teklif etmek üzereyken karşımdan bir fotoğrafçı lök diye resmimi çekiyor. Ahan da komplo. Macar hükümeti karıma resimleri gösterip benden para sızdıracak. Hööööyt !!! Osmanlılığım tutuyor. Budapeşteyi yerle bir edecekken benim kız başkasına sarılıyor,onla da resim çektiriyor. Anaaaaaaa !!! Ya Macar hükümeti çok parasız ya da beş dakika da aldattı beni şıfrıntı ! İşin kötüsü herkes kızı sahiplenmiş durumda. Millet birbirine daldı dalacakAllahtan rehber yanımızda bitip konuyu aktarıyor. Kızcağızla çekilen resim bir şarap şişesine yapıştırılıyor. Çıkışta isterseniz şişeyi 10 € verip alabiliyorsunuz. Vay lan ! Serbest ekonomiye hızlı geçiş !



İş tam karşımda oturan oda arkadaşıma gelince konunun rengi değişiyor
- Benim tuvalete gitmem lazım !
- Kız sarılacak diye mi tedirgin oldun
- Yok. İçki şişesinin üzerinde resmim olmaz. Günah.
- Manyak mısın len?
- Günah abi. Sen de çektirme
- Ulan ilk gece sen benimle beraber strip kulübe gelmedin mi?
- O başka bu başka ?

????????
Şaka gibi.
Ciddi ciddi sıra kendisine gelirken fırlayıp dışarı çıkıyor. Kapıdan arada bir kaçamak bakışlar atarak kızcağızın salondan çıkmasını bekliyor
Ölür müsün öldürür müsün !
Hoca yanımdan başlıyor yüksek sesle ağzına geleni saymaya.
(Burada bir ara not. Hocayı şu ana kadar koala gibi tanıtmama rağmen, gericiliğe katı bir biçimde karşı, köküne kadar Atatürk’çü, geçmişi burda anlatamayacağım ölçüde hafif karanlık, ters koşullar içinde pek karşılaşmak istemeyeceğiniz iyi bir insan. İşin koala kısmı yabancı bir ülkede dilsiz kalmaktan,insanlarla kolay iletişim kuramamasından ve illaki benim abartımdan kaynaklanıyor)
Macaristan yerel dansları eşliğinde çok güzel ve doyurucu bir yemekten sonra sallana sallana çıkıyoruz restorandan
Ne vaktiiiiiii ?

Free taaaaaaaaaaym

Ufaktan rehbere yanaşıyorum gece nereye gidelim diye.
O da içkinin tesiri ile sırıtarak anlatıyor,ağzım açık kalıyor.
Cumartesi geceleri Budapeşte’de özel kişilerin gittiği bir parti var.
Kapıdan adam başı 100 € verip içeri giriyorsunuz. İçeride eşleriyle ya da sevgilileriyle gelmiş insanlar var. Belli bir saatten sonra kim kimi beğenirse onunla beraber oluyor. Ancak herkesi içeri almıyorlar. Tanıdığınız olması lazım.
Rehbere seni tanıyorlar mı diyorum,beni herkes tanır diye bir yanıt geliyor.
Tam ağzımı açıcam,omuz üzerimden bir ayet iniyor
- Tamam oraya gidelim
- ?????
Ben hocayı unuttum tabi. Omuz başı meleğim konuşmanın en gerekli yerlerini yakalamış,kıpır kıpır yanımda duruyor
İşin içine hoca girince rehberin yüzü değişiyor. İngilizce “onunla olmaz” diyor. “Dil bilmediği için sıkıntı yaratır, hareketlerini de kontrol edemyiz,ileride benim de girmem sıkıntıya düşer”

Zaten ben de gitmeyecektim : P

Hoca ne konuştuğumuzdan habersiz yanımda hafiften zıplıyor
- Gidelim gidelim. Oraya gidelim
- Gidemezmişiz !
- Niye ?
- Her zaman öyle Macar kadını gelmiyormuş. Arada bir yaşlıları da geliyormuş. Kumar yani
- Olsun !
- Paranıza yazık hocam
- Para benim para yahu !
- E benimde param var ?
- Siz istemiyorsanız ben tek giderim !
Vaaaaay !
Hoca koalalıktan panterliğe terfi etti. Yurdum insanının ayakları üstünde durma vakti
- Diliniz yok hocam !
- Ben anlaşırım
Kestirip atıyorum
- Rehber olmaz diyor
Hocanın suratı asılıyor,ben rehbere dönüyorum başka neresi var diye.
Yakınımızda Budapeştenin lüks bir diskoteği varmış. Rio disko. Giriş paralı ama gelenler sosyetiktir diyor
Cebime bakıyorum forintler bugünkü alışveriş sonrası boyunları bükük sırıtıyorlar. Kumarhaneye gitseeeem ... !
- Hocam ben kumarhaneye gidiyorum
- E peki geleyim bari !
Yok
Bizde tekil olma olayı yok. Biz hocayla 15 sene arayla yapışık ikiz doğduk (nasıl yaptıysak) Gene 15 sene arayla yapışık ikiz olarak öleceğiz. (nasıl yapacaksak)
Ya sabır deyip topallayarak yürümeye başlıyorum. Sol bileğim artık azap verir biçimde sancıyor ama dayanmam lazım. Son gün.
İyi kötü yolları öğrendim. 20 dakika sonra ben önde hoca arkamda aynı kumarhaneden dalıyoruz içeri.
Bu sefer kimseye bir şey sormadan geçip oturuyorum makinanın başına. Hocaya da kısa bir oryantasyon geçiyorum. Çabuk kapıyor. Eski kulağı kesiklerden. İllegal ne varsa adam götürüyor
Çevrede geçen geceki amazon garsonu arıyorum,yok...
İçeceğim içki önemli değil,getirecek garson önemli. Sarışınların en sarısını gözüme kestirip içkileri de söylüyorum. İçkilerde gelince başlıyorum oynamaya. Kendimce bir oyun stilim var. Çok küçük küçük oynayıp,bir anda yüklüce parayı basıyorum. Sonra tekrar ufağa dönüyorum
Manasız sistem daha da manasızca tutuyor gene. 80 ytl ye yakın para kredimde birikiyor. Disko için yeter de artar bile. Paraları döktürüp hocaya gidiyorum . Yuuh !!! Hoca 200 ytl filan içeride. İçeri gireli 1 saatten fazla olmadı.sanki kaybettiği benim parammış gibi mahçup mahçup “ Beni iyi ki ilk günden buraya getirmemişsiniz Alper bey” diyor. “Paraları buraya gömerdim”
Zorlukla masanın başından kaldırıp dışarı çıkarıyorum. Bütün gün içtiğimiz içkilerin üstüne kumarhane de eklenince alkolümüzde biraz kan dolaşır vaziyete geliyoruz. Şimdi hocayı ekmek lazım ama ektiğim yerden bire beş verme ihtimali var
Daha ben ağzımı açmadan 20 yaşlarında bir genç kız konuşmalarımıza kulak kabartmış,tepemize atlıyor
- Gassaray !
Ha ha. Bu sefer hazırlıklıyım. Sırıtıp teşekkür ediyorum ama kızda hiç fahişe havası yok. Elindeki broşürleri gözümüze sokmaya çalışıyor. Nazlanmadan alıp bakıyoruz. Başka bir striptiz kulübün broşürleri. Tuhafımıza gidiyor. 20 li yaşlarında , her gün sokakta rastlayabileceğiniz türden çıtıpıtı bir genç kız , büyük ihtimal kendisi bulaşmadan seks satıyor.
Kızın türlü yalvarmalarına aldırmadan broşürleri verip ilerliyoruz. İlerliyoruz ama hoca bitlendi bir kere
- Geçen gece ki kulübe gidelim mi?
- Hocam ben diskoya gidiyorum
- Siz yokken ben dün de gitmiştim
- Vaaaaaaay !!!
- Beni yalnız bırakmayın
Saate bakıyorum. Daha gecenin 11 i filan. Diskotek yeni yeni dolmaya başlamıştır. Bir saat hocayla takılırım
Peki deyip sarhoş topal hocanın peşinden yürüyorum. Hoca bu sefer bilirkişi gibi sektirmeden kulübü buluyor ve içeri dalıyoruz
Bu sefer bilinçli tüketiciyiz
Korumalara sırıtıp direk masaya öturup biraları söylüyoruz. Barın sahibi kadın geçen gece beni rehberin yanında gördüğünden sırıtarak öpücük gönderiyor. Tadını kaçırmadan gülümsüyorum.
Ortam aynı ama kızların bir kısmı değişik. Osman’ın ilk aşkı gözlüklü, gözlüklerini çıkarmış. Selam veriyorum,hemen masaya geliyor.
Masaya o kadar ters oturduk ki o kadar olur. Ben masanın yanıma ulaşılamayacak tarafındayım,hoca tam giriş kısmında. Ne olursa hocanın üzerinden yapılma durumunda. Hali ile kız önce ona yanaşıyor,hocanın kafa önde
Kız hocanın kolunu okşayarak yanına oturup
- High
Diyor.

Bu noktayı gerçek hali ile anlatabilmemin imkanı yok. Sadece orada olmanız lazım.

Kızın merhebesına hocadan inanılmaz yüksek bir “ NOOOO” sesi çıkıyor
O gürültüde herkes bize dönüyor. Kız da afallamış durumda.
Gülmekten masanın altına kaydığımı hissediyorum. Kız şaşkın “ ne hayırı ? Neye hayır “ diye sorup duruyor. Hoca kesilmeyen biçimde “NO” ları tekrar ediyor. Araya girme vaktim geldi
- Neden durmadan hayır diyor
- Özür dilerim. Seks istemediğini söylemeye çalışıyor.
- İyi de seks demedik ki ? Uluslarası kuraldır. Bir sana merhaba deyince sen de ona merhaba dersin
Doğru da merhabayı diyen don sütyen dalyan bir şey olunca insanın da aklına başka bir şey gelmiyor yahu
- Onun adına özür dilerim. İngilizcesi yok
- Çok kabasınız
- !!!!!!
Bu kadar konuşmadan hoca da kıllanmış vaziyette. Eğilip soruyor
- Hay ne demek Alper bey ?
- Merhaba demek
- Hadi ya ? Ben bana merhaba diyen kıza mı hayır dedim ?
- Ehhh
- Bayan !! No no ! Yani yes. Yes hay. Hay ben böyle ingilizcenin
Ve tahminen seks tarihinde bir hayat kadınını küstürmeyi beceren iki Türk olarak yerimiz alıyoruz. Kadın suratını sallayıp Macarca bir şeyler söyleyerek kalkıyor.
Hoca çok dertleniyor
Konuşucam,gülmekten ağzımı açamıyorum. Tam söylenecekken dj den anons geliyor
- Birazdan iki mumlu Erikanın özel şovuuuu...
Bir kadın iki mumla ne yapar ki?

Ne yapmaz ki:D

De ...

Burada bu iş anlatılabilir mi ?
Okur beni ipe çekmez mi?
Webding bu işi kurtarır mı?
Jido gene şifreyi çözücem diye uğraşır mı?
Doktor civanımın bilgisayarı şifreyi çözüp de verir mi?
Dolphine için iki mumlu Erikayı “Cin Alperin maceraları” şeklinde anlatmam gerekir mi?

Devamı mı?
Sıkılmadıysanız sonra ...

24 Temmuz 2008 Perşembe

Macaristan'da Son Osmanlı 5 (Benden sonrası Osman'sız)



(İşte oralardan devam)


3-4 saatlik uykuyla fırlıyorum ayağa
gerçi buna pek fırlamak da denmez. Daha çok oda arkadaşımın dürtmesiyle sürünerek kalkıyorum. Beyzade çoktan kalkmış tuvaletine girmiş,kahvaltıya inmek üzere giyinmiş
mızıl mızıl bir şeyler söyleyerek odadan atıyorum çocuğu. Geviş getire getire tuvalete giriyorum. Yabancı bir ülke topraklarına ilk şey edişim. Vay anasını !!! Hiçbir fark göremiyorum ! Ha ülkem ha burası. Fark yok

?????????????

Fark var
Tahret musluğu yok ulen ?
Len bu nasıl medeniyet ? Nasıl bir gelişmişlik?
Banyoda çevreme bakınıyorum ne bir yaprak ve ne taş !
Anlaşılan Türk usulü bu işi halletmenin yolu yok
Eeeeee ???

(Eee sini merak etmeyin sayın blogcular. Bu b.ktan muhabbeti fazla uzatmayacağım. Ama gelirken de bildiğim sorun başıma çöküverdi. İnsan neleri neleri dert ederken karşısına bir anda çıkan problemlerle boğuşabiliyor. Olsun,Türk insanı hiçbir zorluk karşısında gerilemez vallaaa )

Duşumu alıp kan ter içinde atıyorum kendimi kahvaltıya. Bizim grup inmiş bile. Hoca gene saklandığı köşeden tepeme biniveriyor
- Siz burdamıydınız Alper bey ?
- Aaa !!! Ne tesadüf hocam. Kısmet.
Herkes kahvaltıya inmiş inmesine de,herkesin tabağında kavun karpuz ve peynirden başka bir şey yok
- Hayırdır hocam ? Herkes rejimde mi?
- Yook,salam sosis felan var da domuz etidir diye kimse yemiyor
- Hadi ya
Usuldan yanaşıyorum açık büfeye. Üff ... Bacon bile var. Amaaan diyip dolduruyorum tepeleme. Gruptan itiraz diz boyu
- Çarpılırsın
- Çarpılırım
- Tenyalar ürer
- Yetiştiricem
- Pis herif
- Aaaaaa !!!
Allahtan hocanın böyle işlere takıntısı yok da yanına oturup güzelce karnımı doyuruyorum

Rehber ufak yollu açıklamalarla hepimizi otobüse doğru götürüyor
Eveeeeet
Neydi bugün ki program
Budapeşte şehir turu
İyi !
Ufaktan başlıyoruz gezmeye
Önce kahramanlar meydanı
Meydanda en ilgimizi çeken Türk döven lakaplı bir komutanın heykeli oluyor. Zamanında Fatih sultanın ordularını durdurmuş. Durdurmasa Osmanlı Kanuni dönemine kadar İngiltere sınırına falan dayanırmış. Bütün Avrupayı (şansının da yardımı ile) kurtaran vatandaş bu. Ve onun anısına Macaristan da saat 12 de çanlar çalmaktaymış (Ben rehberin yalancısıyım ama son gün szentendre kasabasında çanların çaldığını hakikaten duydum) Macarlar Türk dostların “çanlar sizin için çalıyor” diye takılırlarmış. İyi... Hemingwayin kulakları çanlasın
Budapeştenin içinde yarı koşarak yarı sürünerek bir sürü yer geziyoruz. Tarihi hiç bozmamışlar. Geçen sene ülkeye gelen turist sayısı 39 milyon. İnanılmaz bir rakam. Ve turizmden gelen parayı da habire restorasyona harcıyorlar. Her tarihi yapının önünde bir iskele,sürekli tadilat var.
Mathias kilisesine sokuluyoruz
İnanılmaz bir yapı. Resimleriyle,heykelleriyle,Lizst in çaldığı
Macar halkı bazı konularda bize inanılmaz benziyorlar. Şaman adetleri onlarda da mevcut. Tahtaya vuruyorlar,nazara inanıyorlar. Hatta gittiğimiz Güllü baba (yanlış okumadınız) türbesine gelip dilek için bez bağlıyorlar.
Öğlen halimiz harapken rehberden müjde geliyor. Tuna nehri üzerinde teknede öğle yemeği
Vaaay
Şehre bu kez de nehirden bakıyorum
Bir kez daha hayranlığım artıyor. İnanılmaz bir yer.
Tarihle doğa içiçe (hep bu sözü bir yerde kullanmak istemiştim,kısmet bugüneymiş)
Tekne gidip Margıt adasına yanaşıyor. Nehrin ortasında bir ada. Yeşilliği anlatamam. Küçük bir şelale bile var. Ama doğal ama yapay şelale işte
Maymun maymun dolaşırken,parkın orta yerinde sevgilisiyle işi haddinden fazla ileri götürmüş bir çifte rastlıyoruz. Önce rahatsız olmuyorlar. Ama 45 tane başıbozuk Türk ellerindeki kameralarla bu mutlu anı görüntülemeye kalkışınca işin rengi biraz değişiyor tabi. Önce hanımefendi toparlanıyor,sonra beyefndi toparlanmaya çalışıyor. Beyefendinin toparlanamayan yerlerini kameraya yanlışlıkla alanlar kaydı başa alıyor.
Sevgili blogcunuz olarak orada da yolumu kaybediyorum. Allahtan adada olmanın avantajını kullanarak suya ulaşıyor ve tekneye en son binen ünvanını hak ediyorum. Ünvanımın diğerlerini çok mutlu ettiği söylenemez tabi :D
Adadan dönüşte rehber bizi sallıyıveriyor ortalık yerde
Amanın hoca geride kaldığımı fark etmedi
Tüyyyyyyy

Benim bir işim var

Daha doğrusu kendi kendime Atalete verdiğim bir söz var
Tuna nehrine karşı oturup şarap ve puro içeceğim

Nehrin kenarına doğru gidiyorum
Ahan da bir cafe
Yerlere minderler atılmış
Minderlerin üstüne de Macar kadınları atılmış. Dekorasyon süper olmuş
Oturup gelen garsona süper ingilizceyle “vayn” diyorum
O daha süper ingilizceyle “no vayn” diyor
Nasıl lan?
Macaristanda içki satmayan tek kafeyi ben mi buldum ?
Belediye AKP den mi ?
Manyak mısınız len ?

- Ne var ?
- Bira
Ciddi ciddi Atalet kızacak diyorum ama başka yere gidecek halim de yok. Dolaşıp durmanın bedeli sol bileğim hafiften sızlıyor.
Bira geliyor
Sabahtan hazır ettiğim puroyu da yakıyorum
Karşımda Tuna nehri,elimde içki,ağzımda puro

Ben çooooooook rahatım be

Derken,burnumun ucuna bir televizyon kamerası uzanıyor
(Bunu okurken yok artık diyeceksiniz ama yemin ederim hepsi oldu)
elinde mikrofon tutan dalyan macar hatunu (bu memlekette şerefsizim erkek yok) anlamadığım bir şeyler soruyor
- Zıbır dıbır kıpır dıbır ?
- No dübür !! Speak ingiliş ?
- No ingiliş

Macar tv sinde meşhur olma hayallerim durup dururken sona eriyor. Kamera başka bir müşteriye yöneliyor
Ne sordu ki ? Neden sordu ki? Hey allaaam

Yarım saat iki bira bir puro sonrası sallana sallana otele dönüyorum
Hoca kapılarda
- Kayboldunuz zannettim
- Oooo,sormayın hocam kayboldum,zor döndüm
- Hadi gelin size şarap ısmarlayayım
- Vaaayyyy

Şarabı içip odaya yollanıyorum. Üst değişimi ve Karpatia restorana yemek gidişi
Menü bize uygun. Dana eti,dondurma zart zurt
Tıka basa ziftlenip direk dışarı atıyorum kendimi. Rehberin çevre çoktan sarılmış,millet bir ağızdan yırtınıyor
- Abdullah biz kadın istiyoruz !
Ulan dünyanın en açık sözlü milletiyiz şerefsizim. Kimse de ima falan yok
Gerçi rehber de alışmış vaziyete
- Adım p...venke çıktı valla. Tamam abi. Yalnız burada bu işler pahalı
- Ne kadar
- Villa diye bir yer var. Giriş bizim parayla 30 ytl
- İyiymiş
- Ama bu sadece giriş. Eğer içeride bayan beğenirsen 120 €
- Kaç günlük ?
- Ne günü abicim. Yaptın bitti gitti !
- Sonra ?
- Devam edebilirsen 50 ytl daha verip bir saat kalabilirsin. Hepsi 330 ytl ye felan çıkar
Çüş len ! 350 ytl
Herkesin hevesi kaçıyor.
- Başka ne var burda ?
- Disko var ileride iki tane. Birisi satanistlerin takıldığı disko. Denk düşerseniz ilginçtir. Öbürü büyük bir açık hava diskosu. Romkert.
Oda arkadaşımın gittiği disko. Hocaya falso gösterip ufaktan gidiyorum satanistlerin oraya. Yok,bugün özel bir şey yok ortada. Diğer tarafa giriyorum yavaştan. Fena değil. Başta boş olmasına rağmen ufak ufak doluyor 11 e doğru
Ve saat 12
Adım atacak yer yok
Ben bu kadar kalabalığı hiçbir yerde görmedim
O kalabalığın içinde bizim grubu görüyorum sinsiden
Osman gözlüklerini ovalaya ovalaya çevresine bakınıyor
Gidip bar kenarındaki sütunlardan birine yaslanıp çevreme (çevrem dediysem en uzak insan bana 20 cm) bakınıyorum
4 kişilik bir bayan grubu tam önümde dans ediyor
içlerinde AhuTuğba’nın 80 yıllardaki saçına sahip bir huri var
gözünü kapatmış,dans edip duruyor
osman kafayı takıyor
- Abi,sakın sarkma. Yengen olur
- Ulen dünkü gözlüklü değil miydi yengemiz?
- Unuttum abi onu. Yaramaz zaten,kötü yola düşmüş o
Önümde dans eden de pek iyi bir yola düşecek gibi görünmüyor gerçi
Dans biraz daha yakına geliyor
Rehber önden tiyo vermişti. Sarışın macar erkeklerinin içinde siyah saçınızla dikkat çekersiniz diye
Ben de saç maç yok ama yeşil gözü bir deneyelim bakalım

Çoook artist duruşum sonuç getiriyor
Dansın şekli ve yeri değişiyor
Yüzüm afro saçların içinde. Hanımefendi bedelsiz private danslarda
Osman çok bozuluyor
- Abi bu iki etti !
- Ne len ?
- Dün gözlüklüyü elimden aldın,bugün bu. Ayıp oluyor
- Oğlum manyak mısın? Çevrende 1000 tane bayan var. Git başkasına aşık ol
- Ben kuğu gibiyim abi. Tek eşliyim
- Hadi len
Dans sürerken afro kafa dönüp macarca bir şeyler zırvalıyor
Zaten her şeyi bitiren an bu an
- Sorry. Speak ingiliş?
- Where are you from ?
- I’m turk
Demez olaydım
Ben çılgın Türko hesabı takılırken,dans anında kesiliyor. Afro ve yanındaki grup apar topar ileri gidiyor
- Len nereye ? Türküm dediysem o kadar da Türk değil yani. Soyumda Macarlık olabilir. Lan dursanıza !
Yandı gülüm keten helva
Sonradan öğreniyoruz ki Türkleri hem seviyorlar,hem de Türklerden korkuyorlar
Ulan korkulacak zaman mı ?
Osman yanımda sırta sırıta dikiliyor
- Ne oldu abi ?
- Kadına ingilizim dedim,kaçtı Osman
- Aha. Ben Türküm desem ?
- Kesin evlenir senle. Git bir dene aslanım
Osman kalabalığı yara yara kızların yanına koşarken ufaktan kapıya yöneliyorum
Birinci Romkert bozgunu
Kanuni’nin kemikleri sızlamıştır
Boşver deyip sallanarak gecenin 4 ün de otelin yolunu tutuyorum
Zaten bugün yorası geçti
Asıl ne yapacaksam yarın yapmam lazım
Son günüm
Ne yaparım ki ?

Alpernatif son gün Macaristan da ne yapar ki?
Devamı mı ?
Sıkılmadıysanız sonra :D

20 Temmuz 2008 Pazar

Fakir Odadaki Küçük Kız

Dış kapıdan içeri uzatıyorum kafamı
Kaç gündür odamı şöyle döşedim böyle döşedim diye anlatıyor
Odasını görme bahanesi ile kaç ay sonra yeniden evindeyim
Her şey tanıdık
Salondaki koltuk bıraktığım gibi
Kültablasında yanan sigara sanki bu evden çıkıp giderken geride bıraktığım sigara. Kokusu geliyor burnuma
Mutfağa geçip oturuyoruz
İlk defa bu masada öpüşmemişiz gibi yabancı duruyor bana
Kahve yapıyor usuldan
Seyrediyorum hareketlerini
Bedenini paylaşırken kıvrandığı gibi süzülüyor mutfağın içinde
Kadınımken bıraktığı kokuyu bırakıyor havada
Hiç acelecilik yok hareketlerinde

Sevgiliyken bir şeyleri kaçırma korkusu içinde hırsla sarılırdık zamana
Şimdi olamayacakların bilincine varmış,zamanın boşa harcanmasının tadını çıkarıyor

Ah be sevgili

Ah be kadınım

Sana sevgilim kadınım demeyeli ne kadar oldu biliyor musun ?
Her sevişme sonrası kulağıma fısıldadığın sevgi sözcüklerini duymayalı kaç ay geçti biliyor musun?
Biliyor musun bu adam senin için kaç gece ağladı sevgili ?
Kaç gece evinin önüne gelip arabada dışarı çıkmanı bekledi
Belki görmekti beklenti,belki kıskançlıkla nereye gideceğini öğrenmek

Kahve kaçamak konuşmalar içinde içiliyor
Her konuşmada geçmiş var
O ne kadar konuşmayı değiştirmek istese de ben ısrarla sözcükleri yaşadığımız günlere getiriyorum
Ellerim ellerinin üzerinde
İtiraz etmiyor
Bacaklarına dokunuyorum
Gene bir itirazı yok,konuşmayı sürdürüyor.

Neden ayrıldığımız üzerine uzun bir konuşmaya giriyorum
Derdim ayrılık değil,yeniden birleşmek
Gülümsüyor
- Odamdaki değişiklikleri görmek ister misin?

Anlattığına göre odayı çok güzel döşemiş
Perdeler,yatak örtüleri,halı,kütüphane
Her şey birinci sınıfmış
Harcadığı zaman ve parayı göstermek istediğini düşünüyorum
Hayır
Asıl sebep bu değil
Asıl sebep artık benim o odadan silindiğimi göstermek istiyor
Kadınım olduktan sonra ikinci beraberliğimiz o odada o yatağın üzerinde oldu

Göstermek istediği değişiklikler benim o odadan sonsuza kadar çıktığım

Sonsuz !

İnsan hayatında nasıl saçma ve büyük bir kelime
Yetmiş sene süren ömürlerimizde her şey sonsuz aslında
Birisinin hayatından çıktığınız anda bir daha geri dönüşünüz yok

Ölseniz de yok !

Arkasından takip edip sıkıntıyla uzatıyorum kafamı odadan içeri
.................
Fakir oda hala fakir olarak karşımda duruyor
Günlerce sözü edilen perdeler ucuz bir kumaş gibi karşımda duruyor
İğreti bir yatak örtüsü beraberliğimizin üzerine çökmüş,
Halı,kütüphane her şey parasızlığın bir göstergesi olarak karşımda uzanıyor
O çok heyecanlı. Yaptığı her şeyi takdir etmemi bekler gibi odanın ortasında dikiliyor
Gözlerinde küçücük umut pırıltıları
Geveleyerek güzel diyorum ama biliyorum ki odadan çıksam bile görüntü gözlerimden silinmeyecek

Fakir bir odanın ortasında umutları ve beklentileri yok edilmiş genç
bir kız

Ve bunlardan ben sorumluyum
Boğazım tıkanan kelimelerle dolu.

Ben sana ne yaptım sevgili !
Ben bize ne yaptım ?

Sen biz olmak için çalışırken ben nasıl engeller getirdim önümüze
Ve nasıl bitirdim herkesin hayallerini

Durgunluğumu anlamayarak sarılıyor odanın ortasında
Aylardan sonra ilk sarılmamız
Kaçamak bir öpücük konduruyor dudaklarıma
Kendi yaptığından çekinerek geriliyor
Hem beni istiyor hem de aynı acıları çekmek isemiyor

Yatağın üzerine oturuyorum,şaşırtarak kucağıma oturuveriyor
Öpecek gibi uzanıyor ancak son saniyede kaçıyor dudaklarımdan

Tek bir cümle çıkıyor ağzından beni kahreden

- Beni neden başkalarına bıraktın Alper ?

Ben ne yaptım be küçük kız ?

Hayatımda hep doğru ve yanlışlarımla boğuştum
Ama bunları yüzüme vurmak için bu fakir oda ve küçük kız mı gerekliydi ?

Öpmek için eğiliyorum,kucağımdan fırlayıp dış kapının önüne koşuyor.

Ne oldu?

Yüzü içinde yaşadığı duygu karmaşalarıyla dolu,kapının arkasına diz çöküyor
Ağlamaya başlıyor
Ayağındaki terlikler hızlı koşusunda yarı yolda çıkakalmış
Bordo çoraplı ayakları birbirine bitişmiş,yüzünü ellerinin arasına almış yere çömelmiş,hıçkıra hıçkıra ağlıyor
- Git evimden !
Diyecek hiçbir şeyim yok
Eğilip bacaklarına sarılıyorum

- Kovma beni.

Gururumun son kırıntılarını yiyorum. Artık elimde başka kağıt yok. Blöf yapamam
Ağlayarak yüzünü tutuyorum. Sarılıp öpüyor. Sonra tekrar ağlamaya başlıyor
- Git,ne olur git. Gelme tekrar
Kalkıp kapıyı açıyorum usuldan
Hala yerde o
Hala ayağa kalkacak gücü yok
Ve hala ağlıyor kaybettirdiklerime

Sürünerek çıkıyorum evden
Aylar önce ne beklentilerle gelirdim ben bu eve
Şimdi ne kırıklıklarla çıkıyorum buradan
Arabaya binerken bile aklımda elden geldiğince silinmeye çalıştığım oda

Kimseyi hakir görmek değil derdim

Asıl içimi burkan,izlerimi silmek için elde ne varsa harcanmış olması

Fakir bir oda ve ağlayan küçük bir kız

Her şey orada gömülü be sevgili !!!

16 Temmuz 2008 Çarşamba

Macaristan'da Son Osmanlı 4 (Benden Sonrası Osmansız)

(Devam)

Arkamı dönüp bakıyorum
Sarışın ufak tefek bir bayan yüzüme bakıyor
- Efendim?
- Hakan Şükür?
Ulen,koca Macaristan’da bir Türk kadını gelip beni Hakan Şükür’e mi benzetti? Gerçi buna da şükür !
- Türk müsünüz ?
- Fenerbehce ?
Ne oluyor len ?
- Zıbırtıniçka,borovstinika ?
(Macarca böyle bir şey sevgili okurlar)
- Speak English ?
- Gassaray ?
Tamamdır
Macaristanın delisi geldi gecenin köründe beni buldu !
Kadına ne desem futbolcu ismi veya takım ismi söylüyor
Ne yapacağımı bilmez halde bir sigara yakıyorum,elimden sigarayı alıp içine çekmeye başlıyor. Hey allaaam ! Kaybetmezsem buldum !
- Hiç mi Türkçe bilmiyorsun ?
- Seks ?
Hah
Budur
Macar fuhuş sektörü görev başında
(Futbol mevzusu sonradan rehbere sorularak çözüldü. Hayat kadınları ve satıcılar,Türklerin ilgisini çekmek için futbolcu ve takım isimleri ezberlemiş. Sizi görünce sıralayıveriyorlar)
İşim yok nasıl olsa
Gecenin bir yarısı
E bari bir blog araştırmacısı olarak nedir ne değildir onu öğrenelim
- Hav maç ?
- Hakan Şükür !
- Yuro diyorum yuro,ne kadar ?
- Gassaray !
Hay ben böyle sektörün
İngilizce bilmeyen fuhuş sektöründen umudumu kesip kumarhaneye yöneliyorum. Hala arkamdan bağrınıyor
- İstanbuuul !
Bir o kalmıştı zaten

Paldır küldür kumarhane kapısından içeri dalıyorum
Resepsiyonda gene bir ahu güzel ve (hadi bayan okurları da atlamayalım) iri yarı sarışın mavi gözlü bir macar erkeği beni karşılıyor
- Zıbırnıçka ?
- Hay !
- No ingiliş
- Hay ananızı !
Küfür serbest
İngilizce bilmeyen memlekette Türkçe bilinir mi !
- Is there anyone who can speak ?
- Zobre dolçe birijilajikjelkrtlkl !
İçeri doğru yöneliyorum. Kimse durdurmuyor. İyiii !!! Ne uğraşıcam kapıda.
İçeride sadece elektronik kumar aletleri var. Canlı oynanan oyun yok. Gelmeden rehbere sormuştum. Canlı oyun oynanan yerler için bir sürü püsür var. Kıyafet,pasaport kıl,tüy. Gerek yok.
Gerek yok da,burdakilerin de makine de nasıl oynadığını anlamıyorum. Kimsenin jeton falan attığı yok
Kasaya yanaşıp ingilizce zırvalıyorum. Kasada da tık yok. Len ne salak memleket. İngiliş mingiliş deyince kumarhanenin içinden uzun boylu esmer,renkli gözlü ve o ana kadar gördüğüm abartısız en güzel macarı kapıp getiriyorlar. Boy hilafsız 1,90. arkamda gördüğüm ilk sandalyeye çöküyorum. 1,74 lük boyla ülkemi minimum temsil etmenin anlamı yok.
Bu ülkede şu anlaşıldı kiiii...

BEN BİR CÜCEYİM

Kötü ingilizce ile oyunun nasıl oynandığını soruyorum. O daha kötü bir ingilizce ama billur gibi sesle yarım yamalak anlatıyor. Makineye kağıt forint sokmamız gerekirmiş. Kredi açılıyor. Kredi üzerinden oynanıyor. Anladık,tamam.
Sonra kulağıma doğru eğilip fısıldayarak bir makinayı gösteriyor ve “bunda oynayın” diyor
Kulağım !!!
Güzel kulağım !!!
Fısıldamanın etkisi ile makinaya sallana sallana gidiyorum. Yanımdan ayrılmıyor
- Ne içersiniz?
- Votka martini. Karıştırmayın
- Sorry ?
Demek ki biz James Bond değiliz. Demek ki burası da Royal değil. Demek kiii !
- Bira lütfen
- Ok
Okey demesi bile sandalyenin üzerinde 6,5 şiddetinde sallanmama sebep oluyor.
Mutlu mesut parayı sokup oynamaya başlıyorum
Rakamlar dönüyor,sayılar düşüyor,biranın biri geliyor,öbürü bitiyor,daha öbürü nerede , kıl tüy derken yarım saat içinde 40 ytl ye yakın para kredimde birikiyor. Strip kulüp de harcadığım paranın fazlası
Hiç uzatmadan paraları almak için düğmeye basıyorum,bir şangırtıdır kopuyor. Makineden jetonlar dökülüyor
Aha jeton !
Len hani yoktu ?
Yanda bulduğum kasenin içine bir sürü jetonu doldurup kasaya yanaşıyorum. Kaseyi kasacıya uzatıyorum
- Money please
O da aynı hızla kaseyi bana geri uzatıyor
- Money
- Ne money si kardeşim. Ceton bu ceton. Para vir bana
Kase kasacı ve benim aramda gelip giderken ahu dilber imdadıma yetişiyor,açıklama yapıyor
Jeton zannettiğim şeyler de Macar bozuk parasıymış. 100 forint. Bizim para ile 80 kuruş. Halime acıyıp bozukları kağıt paraya çeviriyorlar. Derin bir nefes alıyorum. Zor memleket
Sallana sallana çıkıyorum kumarhaneden
Çıkıyorum da,gecenin saat 3.30 küsürü
Zil zurna sarhoşum
Cebimde forintti ,yuroydu bir ton para var

Ve ben lisanlarını anlayamadığım bir memlekette gecenin bir yarısı sokaklarda otelimin yolunu hatırlamıyorum !!!

Bir tek ben beceririm böyle salaklıkları
Bana özgüdür burnumu belalara sokmak
Ben kaybolurum bambaşka memleketlerde sarhoş naif salak
Allahtan hava güzel
En fazla bir köşeye kıvrılır yatarım diyerek cadde boyu yürümeye başlıyorum
Ortalık çok enteresan
Bir tane polis yok
Hayat kadını olmayan bayanlar dahi üzerinde elbise sayılmayacak kıyafetlerle gecenin o saatinde rahatça dolaşıyorlar
Eblek eblek dolanırken 4 kişilik bir grup yanımdan geçiyor. Gruptaki tek kız bir buçuk metre civarında. Yoksaaa !!!
Ben yanılmam arkadaş
Aralarında Türkçe konuşuyorlar
- Türk müsünüz ?
- Heee !!!
Ahan da gecenin bilmem kaçında Macaristan da Türkleri buldum
- Ramada otelinin yerini biliyor musunuz ?
- Sokağı hatırlıyor musun?
- Cebimde otelin kartı var. Üzerinde yazıyor adres
Grubun lideri cebinden bir telefon çıkarıyor. Bir iki düğmeye basıyor ve navigasyon aleti açılıyor
Çüş be birader. Başka millet var mı böyle teknolojik ?
Haritaya bakıp duruyoruz ama içinden çıkamıyoruz. Teşekkür edip cadde boyunca yürümeye devam ediyorum. İnsan kuş misali. Sabah neredeydiiim,akşaaammm...
- Hellooo !
Çevrem iki üç tane afrodit tarafından sarılıyor. Kafamı kaldırıp bakıyorum,başka bir strip kulübün önündeyim. Hah. Bunlar ingilizce bilir.
- Gösteri var,özel şov var. Girmek ister misin ?
- Hanımlar , acaip sarhoşum. Ne bir şey görecek ne de yapacak haldeyim. Ramada otelin yerini biliyor musunuz ?
Kikirdeşiyorlar. İkisi iki yandan koluma girip bir ara sokağa doğru yürüyorlar. Hizmet Macarların kanında var şerefsizim
Bir iki dakika ben sarhoş onlar kikir yürüyoruz Macaristan sokaklarında. İleride otelin levhasını görüyorum ufaktan. Teşekkür edip sağımdaki sarışının elinden öpüyorum,dostça sarılıyor
Dostça :D
Ulan otel yerine yeniden bunlarla mı gitsem ?
Sarhoşluğuma güvenemeyip sallana sallana otele giriyorum
Oda arkadaşım çoktaaan sızmış. Girişimle zıplayıp yüzüme bakıyor
- Nerdeydin abi ?
Ne anlatayım len sana ! Hangi birini anlatayım.
- Gezdim öööle. Siz ne yaptınız ?
- Romkert diye bir diskoya gittik abi. Ortalık süperdi
- Hadi ya ?
- Dibimiz düştü
Düşer tabi,düşmez mi?
Benim dibimde düşsün bari
Ama yarın düşsün artık
İlk gün bu kadar macera yeter bana

Devamı gelirseee,
Rio disco da Türküm yerine I’m an italian
Taksi de pazarlıklar
Budapeştenin meşhuuur genelevinde fiyatlar ne imiş ?
Veeee , iki mumla dans eden Erika efsanesi doğru mu yalan mı ?

Devamı mı ?
Sıkılmadıysanız sonra :P

12 Temmuz 2008 Cumartesi

Macaristan'da Son Osmanlı 3 (Benden Sonrası Osmansız)



Şunu bilin ki sultanım,Osmanlı askeri cephede hiçbir fedakarlıktan kaçınmadı. Bu aslanlar ne yıkılmadık kale,ne ele geçirilmedik ova bırakmadı,bırakmaz da. Siz yeter ki haydi deyin
(Bir Osmanlı efsanesinden)

Saat 21.00 suları
Gece sıcak ve sessiz
Erkeklerde bir tedirginlik
Grubun kadınımsılarında daha bir tedirginlik
Ne yapmaya çalıştığımızın farkındalar ama,nasıl tepki vermeleri gerektiğini bilmiyorlar
Ayıp değil mi diye vıdı vıdı mı etseler
Yaaaa bizde gelelim mi deseler
Garip bir hava var ortada

Erkek grubu kendi içimizde yaklaşık 25 kişi koyun gibi bekliyoruz
Bekleyişten bir halt olmaz diyip rehbere sırnaşıyorum
- Gidiyor muyuz?
- Tabi ki sizi bekliyorum
- Heyoooo
Erkekler oley çekince kadınımsılar daha tedirgin oluyor
- Ya,ne yapacaksınız,biz ne olacağız,ne yapılır burada gece ?
Rehber tüm deneyimi ile,erkek güruhunun gelmeyen kısmından 4-5 kişiyi bayanların başına verip onları Tropicana casinoya gönderiyor
Oh be !!!
Kaldık abaza güruhu
Rehber çevrede Türkçe anlayan bayan olmamasının rahatlığı ile ortaya bağırıyor
- Arkadaşlar,taksi çağırıyorum. Taksilere 4 kişiden fazla almazlar.

Adam başı bir taksi de düşse ölmek var dönmek yok

- Gidilecek kulübün adı Haloday. Taksiciye söyleyin,götürürler. Orada hemen girmeyin,kapı önünde beni bekleyin
Haloday ?
Kutsal bir isim gibi kendi aramızda huşuyla fısıldıyoruz kulübün adını. Yüksek sesle söylenmez,günah
Ortalık bir anda taksi güruhuyla doluyor. Mersedes marka taksiler arka arkaya sokağa sıralanıyor,içlerine doluşuyoruz
Hocayı omuzumdan indirip taksinin arka koltuğuna kuruluyorum
Taksiciye söylemek yeterdi di mi?
- Halo !
- Hello !
- ??????
Taksicinin komiğine mi düştüm,beni mi buluyor
- Halo,halo
- Aaaaa ! German ! Hallo. Vas max do ?
Ulen elalem yola düştü,ben daha taksiciyi aşamadım. Türk usulü çare lazım
- Fallov det taksi kardeşim
- Ok !
Oh be !
Budapeştenin ufaktan başlamış gece hayatının içinden hızlıca gidiyoruz kulübe. Yollar cıvıl cıvıl
Gündüz ki tarih turizmi seks turizmine kaymış vaziyette.
Çeşit çeşit kulüplerin önünde dalyan gibi tanrıçalar taksilere el sallıyor
Ne memleket be ! Gelişmişlik işte. Biz de tesis yok anasını satayım. Geri kalmışız !
Öndeki taksiler yavaşlayıp bir ara sokağa giriyor.
6-7 taksiden it sürüsü gibi boşalıyoruz kaldırıma
Kocaman bir levhanın üstünde kadın resimleri olan bir kapı var önümüzde
Kapının önünde iri kıyım bir macar erkeği,yanında çok kapalı giyinmiş bir tanrıça gülümseyerek karşılıyor bizi
Kapıdan kafamı uzatıp içeri bakıyorum
Duvarları kırmızı kadife ile kaplanmış uzuuun bir merdiven yukarılara doğru çıkıyor

Cennete giriş kapısı
Hayallerin gerçeğe dönüştüğü an
Üzerimizde kutsanmış bir sessizlik var
Atalarımın kanını hissediyorum damarlarımda
Fatih sultan geliyor aklıma
Yıldırım
Yavuz sultan
Ve Kanuni
72 yaşında buralarda vefat etmiş
Adam biliyor nerede ölüneceğini

Kanım kaynamaya başlıyor

Biz geçmişi şanla dolu bir milletin torunlarıyız
Dedelerimiz bu topraklarda kahramanca savaşmış,ölmüş
Nice yiğitler neleri devirmiş
Her yeri kendi kültürümüzle boğmuşuz
Kültürlü Macar kadınlarını kültür kültür ye(n)mişiz !

Gözlerim yaşarıyor
Yeniçeri kanı damarlarımda şahlanıyor
Osmanlı’nın ruhu vicudumdan dışarılara fırlıyor
Ölmek var dönmek yok bu gece
O ruhla dönüyorum grubun kalanına...
- Hazır mıyız ey cemaat ?
- Ezelden beri
- Biz çılgın Türkleriz , bizi durduracak bir hastalık,bir erken bişey sorunu var mııııı?
- Yohtuuuur
- Yolumuzda bir engel ister miyiiiiz?
- İstemezüüüüüük
- O zaman salın kendinizi düşman üstüneeee. Gazanız mübarek olsun... Ya Allaaaah
- Allah allah allah allah
Ulubatlı Hasan gibi ilk şeyi dikmek üzere grubun önünde ileri atılıyorum. Şeyi,eeee,şey işte bayrak yani !!!
Upuzuuun merdiveni bir solukta çıkıyorum
Peşimde ipinden kurtulmuş bir ordu var
Önüme ayna kaplanmış bir kapı çıkıyor
Onu da ittirip içeri dalıyorum
!!!!!!!!!!!!!!!
Üç tane kapı var önümde
Birinin üzerinde bayan resmi,birinde erkek,biri resimsiz
Duraklıyorum
Aklım başıma geliyor. Burası striptiz kulüp. İlla ki kadın soyunacak hali yok ya ! Adamlar ayırmış işte erkek ve kadın diye. Aferin ...
Merdiveni tırmanmayı bitiren güruhu peşime takıp kadın resmi olan kapıdan içeri dalıyorum

İşte ilk macar kadın tuvaleti ile tanışmam da böyle oluyor !!!!
Ne lan bu ?
İnsan girişe tuvalet mi yapar?
Hele ki aklında neler neler olan Türk erkeğinin önüne böyle engel mi çıkarılır ?
- Dışarı arkadaşlar. B.ka düştük. Geri gidelim,lütfen !!
İtiş kakış girdiğimiz daracık tuvaletten çıkıp aynı lobiye dönüyoruz
Ok
İşi çözdük
İki resim tuvalet
Bizim işimiz resimsize kaldı
Derin bir soluk alıp yavaştan itiyorum kapıyı

Veeeeeee işte budur !!!
Budur
Allahım beni erkek yaptığın için teşekkür ederim
Ben ki kadın olsam önümde uzanan güzelliklerden hiç bir halt anlamadan bakacaktım
Ben ki gay olsam (ki festival de sonum şüpheli) kaçırdığım şeylere yanacaktım
Ama ben erkeğim
Güçlüyüm,kıllıyım ve erkeğim

Ve burası tam bana göre :D

Ortada bel hizasından başlayan bir sahne
Sahnenin üzerinde iki tane metal boru
Metal borular arasında salınarak dans eden bir afrodit
Ve üzerinde sadece string ve sütyen ya da südyen
Çok da önemi yok
(Not:bundan sonra string kilot olarak anılacaktır. Bu ülkede babaannemden kalma kilot kavramı yok. Kilot dersem anlayın ki g-string)
Olay sadece sahnede de değil
Sahne ile oturacak masalar arasındaki mesafe yaklaşık 1 metre. Ve bu bir metrenin içi sütyen kilotlu (kilotu unutmadınız değil mi?) tanrıçalarla dolu
25 kişiden ses çıkmıyor
Allahtan kızlar duruma alışıkta kolumuzdan tutup tutup masalara götürüyorlar.
Gıkımız çıkmadan üçer beşer masalara oturuyoruz
Ortam loş
Hafiften bir müzik çalıyor
Anında garson başımızda bitip elimize menü uzatıyor
Grubun ingilizce bileni olarak ulvi görev bende ama sahne kıyısından gözlerimi alamıyorum
Ortadaki kızlar yüzleri sahneye dönük dayanmış ve hatta eğilmiş ve hatta bize doğru eğilmiş vaziyette kendi aralarında sohbet ediyorlar
Peeeeeeh !
Garsonun dürtmesiyle menüyü açıyorum
Neden açıyorsam
Türk erkeği olarak bu tip yerlerde içilebilecek en risksiz içki bira
Gene de merak
Daha ilk sayfadan ne tür bir yere geldiğimiz belli oluyor
İlk sayfada kızlardan birini masaya çağırırsak ısmarlanacak içkiye kaç para ödeyeceğimiz yazıyor
Anaaaaaaa !!!
Bizde ki pavyonun bir üst modeli !
Kız kokteyl isterse 40 YTL , şampanya isterse 80 YTL
En ucuz şey bira
15 ytl
Herkes için birer bira söyleyip garsonu savuşturuyorum

Ortamı anlatmak biraz zor
Kızlar üşenmeden her masaya tek tek yanaşıp hoş geldiniz diyorlar

Bizim masaya ilk yaklaşan gözlüklü çıtı pıtı bir hanımefendi
Sadece iç çamaşırlı birinde gözlük inanılmaz garip ve bir o kadar da seksi duruyor
Masamdaki gruptan Osman çoktan kıza aşık olmuş durumda
- Alper abi,bizim bu kızla ortak noktamız çok
- Niye lan?
- Bende gözlüklüyüm,o da gözlüklü. Seviyorum ben onu !!!
Gözlük kardeşliğinin üzerinde fazla durmadan kıza kulağımı yaklaştırıyorum. Ne de olsa grubun tercümanıyım
- Hoşgeldiniz !
- Hede hödö !!! (Tamamen hoşbulduk anlamına gelmeye çalışan bir cümle)
- Private şov ister misiniz?
Nası yani ?
Kızcağız eliyle arkamızdaki küçük odaları işaret ediyor. Odaların önünde kapı yerine kalın perdeler var
- Oraya beraber giriyoruz. Siz üzerinizdekileri çıkarmıyorsunuz , ben size soyunarak kucak dansı yapıyorum
- Hede hüdü ? (Kaç para ?)
- 45 euro
- Çüş !!! (Çüş)
Osman duruma bozulmuş durumda
- Abi benim ki ile fazla samimi oluyorsun. Ortalıkta bir sürü kız var. Yengen olur
- Oğlum,yengen 45 euro istiyor.
- Aşkım satılık değil
45 euro !!! 45 tane birlik euro . O ne len ?
- Çok pahalı. İndirim var mı?
Herhalde striptiz kulüpte iskonto yaptırmaya çalışan ilk dingil olarak Macar tarihine altın harflerle geçtim
Kız hiç uzatmıyor. Gülümseyip uzaklaşıyor
Osman konudan son derece rahatsız
- Kaçırdın abi sevgilimi !
Daha ona cevap yetiştiremeden bir başkası masaya geliyor. İlk şapşallığı atıp yakından inceleme fırsatı buluyorum. Yaşları 20 ile 30 arasında değişiyor
Biri hariç hepsi inanılmaz fizik ve güzellikte (O biri de Türk tanımı ile balık etinde)
Türkiye’deki üst düzey modellerimiz bunların yanında domates güzeli kalır
Ve en önemlisiiiiiii...
Hepsi de silikonlu :D
Dünya gözüyle bir silikon göremeden ölücem derken bir sürüsü karşıma geliveriyor
Yarım yamalak ingilizceyle bu kızı da uzaklaştırıyorum
Fiyat sabit
Private sov 45 euro,onu öğrendik
Gözüm dj in uyarısı ile sahneye kayıyor.
Dansçı kız safra atma girişimine başlamış
Masada ufaktan başlayan kıpırdanma tekrar duraksıyor
Acaba.... ?
E tabi ki !
Burası strip kulüp
Olacak o kadar
Oluyor da
Hanımefendi ne var ne yok (ki daha çok ne yok) her şeyi çıkarıyor
Sıkı bir alkış tutturuyoruz
Bir tek Osman alkışlamıyor
O gözlüklü sevgilisinin derdinde
- Onu kesin kötü yola düşürmüşlerdir abi ! Yoksa yapmaz o öyle şeyler
- Evlen bari Osman
- Karım kızar abi
- Yok bunu hanımın görse o da hak verir !
Sahnede tümden soyunan yerini bir başkasına bırakıp kenarda üzerine tekrar iç çamaşırlarını geçiriyor
İlk biralar bitiyor,ikinciler de bitiyor,üçüncülerin ne olduğunun farkında bile değiliz.
Kafalar dumanlıyken kapı açılıp içeri bir arap kafilesi sökün ediyor. Onlar bizim gibi efendi değil. Gürültüleri had safhada
Ayıp oluyor beyler diye uyaracak oluyorum,söyleyeceğim lafın salaklığından kendim utanıp susuyorum
Hocaya bakıyorum,Macaristana geldiğimizden beri ilk defa beni unutmuş,birasından çekip duruyor.
Yandaki gruptan bir gürültüdür kopuyor. Kızlar bizden iki kişiyi kafalamış özel odaya götürüyor. Yürüyün be ! Osmanlı torunları. İki kız iki erkek odaya girip perdeyi çekiyorlar. Gerisi hayal gücüne kalıyor
Sinsiden rehberin yanına yanaşıyorum
- Resim çekebilir miyiz?
- Yok,izin vermezler. Çoğunun komşusu falan burada çalıştıklarını bilmiyor. Reklam olmak istemiyorlar
- Hadi ya ?
- Ohoo !! Bir sürü hayat hikayeleri var. Kiminin çocuğu var,kimi evli !
- Evli mi ?
Dumur vaziyetteyken bizim aslan parçalarının perdesi açılıyor. Önce kızlar çıkıyor odadan. Bizimkiler çıkınca gruptan bir alkış kopuyor. Onların derdi başka , apar topar tuvalete koşturuyorlar. Bu kez gümekten kırılıyor grup. Osmanlılık buraya kadar
Bir bira daha alıyorum bardaki kadından. Kadın giyinik ve yaşlıca. Rehber buranın sahibi olduğunu söylüyor,şaşırıyorum. İçeriden çıkan bir başka genç kızı gösterip bu da onun kızı diyor,iyice afallıyorum.
Afallamalarım sürerken sahnedeki kız iniyor ve sert bir müzk duyuluyor
Rehber sırıtıyor
- Hadi gözünüz aydın. Lezbiyen şov başlıyor
Bizimkilere bağrınıyorum Türkçe, şovun başladığına dair. Herkes masasına daha bir yerleşiyor.

( Bundan sonraki kısmı webdings yazı fontuna çevirdim. Ne kadar yumuşatarak anlatmaya çalışsam da sonuçta bir seks şov. O yüzden merak eden normal fonta çevirsin okusun,bana ters gelir diyen bu kısmı atlasın devam etsin,konu bütünlüğünü bozmayacağım)

Masalar sahneye uzak. Tam bir metre. Gözümü karartıp sahnenin dibine bir bar taburesi çekiyorum. Her şeyi görmem lazım. Benim ne halt yediğimi görünce gruptan Şe...te sandalyeyi kapıp sahnenin diğer ucuna gidiyor. İki meraklı sahnenin dibindeyiz. Ama yalnız kalamıyoruz. Arap gruptan birisi de Şe...’in yanına çöküveriyor
Müzik eşliğinde deri kıyafetlere bürünmüş 1.80 üstü amazon benzeri bir hatun sahneye fırlıyor. Peşinden de kırıtarak bebek suratlı ve daha ufak boyutlarda çıtı pıtı bir genç kız çıkıyor. İlla ki alkış geliyor avuçlarımızdan.
Amazon olan işin aktif bayanı. Hiç vakit geçirmeden hem kendi üzerindekileri hem de çıtı pıtı nın üzerindekileri çıkarıveriyor
İki tane çok güzel kadın çırılçıplak sahnede.
Ortalık alkıştan yıkılıyor
Kadınlar amazonun yönetiminde sahnede her türlü pozisyonu alıyorlar. Üstelik gösteri sadece çıplaklıktan ibaret değil. Pornografik bir filmde ne görürseniz sahnede tamamını canlı canlı yapmaya başlıyorlar
Şe...’le kafamızı nereye sokacağımız şaşırmış durumdayız
Pozisyon zenginliğinden iyice aptallaşmış vaziyetteyiz. Kimin kafası nerde,kimin parmağı nereye gitti diye uzun uzun düşünürken amazon yattığı sahneden ayağa fırlayıp çıtırı ters vaziyette havaya kaldırıyor. Aman kızcağıza bir şey olacak derkeeeeen,hakikaten oluyor
Amazon,sen hiç acıma,o çıtı pıtı çıtırı kaldır,Şe...’in önünde sahneye vur. Şe...’in gözler önündeki manzaradan faltaşı. Amazon,sen Şe...’e de acıma,kızın bir bacağını kaldır,Şe...’in omzuna at. Amazon,sen Şe...’e hiç acıma,Şe...’in kafasını aaaal...
Şe... bağırarak sandalyeden fırlayıp masasına kaçıyor. Gülmekten sahneye düşmüş vaziyetteyim. Kadın hiç duraksamıyor
Öyle ya
Show must go on
Çıtırın bacağını alıp bu sefer yandaki arabın boynuna doluyor
Allahtan arap saniye duraksamadan görevini yapıyor ama görev aşkı fazla uzun sürmeye başlayınca amazon iterek çıtırı kurtarıyor.
Ortalık alkıştan yıkılıyor. Tam şov bitti derken amazon son bir hareket daha yapıyor ki bu seferkini webding bile kurtarmıyor,haliyle yazılamıyor.


Afallamış vaziyette çıkıyoruz kulüpten
Kimse de ne bir şey anlatacak hal var ne konuşacak
Sessiz sedasız 25 Türk Budapeştenin sokaklarında,gecenin saat 2 sinde yürümeye başlıyoruz
Ortalık o saatte karnaval alanı gibi capcanlı

Hoca gene omuzumla başım arasında bir yerde.
Sıkılmış bir vaziyetteyim
Ne yapsam diye çevreme bakınırken kurtuluşum karşı kaldırımdan ışıl ışıl sırıtıyor
Metropolis kumarhane
- Hocam,ben kumar oynamaya gidiyorum
- Yok gitmeyelim !!!
Vela havle vela kuvvet
- Hocam,gidelim demedim zaten , gidiyorum dedim. Bak Şe... yanınızda,siz yavaş yavaş gidin otele.
Şe... hala içeride başına gelmek üzere olan şeylerin paniğinde
- Ya abi,gördünüz di mi bana ne yaptırmak üzereydi
- Ulan o kadar sokulursan sahneye,o da olur yani. Sokma sen de burnunu her şeye,şeye,eee olaya. Evet olaya...
Hoca Şe...’i teselli etmek ve yakından neler gördüğünü sormak için dönünce apar topar atıyorum kendimi karşı kaldırıma
Oh be
Yalnız başımayım
Çevrede gay var mı?
O da yok
Gir oğlum kumarhaneden içeri...
Derkeeeeen...
Arkamdan incecik bir kadın sesi geliyor
- Hakan Şükür ?
O ne lan ?

Devamı mı ?
Sonra :D

11 Temmuz 2008 Cuma

Macaristan'da son Osmanlı 2 (Benden sonrası Osman'sız)

(Neden mi bu müzik? :) Anlarsınıııııız )

Döviz bürosunun önünden zorlukla servise geri bindiriliyoruz
Çoğumuz için Macaristan turu orda son bulmuş vaziyette
- Kardeş sen bizi bu meydan da bırak,karıma da haber salın şehit düştü diye,kısmetse ben 30-40 seneye kadar dönmem !
Rehber deli toplar gibi hepimizi otobüsün içine sokuyor
Allahtan bu tip durumlara alışkın da bunalmıyor

Grubumuz enteresan
45 erkek,4 bayan
Bayanlara Türkiyeden çıkana kadar bir iltifat,bir iltifat
Onlar da bayan başına 11 erkek düşmesinin güzelliğini yaşıyorlar
Öyle ya
Baş taçlarımız,göz nurlarımız

Da...

İşin rengi Macaristana inince maalesef değişiyor
Çünkü artık kafamızdaki kadın tanımı değişmiş
Evet
Bizimkiler de kadına benziyor ama,
Tam değiller de gibi
Yani erkek gibi değiller
Ama kadın burdaki gibi bir şeyse kadın da sayılmazlar
Çok derin bir muamma
Hocayla 10 dk tartışıyoruz bunlar ne tür diye
İçinden çıkamıyoruz
Yazık diyoruz
Onlar da yaşasınlar işte

Rehber caddelerden geçtikçe sağımızdaki solumuzdaki tarihi binaları anlatıyor
Kimsenin ilgilendiği yok
- Ahan da parlamento binası
- Geeeeç
- E krallık sarayı ?
- Kralı gelsin tanımam
- Bakın yukarıda elinde başak tutan bayan heykeli var. Özgürlük anıtı
- Heykellerin içinde en başşaklısı buymuş demek ki !

Bir rezilliktir sürmekte ki sorun gitsin

Sağımız solumuz her tarafımız tarihle bezenmiş ama herkesin kafasında tek soru
- Striptiz dediydiniz de mi?
Rehber elindeki mikrofonla güya kısık sesle anons yapıyor
- Arkadaşlar,aramızda bayanlar da var. Mümkünse bu soruları otel de yanıtlayayım
Bayan mı var?
Herkes yeniden otobüsün içinde bayan aranmaya başlıyor
Kimse bizimkilere ihtimal vermiyor
- Yok kardeşim bayan mayan,kandırma bizi
- Hey allaaam !
Rehber inanılmaz inatçı. Macar tarihi konusunda hepimizi uzman yapmaya kararlı.
- Burayı Romalılar istila etmiş
- İyi
- Sonra Atilla gelmiş
- Heyooo,Atilla Atilla
- Sonra Moğollar Cengiz Han gelmiş
- Cengiz han,Cengiz han. Başımızın üstünde yeri var
- Ama katliam yapmış
- Neeee ? Macar kadınlarını da mı öldürmüş ? Yuuuhh,yuuuhhh
- Sonra Osmanlılar var,150 sene
- Miladi takvime göre mi hicriye göre mi?
- Höönnh ? Ne fark eder yahu ? Neyse sonra Hitler işgal etmiş
- Kim kalmış işgal etmeyen?
- Ruslar
- Aferin efendi millet
- Ama onlar da işgal etmiş,katliam yapmışlar
- Bir tarafta Nataşa,bir tarafta Macar kadını. Hangi tarafı tutsak ki?
- Hay ben sizin tarih dinlemenize !
Rehber bile sinirlenmişken,otobüs daracık sokaklardan geçip,Ramada otelinin önünde duruyor. Ufacık bir otel. Ama karşısında küçük bir cafe ve cafe de oturan Macar kadınları var
- İyi iyi,yeri iyi otelin. Merkezi
Beğendik oteli
Hocayla birlikte lobiye girip kendimizi koltuklardan birine atıyoruz
Hoca kabusum olmuş durumda
İngilizce bilmediğinden yanımdan 30 cm den fazla uzaklaşmıyor
Ayağa kalkıyorum o da kalkıyor
Oturuyorum,o da oturuyor
Bir şey değil,tuvalette ikimizin ne yapacağı bayağı meçhul
Garson lobide yanımıza geliyor ne isteriz gibisinden
Eh,yol yorgunuyuz,sersemlemişiz,Türkün aklına ne gelir
Hoca yüksek sesle söyleniyor
- Çay !
Garsonun suratı bir anda değişiyor ki manasız
Rehberin tepeden aşağı zıplayarak gelmesi görülmeye değer bir hareket olarak akıllarda yer ediyor
- Çay demeyin,burda çay demeyin
- Niye len ?
- Çay macarca da kız demek
Anaaaaaa !!!
- E o zaman ben açık çay alayım. Ehi ehi
Rehber garsona ti mi bir şeyler söyleyip savuşturuyor ama bitik vaziyette
Check in yaptırıp odalara gidiyoruz
Hoca peşimi bırakmamakta kararlı
- Hocam bakın benim ki 307,sizinki 329. ben iki kişi kalıyorum siz tek kişi. Haydi herkes evine
- Olsun ben respsiyonla konuşurum,beraber kalalım
Ulen benim macaristan da beraber kalmak için değişik kişiler konusunda beklentilerim var. Ama hoca bunlara dahil değil
Söylenip odaya gidiyorum,kapıyı kapıyorum
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
İlk gece yemek otelde
Gavur ellerde ilk yemeğim
Çok heyecanlıyım
Palas pandıras aşağı inip masaya oturuyorum.
Hoca da beni görünce saklandığı yerden çıkıp masama çöküveriyor
- Aaaa,siz de mi burdaydınız?
- Aaaaa !!!!
Ben bittim ben
Hocanın aynı sandalyeyi paylaşsak mı acaba şeklindeki sorularını savuşturmaya çalışırken şak diye garson önüme çorba koyuyor
Çorba dediysek kasesi tanıdık o yüzden
Su berraklığında bir sıvı,dibinde 6 – 7 adet yemyeşil bezelye,biraz da şehriye
Bir kaşık alıyorum,hoşafın çorba yapılmış hali,bezelyeler de çiğ
Ben mendel kanunlarıyla boğuşurken gruptaki takıyye bölümünden sesler yükseliyor
- Domuz vardır kesin bu çorbanın içinde
- Len ne domuzu ? Şehriye ile bezelye işte
- Domuz bezelyesidir
- Hey allaaam. Al,ana yemek geldi. Balık. Buna ne diyeceksin ?
- Domuz balığı
- E tatlı böğürtlenli cheesecake ?
- Olsun,beni cakeliyorsunuz. Domuz böğürtlenidir !
Ölür müsün öldürür müsün ?
Doymadan masadan kalkıyoruz. Kalkıyorum diyemiyorum,çünkü hoca koala gibi sarılmış durumda. Ulen ben kafamdaki aksiyonları sırtında çocuğunu taşıyan koala gibi nasıl yapacağım ki?
Bunalıyorum
Hem de harbi bunalıyorum
Sigara isteği vücudumda yükseliyor
Ani bir kol hareketi ile hocaya yukarıyı işaret ediyorum
- Hocam,macar kuşu !
- Nerde ?
Tüüüüyyyyy
Otelin kapısından kendimi sokağa atıyorum
Ohhhh
Otelin önünde sağ tarafımda bir kalabalık birikmiş
Göz ucuyla bile bakmıyorum
Hiç umurumda değil
Paketten bir sigara çıkarıp ağzıma yerleştiriyorum
Çakmak nerdeydi yahu !
Sağ yanımdan bir kol uzanıp sigaramın ucuna çakmağı tutuyor
Tam eğilip yakacakken bir çakmak daha uzanıyor
Bir tane daha
Nooluyo len derken 40-50 kişilik bir grubun ortasında kalıyorum
Şey len bunlar
Şey !!!!
Anaaaa,hepsi GAY valla

Bir anda mıncıklanma pozisyonuna geliyorum
Sigaram istem dışı yakılmış ama vücudumda yakılmak üzere
Ulan ???
Striptiz derken,macar kadını derken...
Ava giden avlanmak üzere
Canhıraş rehbere bağırıyorum
- Abdullaaaaaaah
- Neeeeeee
- Namusum gidiyor,yetiş
Yaklaşık 24 saattir dibimde olan ve asıl şu an yanımda olup da münasip yerlerimi koruması gereken hoca lobinin camının arkasından beni seyrediyor. Rezillik valla
Rehber koşarak çıkıyor dışarı, kalabalığın arasından güç bela çekiyor beni
- Bu ne rezillik be?
- Söylemeyi unuttum valla pardon
- Neyi ?
- Önümüzdeki iki gün Budapeşte de uluslararası gay festivali var
- Ne ?
- Uluslararası gay güzelini seçecekler
Amanıııın !!! Az kalsın Miss Gay 2008 seçilmek üzereydim.
Hoş ülkem açısından bir başarı olacaksa,razıyım.
Düşünsenize,birinci seçilmişim
Üstüme sünnet kurdelesi gibi takmışlar
Röportaj yapıyorlar beni tanımak için
- En sevdiğiniz yemek ?
- Kikir. Man a man !!! Aha aha aha
Ülkeme canım feda
Ama sadece canım feda !

Ben ürkek bir kuş gibi lobide titrerken bizim grup ufaktan geçmiş olsun dileklerini sunuyor. Hoca bu sefer biraz mesafeli
- Ne oldu hocam ?
- Ben seni erkek bilirdim Alper bey !
Hey allaaam
- Hocam ben orada ülkem için yarışıyordum !
Rehber herkesin toplanmasından istifade konuyu anlatıyor
- Arkadaşlar,uluslararası gay festivali var. Biz Türklerde el ele,el omuzda gezmeyi çok severiz. Yapmayın. Bugünlerde direk olarak gay sayılırsınız
- Olsun,üç gün sonra gideceğiz
- Adilik etmeyin,ben burada kalacağım. Adımı çıkarmayın
Göz ucuyla dışarıdakilere bakıyorum. Neşe içinde bir yere doğru yürüyüşe geçiyorlar

Ulan iki dakikada unuttunuz beni di mi ?

Canım sıkkın lobide dururkene rehber yanıma yanaşıyor
- Gece siz de striptize gidecek misiniz ?
Ahan da budur
- Gelmem mi ?
- Yanınızdaki bey?
- Hocam siz ?
Hocanın asık surat daha bir asılıyor
- Ne yapıyorlarmış orda ?
- Aç aç hocam sizin anlayacağınız !
- Haaaaa,geliyim bari. Madem ısrar var !
Vaaaaaaay !!! Hoca nezaketen gelmeyi kabul etti.
Etti de kafamızda soru da var
- Şimdi burada sadece kadınlar soyunup dans edip iniyorlar mı?
- Yooo ! Özel şovlarda var
- Nası gibi mesela ne yani oluyor da neden özel şov oluyor mesela ?
- Galiba bu akşam lezbiyen şov var !!!!
- ????????

Macar kadını !
Soyunan macar kadını !
Soyunan iki adet macar kadını !
Lezbiyen şov sunan soyunan iki adet macar kadını !

Tanrı var
Gerçekten var ve Türk erkeğini de seviyor

Devamı mı ?
Sonra :D

8 Temmuz 2008 Salı

Macaristanda Son Osmanlı (Benden sonrası Osmansız)

Bir öğleden sonra , işte Türk erkeği diyebilecekleri bir fenomen gördü Macar kızları
Tur otobüsünden inerken bile başların benden tarafa döndüğünü hissedebiliyorum
Açtırdım rehbere “I’m too sexy” müziğini bangır bungur
Yavaş yavaş inmeye başladım Macar topraklarına kaç yüz yıl sonra atalarım gibi

Farkındayım
Yılan gibiyim
Merdivenlerden adımımı attıkça rüzgar adalelerimi belli eden tişörtümü hafifçe geriye atıyor
Macar kızları yürürken duruyor
Oturanlar ayağa kalkıyor
Koskoca Macaristan sessizliğe bürünüyor
Sadece müziğim duyuluyor I’m too sexy diye
Ve bir de Macar kızlarının kendinden geçmiş fısıldamaları
“TÜRKOOOO”

Ayağım kaldırıma değdiği anda vücudumdaki elektrik çevreye yayılıyor
Elektriği fazla alan bir kaç yaşlı Macar kadını ( 20 ile 30 yaş arası) kendilerinden geçip devriliveriyorlar
Kimse ne yapacağını bilemiyor
Gözlerimi kısıp çevreme bakıyorum
Ama o kısıklıkta dahi yeşil gözlerim zümrüt gibi kirpiklerimin arasından parlıyor

Turdaki diğer arkadaşlar hamam böceği gibi çevreye kaçışıyor
Herkes kafasını bir yere sokup kendini göstermeme derdinde
Bir kaç kişi de benim etkimle yere düşen Macar kızlarını ayıltmaya çalışıyor
Gülümseyerek bakıyorum onlara
Yazık
Onlar da ekmek yesinler
Gerçi Macaristan ancak bana yeter sonuçta ama,
İyi bir müslüman her daim malının fitresini vermek zorundadır

Çevrede üzerimdeki euroları bozduracak bir yer aranıyorum
Dükkanının penceresinden dizlerine kadar sarkmış bir dövizci kız el kol sallayarak beni çağırıyor “Türko,come here piliiiiiiiiis” diye
Acıyorum
Yavaş adımlarla yürüyorum o tarafa
Elektrik şokuna dayanan bir kaç Macar kızı imzamı almak için çevremi sarıyor
Kibarca gülümsüyorum
“Özür dilerim,Macarca bilmiyorum ama,İngilizce imza atabilirim ! Ha ha ha”
Espri dilden dile çevrilerek çevreye yayılıyor
Gülmekten bayılan Macar kızları var Allah beni inandırsın

Üzerimdeki bozuk 5.000 € yu döviz bürosundaki kıza uzatıyorum
Bir sürü monopoly parası gibi bir şeyler uzatıyor
Macar parası forint
Bizim paranın bir sene önceki hali
Bir ton sıfır var üzerinde
Çok para verdiniz madam diyorum
Bayılıyor
Grubun diğerleri isyan halinde “kızı bayılttın,biz nasıl para bozduracağız” diye
Derin bir off çekerek elimdeki paranın yarısını havaya saçıyorum
Eşek gibi saldırıyorlar paralara bu bize fazlasıyla yeter diye

Derin bir nefes alıp geri boşaltıyorum ciğerlerimdeki havayı
Meydandaki kızların tamamı koşuyor çevreme geniş ciğerlerimden yayılan havayı kapmak için
Yazık diyorum kendi kendime
Hiç mi erkek yok buralarda ?
Hiç mi yok ?
Hiç mi ?
Hiç ?

Hiçimin kenarı !
Nerde böyle bolluk !
Sabah 03.30 da kalk
04.30 Ankaradan arabayı kullanarak yola çık
Yanına bayimin 53 yaşındaki sahibini al
(Lakabı hocadır. Daha sonraki hikayelerde hoca olarak anlatılacaktır)
Saat 09.00 da Ayazağa bölge müdürlüğüne gir
Organizasyon bozukluğundan dolayı 3 saat servis bekle
12.00 da servisle havaalanına git
15.30 a kadar uçak bekle
Arada Filippırı ara “kızıııııııım,ben İstanbuldayım” diye
Mezuniyet günü olduğunu öğren,konuşama
Atatürk havalimanında güneş gözlüğünü kaybet,bulama
15.30 da uçağa bin
İlk macar kadını ile tanış (hostes,uçan memeli)
Beklentinin yüksekliğinden çok da beğeneme
İnanılmaz kötü bir uçakta 2 saat uç
Macar havaalanına indin mi düştün mü anlama !
Havaalanından çıkıp 45 kişiyle birlikte, servisle acele döviz bürosuna doğru uza

Ve o an beni görmenizi isterim
Kaç saatin yorgunluğundan ayakta zor duruyorum
Yolda rehberin anlattığı Macar yankesici hikayelerinden nasıl tırstıysam her şeyimi boynumdan asılı bir çantaya tıkmışım
Tam Japon turistler gibi Macar topraklarına ayak basıverdim






Ve aşık oldum

Yanımdan geçen kadına aşık oldum

Önümden geçene de aşık oldum

İleridekine de

Arkamdakine de

Leeeeeeeeeen
Hepinizi seviyorum ulen !

Büyük ihtimal Tanrı’nın o gün off günü
Canı da sıkılıyor
Len kendime bir uğraş bulsam diyor
Başlıyor Macar kadınını yaratmaya

Bunu tarifle anlatamam
İşin enteresanı resim de çekmemişim (Macar kadın resmi)
Öyle bir ırk düşünün kiiiii
Irk yıl düşünseniz içinden çıkamazsınız
Ağırlık sarışın
Hemen hepsi renkli gözlü
Kısası 1.80
Uzununa metrem yetmedi
(Macar kadınından metres olmaz anca kilometres olur,o kadar yani)
Üstelik kıyafet anlayışları da bir tuhaf
Olayları giyinmemek üzere
İki üç tane mendil kadar kumaşı vücutlarının bir iki yerine serpiştirip dışarı çıkıyorlar
Artık mendiller nerelere denk geldiyse
Bizimkilerin (Osmanlının) neden bu topraklardan 150 yıl çıkmadığı belli
Len ben bu topraklarda 150 kalırım,üstüne de 150 yaşıma kadar yaşarım
Kimse beni buralardan geriye döndüremez

Ben kendi kendime aşık olup olup terk edilirken bir anda rehberin sesiyle aklım başıma geliyor
- Siz bana sormadan ben söyleyeyim. Striptiz kulüpleri akşam tarif edicem !
Oha !
Striptiz?
Strip?
Bu cinsin soyunanı yani ?

Öldüm ben ......

Devamı mı ?
Sonra :D

Sevgili İsimsiz Okur

igrenç bir yazı............bunuda marifet gibi yazmışın.umarım senin çocuklarında sana bunun aynısınıyapar ama sen bunların yaptıklarıyla da övünürsün değilmi?????????????
03 Temmuz 2008 Perşembe 02:44



Çoooooook muhterem ,canımın caaaaanı isimsiz okuyucum

İğrenç bir yazı ?
Evet,edebiyat kurallarına çok uygun yazdığım söylenemez
Bir sürü yerde virgül,nokta felan atlamışım
Cümleleri devrik kullanmışım
Türkçeyi katletmişim
Bütün bunları yakalayabildiğinize göre Türkçe öğretmenliğinize bravo !!!!

Marifet gibi yazmışım
Evet,hakikaten marifet
Herkesin kolay kolay yapabileceği şeyler değildi
Hatta kimi okur “hadi len,bu kadar da olmaz,sallama” dedi
(Ama hepsi doğruydu)
Marifetli insanları tanıyabiliyorsunuz
Yetenekleri keşfetme kabiliyetinize de bravo !!!

Çocuklarımın bunu bana yapması kısmının içinden çıkamadım
Oğlum jigolo mu olur,kızım kendinden büyük birisi ile mi çıkar,
Ya da bunları yaptıklarında herhangi bir kurumdan teşekkür belgesi getirirler de “aferin çucuğum,jigololuk,fingirdeme,aklı başından alma,hepsinden pekiyi almışsın” diye bir övünç kaynağım mı olur,bilemedim
Bir parça yazarken okuyanı düşündürme,uğraştırma misyonu taşıyormuşsunuz gibi geldi
Yazarlık yeteneğinize de bravo !!!

Ve hepsinin en sonundaaaaaaa

Herhangi bir blog da yazılanları beğenmek zorunda değilsiniz
Beğenmediğinizi yorumla da belirtebilirsiniz ki bizler de üç aşağı beş daha aşağı bunun için (yorumlanması için) yazıyoruz. İyi ya da kötü yorum gelmesi hoşumuza gidiyor. Velev ki yorum olsun :D

Ama
Ama
Ama

Tek ricam,lütfen isimsiz bir okur ardına saklanarak şu yazdıklarınızı sayfama döşemeyin
Ben nasıl belirli bir kimlik altında burada bazı şeyler yazıyor ve gelen yorumları karşılamaya hazırlanıyorsam,siz de yaptığınız yoruma karşılık almaya hazır olun

İyi ya da kötü fikrinizi,ortaya atıp “ulen,nasıl koydum çocuğu,şimdi beni bilemez de,aman kovuğumdan çıkmayayım” fikrine saklanmayın

Burası özgür bloglardan biridir
Kimsenin yorum bırakmasını engellemem. Kimsenin yorumunu da silmem. İşime gelir gelmez,herkesin bir fikri var. Özgürce yazabilir

Yeter ki cesaret edip kimliğinizi belli eden ufacık bir ibare bırakın

Korkaklık etmeyin


Ha bu arada
Macaristan’dan döndüm.
Hikayeler mi ?
:D
Daha sonra (yorgunluğum geçsin de...)