28 Şubat 2009 Cumartesi

Ben Seni Sevmeden Sevdim Sevgili

Bilmezdim bir kadını sevmenin bu kadar zor olduğunu...

Oysa ben seni daha öpmeden sevdim sevgili
Dudakların hafifçe aralanmış,gözlerin kapalı
Beklerken ürkekçe dudaklarımı
Daha dokunmadan sevdim ben seni

Ama bilmezdim bir kadını sevmenin bu kadar zor olduğunu...

Oysa ben seni daha vücuduna dokunmadan sevdim sevgili. Tüm vücudun yay gibi gerilmişken istekle baktım vücuduna. Çocuksu vücudun biraz sonra dokunmamı beklerken titriyordu kollarımın arasında. Boynuna , kulaklarına verdim sıcak nefesimi. Ensendeki tüylerin dikildiğini gördüm sessizce
Daha bir istekle sarıldım bedenine

Ama bilmezdim bir kadını sevmenin bu kadar zor olduğunu...

Oysa ben seni kendimden daha çok sevdim Sevgili
Canın her acıdığında kalbim ağrıdı benim
Gözünden her yaş gelişinde zamanı atlatmak istedim üzüntün geçsin diye
Sana gelen her dertte bir damla gözyaşım döküldü gözümden

Ama bilmezdim bir kadını sevmenin bu kadar zor olduğunu...

Oysa ben seni daha görmeden sevdim sevgili. Hani insanların kafasında yarattığı bir insan olur,aşık olmak için. Hareketi tarzı tavrı belli de sadece yüzü belirsiz. Tıpkı lunaparklarda fotoğraf çektirilen yüz kısmı boş resimler gibi. Gelip de yüzünü uzatıverdin o boşluktan. Ve tam uydu suratın o belirsiz hayale ?

Çok sevdim ben seni
Rüyalarımda seviştim seninle,sen yokken yanımda
Dudaklarım kupkuru kaldı öpmediğinde
Boğazımdan çıkamadı bir türlü seni seviyorum sözcüğü sen duymazken

Ben seni daha sevmeden sevdim Sevgili

Ama bilmezdim,bilemezdim ki bir kadını sevmenin bu kadar zor,bu kadar can yakıcı olduğunu...

26 Şubat 2009 Perşembe

Durum Raporu

Ev battı çıktı
Hatta daha da enteresan
Tadilat yapılırken tuvaletin kapısını kaybettim
Olur mu demeyin
Oldu

Evin içerisinde telefonla konuşurken,
Usta işini bitirince “abi ben gidiyorum” dedi
Git dedim
İki dakika sonra içeri bir geçtim
Tuvaletin kapısı yok !!!

Len tamam,halka açık bir adamım ama
Her haltı da aleni yapamam ki ?
Tuvalete kapı lazım

Dış kapıyı açıp dışarı fırladım
Fırlamamla tuvaletin kapısına toslamam bir oldu
Adamlar işi rahat yapmak için kapıyı söküp dışarı koymuşlar
Unutup gitmişler

Demek ki telefonda uzun konuşsam ev parça parça gidecek !

Ustayı nazikçe bulup kapıyı yerine taktırdım
Sonra temizliğine giriştim

İş bitince aradım hanımı
- İş bitti,temizliği de yaptım hanımım
- Aferin. Şimdi yemek ye ! Dışarıdan söyle
- Evde yemek yok değil mi ?
- Yok
- Ya benim aklıma birşey geliyor
- Çabuk söyle işim var
- Eve bir köpek alsak diyorum
- Eeeee
- Şimdi mecbur köpeğe yemek yapıcan ya ! O yemekten ben de yesem
- Nankörsün alper
- Yahu ikimizin kabı ayrı olacak ama. Onunkinde atıyorum “bobi” yazar,benimkinde Alper. Karışmaz birbirine
- Kapatıyorum,ne halin varsa gör

Fena da fikir değildi halbuki !

23 Şubat 2009 Pazartesi

Çalış(k)an erkek

Evdeyim bugün
Apartmanda su borularını değiştirmek için gün verdiler
Benim ki bugüne denk geldi
İşten izin alıp,sabah üç günlük sakalımla başladım ameleliğe

Hanım işe giderken talimat verdi
- Salona ve mutfağa tek toz girmeyecek !
- Peki hanım
- Tadilat erken biter de temizliği yapabilirsen içeride ütü de var
- Ona da peki hanım
- O da biterse
- O zaman kadar ben de biterim lan !
- Efendim
- Peki hanımım !
- Hah. Hanımım daha iyi bir laf oldu. Para bırakayım mı büfenin kenarına yemek için ?
- Yok hanımım. Yemek için de bahçeye patates ektim. Erken çıkarlarsa onları toplar,pişirir yerim !
- Aferin


Sabahın 7 sinden itibaren tadilatın yapılacağı yeri naylonlarla karantinaya aldım
Pek acaip oldu
Yemin ederim evin girişi NASA dan daha iyi korunuyor

Biraz da böyle perili ev girişi gibi bir şeye benzedi
Karanlığın ortasında hışırtılar

İşin kötüsü,mutfak ve salonu öyle bir tecrit ettim ki artık iş bitene kadar ben de giremiyorum

Su ısıtıcısını yanıma aldım
Sigaram,kül tablam,kahvem
Bilgisayar önümde
Lostun yapımcılarının son numaraları Fringe dizisinin 11 bölümünü indirdim
Gmailim açık
Aslında kötü de değil be !

Enayi değilim de mi ?

20 Şubat 2009 Cuma

Dolap Beygiri

Çocukluğumdan beri dolapları severim

Dolapların kendine has bir yaşamı olduğuna inanırım
Hani böyle fantastik filmlerde olur ya,dolap kapağını açar,beşinci boyuta geçersin
Onun gibi
Hoş çocukluğumda benim beşinci boyuta geçme çabalarım en fazla babamın donları ile yarım saat geçirmekten öteye gitmemiştir ama olsun

Dedim ya dolapların kendine has yaşamları olduğuna inanırım diye
Canlı bir şey
Yaşıyor
O yüzden fazla müdahale etmemek lazım yaşantısına
Biri bana gelip de “hayatında şunları düzelt” dediğinde nasıl geriliyorsam,dolabın içine de yaşantısına karışmama adına bulaşmam
Kendi hayatı
Bana ne !

Hafta sonu şirkette otururken odadaki diğer üç kişi (ki buna müdür de dahil) aniden yanımdaki dolabıma saldırdılar
Ben mel mel bakarken dolabın içindeki her şeyi yıkıp elemeye başladılar

Bir kötü oldum
9 senelik dolabım karşımda bağırsakları dökülmüş vaziyette duruyor
Elim kolum boşaldı,yerimden kalkamadım

- Bu ne ?
- Raporlaaaar
- E bunlar 8 senelik ?
- Tarihi değeri var
- Yahu TBMM bu kadar saklamıyor belgeyi ?
- Ben saklıyorum kardeşim. Alla allaaa


Resmen çöp dolap yapmışım farkında değilim
Birisi karıştırırken odadaki klimanın iki senedir kayıp kumandasını buldu
Diğer odalardan kumanda çalamadığımız soğuk kış dönemlerinde herkes birbirine b.k atmıştı sen kaybettin diye

- Anaaaa ! Kumanda burdaymış !
- E iyi işte
- Ulan iki senedir kıçımız dondu
- Bana ne kardeşim kumanda saklandıysa ? Ben olsam yüz vermem,geri dolabın içine atarım. Ne hali varsa görsün
- Manyak mısın lan ?

Allahtan sadece iş yerimdeki dolaba bulaşıldı
Evde giysilerimi koyduğum dolaba el sürdürtmüyorum
Biliyorum ki içinde bir şeyler yaşıyor
Zaman zaman tişörtler filan yer değiştiriyor
Bilmediğim bir kazak çıkıyor
20 sene önce dedemin giydiği bir ceket aniden orda beliriveriyor
Perili dolap
Ama hoşuma gidiyor
Ne ben onu düzeltmeye çalışıyorum
Ne de o beni kapağını açtığım anda içine çekiyor

Seviyeli bir beraberliğimiz var

19 Şubat 2009 Perşembe

Kemal Füsun'la tekrar yatacak mı ?

(Dikkat
Yazı,"Masumiyet Müzesini" okumamışlar için manasız derecede spoiler içermektedir)

Ayrıca ikinci dikkat
Bu yazı sevgili Dolphin'in büyük bir özveri ve iyi niyetle yapmaya çalıştığı kültür blogu kapsamında bir yazı değildir
Tamamen kızgınlıkla yazılmıştır




İş Orhan Pamuk’un yeni kitabı oldu mu okura üç soru sorulur

1) Okudun mu ?
2) Tamamını okudun mu ?
3) Anladın mı ?

90 lı yıllarımda bizden bir önceki kuşağın karşı cinsi etkileyebilmek için kullandığı “tutunamayanlar” yerini kara kitapa bırakmıştı

Ya otobüse bindiğiniz anda kitabı açıp okumaya başlardınız ki bir cıvır yanaşsın
- Ayyy,kara kitaaaaap. Beğendiniz mi ? Anlattığı hayat çok gizemli di mıığ ?
- Valla gizemden hayat olsa bu olur hanımefendi
- Ayyyy,hadi yatalım

Veya yazlık yerde güneşlenirken,acımadan çantanızdan çıkartıverirsiniz. Plaja bomba düşmüş gibi olur
- Ayyyyyy,kara kitaaaaap. Yaz için ağır bir roman değil mi ?
- Hayat dediğiniz şey zaten ağır bir roman değil mi hanımefendi ?
- Ayyy,hadi yatalım

Ya da en babası üniversitenin kantininde sanki rahat okuyabilmek için köşe bucak kaçıyormuşçasına bir köşeye oturup açıverirsiniz
- Ayyyyy. Bütün gün derslerden sonra karnınızı doyuyracağınıza kitap mı okuyorsunuz ? Hem de kara kitap ?
- Midem aç kalabilir hanımefendi ama beynimin doyması lazım
- Aaayyyyyyyy,hadi yatalım

O kitap yüzünden ağrımadık bel,kapılmadık hastalık kalmayıp,kitabın işlevleri ortalığa yayılınca,her erkeğin elinde bir tane görülmeye başlamıştı

Senelerce çıkan her kitabını koşturup aldım
Hikayeden çok hikayenin anlatılma biçimi ile ilgilenmesi enteresan gelmişti

Neredeyse sayfanın başında başlayıp sonunda biten cümleler,uzun uzun anlatılan tasvirler,karakterlerin bezginliği inanılmaz hoşuma giderdi

Nobel uğruna ülkesini karalamasını bile romancılığı ile ayrı tuttum
Tutmaya çalıştım
Kızsam da okurum dedim

Ve geçenlerde sevgili Dolphin ayraç blogunda (ki yarı isim babasıyım :P) Masumiyet Müzesini hedef kitap seçmeden önce alıp okumaya başlamıştım
Okudum
Okuduuuuuum
Okumaya çalıştım
Okumaya çalıştııııııııııım

Arkadaş sıkıldım !
Ben ki baygın giden romanlar konusunda deneyim sahibiyim
Bayılmak üzereyim

İnternette başkalarına bakıyorum,pek bir övgü topluyor
Len ben anlamadım kitabı herhalde deyip daha bir içten sarılıyorum sayfalara
Yok anacım
Yürümüyor

Kitapla sonu boşanmaya giden bir ilişkimiz oluşuverdi

Bırakayım diyorum
İnat yüzünden 450 küsürlere kadar geldim
Bırakırsam kendime ayıp olacak
Onu da yapamıyorum

Tam mal oldum

Ama en nihayet bana neyin ters geldiği dank etti

Pamuk hayatın içinden bir yazar değil
Yazımları masa başında uzuuuuuuun (hakikaten uzun) süreçler sonunda çıkar

Masa başında,bir konuyu gerçekten yaşamadan neyi yazabilirsiniz ?
Mesela bir cinayet romanı yazabilirsiniz
Gündelik bir yaşantıyı düşünsel soslarla bezeyebilirsiniz
Tarihsel bir kurgunun içine insan ilişkilerini (bir yere kadar) oturtabilirsiniz

Ama çok iddialıyım

Arkadaş,
Yaşamadan aşkı yazamazsınız
Yazarsanız da böyle kıyısından köşesinden rahatsız edici olur


Hayatımda rastladığım en hayatın dışından karakter
Kemal
Boyun devrilsin Kemal
Posun devrilsin Kemal
Sürüm sürüm sürün de ben de rahatlayayım Kemal

Arkadaş,insan hayatını 450 sayfada toparlayamaz mı lan ?
Yazan kim olursa olsun,bugün 450 sayfada dünya tarihi bile anlatılabiliyor
Bir ev kızı Füsunla beraberlik uğruna benim 450 sayfa okuma zevkim iç edilir mi yahu ?
Lan sen Füsunla beraber olacaksın diye benim beynim... Hey allaaam

Hele Füsun ?
Öğlen tanış,öğleden sonra beraber ol
Oldu olacak akşama evlen,gece de boşan !
Hayır hadi ayrıldın kaçtın gittin
Lan adamı tekrar ne sokuyorsun hayatına ?
Hadi onu da yaptın
Len yat bari de, adam da rahatlasın,ben de huzura ereyim !
Ona da hayır
Eeeeee ?

Allahaşkına
Bakın allah adı verdim :D
Tamamını okuyan varsa gözünüzü seveyim bana acı çektirmeyin
Sonunu anlatın da zararın neresinden dönülürse kardır hesabına girip bırakayım !

18 Şubat 2009 Çarşamba

2009 Alpernatif Yayın Akışı

Hani tv kanallarında o sene oynayacak dizilerden fragmanlardan verirler ya

2009 da belki yazılacak beter dizi yazılardan fragmanlar

Tabi ki 105. Blog tabyası
Made in China – Saving prenses Hera



- Sen eski efsaneleri bilir misin sevgili dostum Oya’san ?
- Kısmen Hera prensesim
- Eski efsaneler der ki,güneş kararıp komunizm Çinin üzerine çöktüğünde,çoook uzaklardan üç kahraman gelecek
- Üç mü ? Efsaneye bak ! Fal gibi ayol !
- Bu üçlü, esir olan Çinin eeeen güzel,eeeeeen alımlı,eeeeen zeki,eeeeen.....
- Aaaaaaay !
- Hah işte. En ay parçası gibi olan prensesini kurtaracaklar.
- Cinsiyetleri belli mi ?
- Valla efsanelere göre biri cevval mi cevval,her şeye gücü yeten,uzak doğu,yakın doğu ve orta batı dövüş sanatlarını bilen dünya güzeli bir kadın
- Onun haricinde ?
- Birisi paspas ve fırça döğüşünü hatmetmiş , şahin gözlü , kartal bakışlı ama doğan görünüşlü komplike bir afacan
- Paspas döğüşü mü?
- Çok değişik bir teknik. Hatta bu yiğit dayım gibi dans etmesiyle meşhur
- Dayım ?
- Jan claude van dayım !
- Ehi ehi. Peki üçüncü kahraman ?
- Ayol,işte o çok enteresan. Böyle pala bıyıklı,kodu mu oturtan cinsten bir yiğit. Daha çok pandik karatesi biliyor
- Pandik karatesi mi ?
- Böyle alttan yılan vuruşunu yaparken “muck” diye ses çıkarıyor
- Ayol sapık mı bu ?
- Sapık mapık ama efsanelere göre pek yakışıklı !
- Hadi yaaaa ?
- Eyvah. Gardiyan tutfikiyançek geliyor. Konuştuklarımızı duymuş mudur ?
- Aman gene ay sonunda yapılacak kan sporu müsabakasını konuşup başımızı şişirmeye geliyordur ! Sen gene de dikkatli ol...




The Kaynanatör Chronicles

- Natiiiiif. Kaynanatörler toplu saldırıya geçti
- Toplarını ellerinden alın. Ehi ehi
- Lan şebek kumandan. Ellerine geçirdikleri damatları öldürüyorlar. Bir de geçmişe seni gençken öldürmek için kaynanatör göndermişler
- Ulan ben de bir kayınpeder katalizör göndereyim de aklı başına gelsin milletin
- İşe yarar mı ?
- Geçmişe kaynanatör gönderdikleri için gönderdiğimiz kayınpeder katalizör gelecekteki damadını kurtarmak için geçmişle gelecek arasında
- Abi var ya,gelmişini geçmişini....
- Karman çorman oldu he mi ?



Ve tüm zamanların en iyisi

BLOGST

- Allah seni nasıl biliyorsa öyle yapsın Natif efendi. Senin yüzünden bu ıssız adaya düştük kaldık
- Öhö Jack desek ataletim Kateletim ?
- Haha ! Çakma doktor ! Sawyer kim ayol ?
- Şarküteriiiii !
- Allah bilir John Locke da
- Bildiniz . Gergin hocam. Ehi ehi
- Ayol Çağlar’a rol yok mu ?
- Olmaaa mı ? Adam senelerdir adada tuhaf rakamları bilgisayara girip duruyor
- Neymiş o rakamlar
- 31,31,31,31,31,69
- O ne ayol bir sürü 31 ?
- E dedik ya adam senelerdir adada yalnız diye !
- 69 ne ?
- Bir ara ambardan çıktığında bir gorille karşılaşmış. Onun hatırası desek ?
- Natiiiiifff
- Jack . Ehi. Pekiiiiii, lostun en can alıcı sorusunu sorayım Kateletim. Bir adaya düşsen,yanına üç şey alma hakkın olhebelögööö !
- Bak öyle abuk subuk espriler yaparsan black smoke çarpar adamı !

Belki uydurma fragmanlar,belki gerçek olur =)

14 Şubat 2009 Cumartesi

Sevgililer Günü Kutlamaları



Dikkatli olmak lazım

Efendim ,
Eğer kutlayacaksak özellikle xy grubundan birkaç ricam var

Biliriz ki;
Kutlamalar esnasında Türk halkı meraklıdır dağıtmaya

Aman efendim
Her gol sonrası havaya ateş açmayalım
İki türlü zararı var
Birincisi birileri yaralanabilir
İkincisi ateş sesi her yerden duyulacağı için sayı sayılabilir
Hadi birinci eli ateş ettiniz
E ikinci el ateş edilmezse ?
Ne der konu komşu
Vaaaay,tek kurşunlu çakaralmaz demez mi ?
Hiç öyle “aman efendim,babamdan kaldı,eski tabanca,bir ateş ettim mi tabanca şişiyor” laflarının arkasına sığınmayalım
Elbette gönül ister makineli tüfekle seri atış yapmayı
Ama bazen tek gol olur
Bazen hattrick
Bazen de berabere
Amacımız bir puandıya kalmasın iş

Ayrıca
Kız arkadaşı olan erkeklerin sevinç gecesini kana bulamaması çok önemli
Maazallah
Bayanları kan tutar
Kan gören bayan bayılır,kalır
Sevinciniz kursağınızda kalır

Sonra her gol sonrası balkona çıkıp bir yengeç hareketleri,bir timsah yürüyüşleri de tuhaf kaçar
Atan var atamayan var di mi efendim

Lütfen
Sevineceksek efendi efendi sigaramızı yakıp oturalım

Hem …

Aaaaaaaa ?
Ben maç sonrası sevinci için yazdığım öğretici yazıyı , sevgililer günü kutlaması konu başlığının altına yazmışım ?

Eeeee ?
Yeniden mi yazıcam ?
Öffff

Neyse
Yukarıda yazılanları yanlış anlamazsınız di mi ?
Maç bu maç

11 Şubat 2009 Çarşamba

Bozkır Yolları

İş gereği bazen Anadolunun çorak topraklarına vururuz arabayı
İki kişi ağaçsız,çiçeksiz yollarda gider dururuz
Ve insanlar sıkılır arabada
Ve sıkılmış bir Alpernatif kadar tehlikeli bir şey yoktur bu dünyada

İşte öyle günlerden birinde Hakkı ve ben gittik durduk arabayla
Konuşmalar birebir yaşanmıştır
Tamamen erkek geyiğidir


- Hakkııııı
- Ne !
- Radyoyu açsana
- Radyo çekmez burda. Cd ye bak
- Cd çekiyor mu ?
(sessizlik)
- Hakkııııı
- Neeee !
- Aklıma ne geldi
- Gitmiyor ki !
- Efendim ?
- Ne geldi ?
- Geçtiğimiz yerler nasıl kurak ve bozkır farkında mısın ?
- Evet
- Bizim atalarımız orta asyadan kalkıp buralara gelmiş ya
- Eeeeee
- Yani Rusyanın oralardan
- Eeeeeeeeeeee
- Lan oralar bırakılıp buraya gelinir mi ?
- Niye ?
- E abicim rus kadınlarla dolu köylerden geçiyor olacaktık şimdi
- Manyak mısın lan !
- Ya sen işin merkezinden çık buralara gel. Bu ne lan !
- Alpeeeeeeer
- Efendim
- Sus
- Piki
(sessizlik)
- Hakkııııııı
- Ne var lan !
- Peki Angelina Jolie gelse
- Eeee
- Dese ki ben seninle beraber olucam,ama 500 tl isterim dese verir misin ?
- Hayır
- Niye ?
- Bankaya kredi borcum var,açılamam
- Lan manyak,Angelina oğlum bu !
- Kralı gelse tanımam
- Hey allaaaam
(sessizlik)
- Hakkııııııııııııııı
- Alpeeeeeeeeer
- Peki ben desem ki Hakkı seninle beraber olucam ama 500 tl vermen lazım
- Vermem
- Niye ?
- Seninle beraber olmak için para vermeme gerek yok ki ?
(çok büyük sessizlik)
- Hakkııııııı
- Ne var kardeşim
- Kalbim kırıldı
- Oğlum sen manyak mısın ?
- Lan peki 500 tl değil ama 200 tl de mi etmem
- Kuruş vermem
- Ya hakkı bir bak şöyle bana. Ama alıcı gözle bak
- Oğlum manyak mısın ? Araba kullanıyorum
(sessizlik)
- Bacağıma falan bir elle Hakkı !
- Oğlum dellendin mi ?
- Ya ne demek kuruş etmem ?
- Lan istemiyorum
- Hey allaaaaam
(sessizlik)
- Hakkııııııı
- Ulan indiricem bozkırın ortasında ama...
- Peki mesela senle yürürken yerde 50 kuruş görsem
- Eeeeeee
- Ben aniden eğilsem
- Eeeee ?
- Hiç mi ilgini çekmem ?
- Allah seni nasıl biliyorsa öyle yapsın Alper
- Pekiiiii,50 kuruş değil de , 1 tl görsem ?
- Ne fark eder ?
- Daha hızlı eğilirim !
- İn Alper aşağı
- Tamam be sustum


Ööööle gider bozkır yolları

7 Şubat 2009 Cumartesi

The Kaynanatör Chronicles (The Final War)


Artık her şey boş
Başka çarem kalmadı

Meşhuuuur silahı kullanmamın vakti geldi
Şarjörü çıkarıp içine tek kurşun koyup yerine takıyorum
Namluyu geriye çekiyorum
Yağ gibi giriyor kurşun namluya

Yatak odasında yatağın üzerine oturuyorum

Önce kafama dayıyorum silahı
Sonra olmaz diyorum
Kafatasımdan sekip beni sakat bırakma ihtimali var
Namluyu ağzıma sokup derin bir nefes alıyorum
Buradan daha iyi
Mermi damağımdan girip beynimi parçalayıp çıkar
Saniyelik iş

Parmağım tetikteyken kapıdan birisinin baktığını hissediyorum
Ağzımda silahla yavaşça kafamı çeviriyorum
Kaynanatör gözleri kırmızı kırmızı parlayarak yüzüme bakıyor
- Bende bu kadar kolay kurtulacağını mı zannediyorsun hoşşiiiiik !
Aman tanrım
Gözleri parlıyor
Ve kolu !
Evet kolu yavaşça eriyerek şeye dönüşüyor
Şeye

Kaynanam eriyik metalden oluşmuş !
Ben onu mekanik zannediyordum
Gözlerimin önünde kol MG-42 makineli tüfeğe dönüşüyor !

Aptallığın sırası değil

Namlu üzerime döndüğü anda kendimi yatakta geriye atıyorum
Az önce üzerinde durduğum yer, şimşek gibi gelen kurşunların hedefi oluyor
Makinelinin biteviye sesi kulaklarımdayken düştüğüm yerden kafamı kaldırmaya korkuyorum

Ortalık savaş alanı gibi
Yatak ve etejer paramparça oluyor
Havada tüyler uçuşurken kaynanamın sesini duyuyorum
- Gelecekte tüm damatlar senin önderliğinde birleşecek. Ve kaynanaların hükmü sona erecek
- Ben bir şey yapmadııım
- Yapmadın ama yapacaksın. Bundan 7 yıl sonra “ezik damatlar halaya ahey ahey” terör örgütünü kuracaksın.
- Ne terörü yahu ?
- Ölmen lazım.
Kaç gündür süren kargaşanın sebebi şimdi anlaşıldı
Yalnız kurduğum grubun ismine bak !
Ezik damatlar halaya ahey ahey !
Bu ne lan ?

Tek şansım var
Konuşmasını fırsat bilip ayağa kalkıyorum
Namluda tek mermi var
Fazla da nişan alamadan makineli tüfeğe dönüşmüş koluna sallıyorum bir tane
Tam isabet
Koldan kan çıkması gerekirken daha kırmızı ve kokulu bir şeyler fışkırıyor
- Bu ne ya !
- Acılı şalgam suyu !
Çok ileri bir teknoloji ile karşı karşıyayım
Damarlarında şalgam suyu dolaşan birine ne yapılır ki ?
Koluyla uğraşmasını fırsat bilip etejerin üzerindeki mermi kutusunu kapıyorum
Kapıda kolunu düzeltmeye çalışıyor
Hızla yanına gelip omuz vurarak dengesini bozup odadan çıkıyorum
- Kaçmaaaaa
- Yok yaaaa
- Ben türümün en ileri örneğiyim. Sibernetik eriyik metal alaşımlı kaynanatör SLX. Full Adana yapımı. Benden kaçamazsın

Biraz zaman....

Dış kapıya doğru koşup kapının önüne diz çöküyorum
Şarjörü çok acil doldurmam lazım
Kaç mermi giriyordu lan buna ?
14 mermiyi arka arkaya dolduruyorum
Şarjörü yerine oturttuğum anda sesini duyuyorum
- Makineliden kaçmış olabilrsin ama roket atardan kaçış yok
Heneee !
Kol bu sefer de RPG-16 roketatara dönüşmüş !
Aptallaşıyorum
Ağzımdan inleme sesleri çıkıyor
- Ama kaim valideciğim
- Öleceksin damaaaaaaat ! Kel kafan paramparça olacaaaaaak
Ateşledi !
Üzerime doğru roket geliyor. Anaaaaamm !
Son anda eğiliyorum. Roket arkamdaki kapıya çarpıp patlıyor
Patlamanın etkisiyle kapı dışarı savrulurken ben de fırlıyorum
Cehennemden çıkmış bir görüntüm var. Kapının önünde kapıcı ile karşılaşıyorum
- Abey hayırdır ?
- Kaç aslanım
- Komşular çok gürültü çıkıyor diye haber verdiler. Ortalığı dağıtmışsınız ! Hem... Anaaaaaaa ! Bu ne ?
Kaynanam ağır adımlarla geliyor. Bekleyemem. Kapıcı kendi kaderiyle başbaşa. Asansöre doğru koşarken arkamdan kaynanatörün sesini duyuyorum
- Sen kimsin ? Tanımla kendini !
- Ben Özpetek sitesinin apartman görevlisiyim
- Evli misin !
- Heeee
Ouuuuvvvv
Kaynanam adamın boynunu tek hamlede kırdı attı
Lan sabahları gazeteyi kim bırakacak şimdi ?
- Tüm damatlara ölüüüüüüüm !
Olay kontrolden çıkıyor
Allahtan asansör bizim katta
Kaynanatör yavaş adımlarla ilerlerken asansöre binip zemin kata basıyorum
Asansör ağır ağır hareket ediyor.
Elim ayağım titriyor. Çok korktum. Olanlar masal gibi. Ben kimim ki kaynanalara karşı damat terör örgütü kuracağım. Hem...
Asansörün tepesinden gelen gümbürtü ile şaşırıyorum
Aman tanrım !
Kaynanatör asansör boşluğundan içeri atlamış,şimdi de asansörün tepesini yırtmaya çalışıyor !
3. kattayım
Az kaldı
Dayanmam lazım
Asansörün tepesi bir anda kağıt gibi yırtılıyor. Kafamı kaldırmadan yukarıya iki el ateş ediyorum ama faydası yok biliyorum
Tepeden yüzüme jöle gibi bir şey fırlatıyor.
- Ama bu kimyasal silah !
- Ne kimyasal silahı şaşkaloz. Adananın meşhur bici bici datlısı ! Seni datlı datlı öldüreceğim damaaaaat !
Yüzüm gerilirken asansör zemin kata iniyor. Kapıyı omuzlayıp fırlıyorum. Dışarısı gürültü yüzünden korkup aşağıya inmiş apartman halkıyla dolu
- Tüm evli erkekler kaçsııııııııın.
İnsanlar merakla yüzüme bakıyor. Kimse bir şey anlamadı. Arkamdan gelen gümbürtü ile irkiliyorum. Peşimden kapanan asansör kapısı patlayarak dışarıya savruluyor. Kaynanam kolu makineli tüfeğe dönüşmüş,omuzundan mermi bağı sarkarak asansörden dışarı çıkıyor !
- Hedef çoğaldı ! Durum tespiti. Evli erkekler geleceğin potansiyel tehlikesi. Hepsini yok et !
Cehennem gibi bir ateş başlıyor. 40-50 kişilik grubun içindeki erkekler vücutlarına yedikleri mermilerle parçalanarak yere düşüyorlar. O kadar keskin nişancı ki kadınlara hiç bir şey olmuyor
Gelecekten gelen bir kaynanatör nasıl durdurulur ki ?
Kim bilir ?
Çağlar Bilir diyeceğim ama o da evli değil
Kim kim kim ?
Tabi yaaaaa
İki evlilik yapmış,iki kaynana eskitmiş birisi
Bir arabanın arkasına sinip elim titreyerek gürültünün arasında cep telefonundan numarayı çeviriyorum
Ve bir bilen karşımda
- Alo papaaaaa
- Şu an vaftiz töreni idare ediyorum
- Nasıl ?
- Ne papası la carpe !
- Papaaaaaa ! Kaynanam kontrolden çıktı ! Ne yapmam lazım !
- Kırmızı kabloyu kes
- Kırmızı kablo mu ?
- Boyun kısmında bir kırmızı bir mavi kablo var. Kırmızıyı kes
- Yanına yanaşamıyorum !
- Le scandale ! Damatların geleceği senin elinde mızmızlandığın şeye bak !
Vela havleee ! Ordan konuşması kolay tabi de !
Düşüncelerim arabaya isabet eden kurşunlarla bölünüyor. Benzin deposuna kayıyor gözüm. Alev almak üzere. Hay bin kunduz !
Deli gibi fırladığım anda araba havaya uçuyor. Patlamanın etkisi ile 5-10 mt öteye düşüyorum. Kulaklarım sağırlaşmış durumda. Kafamı kaldırıp bakıyorum. Ortalık mahşer yeri gibi. Kolu kopmuş bir adam yeden kopuk kolunu bulup hanımına götürüyor
- Şunu yerine diker misin hanım ?
- Hadi leeeen ! Ben şu an aydınlanma aşamasındayım. Bütün evli xy lere ölüüüüüüüm
XY mi ?
Len bunlar atalet mi okuyor !

Kargaşadan yararlanıp kaynanatörün arkasına geçiyorum
Katliamla o kadar meşgul ki ne yaptığımı anlamıyor,bir anda sırtına atlıyorum
Nerde bu kablolar ?
- İn sırtımdan cinik avel !
Kedi gibi yapışıp kalıyorum sırtında. Beni düşürmek için silkelenirken makineli tüfekten ortalığa ölüm kusuyor. İsabet alan arabalar birbiri ardına patlıyor. Saçlarını çekip boyun kısmını aralıyorum. Aaaa ! Hakikaten üzerinde ufacık yazılar olan bir kapak var. Sarsıntıdan zorla okumaya çalışıyorum
“ Made in Adana . Kaynanatör SLX. LPG li ”
Heh
Kaynana LPG li çıktı !
Ruhsatına işlenmişmidir ki ?

Soytarılığın zamanı değil
Kapağı zorlayarak açıyorum. Bir sürü devrenin arasında hakikaten bir kırmızı bir mavi kablo var. Kırmızı kabloyu yakalayıp koparmaya çalışıyorum. Yaptığım işin farkında
- Şimdi zumzuku yiyeceksin damat. Anarya anarya gidip seni duvarda ezeceğim !
Apartman duvarına doğru hızla geri geri gidiyor. Sırtım duvara çarpınca kablo elimden kayıyor
Daha fazla tutunamayacağım.
Yere düşüyorum
Yavaşça dönüyor.

Kaybettim

Tüm damatlardan özür dilerim,buraya kadarmış
Kolu yine değişip ince uzun bir iğne halini alıyor.
- Gıpraşma,az acı çekersin
En azından gururumdan taviz vermeyeyim
Arkamda gelmiş geçmiş tüm damatların ezik gururu ile ayağa kalkıyorum
- Beni öldürebilirsin ama peşimden yeni yeni damatlar gelecek. Engelleyemezsin !
- Fallik papanın fallik oğlu ! Konuşup durma
İğne uzuyor,uzuyor. Gözümün içine girmek üzereyken ortalığı çınlatan bir ses duyuluyor
- Napıyorsun kadın !
Aha !
Süvari birliği yetişti
Kayınpeder pazar alışverişini yapmış,elinde torbalarla cesetlerin arasından çıkageliyor
- Ortalığı batırmışsın gene yahu !
- Ama kocacım
- Höööyyyt ! Cevap verme de elimdeki torbaları yukarı taşımama yardım et
- Piki
Anaaaa !
Kaynanatör süt liman oldu
Sarsak bir iki adım atıyorum kayınpedere doğru. Son anda kurtuldum. Ama nasıl olduğunu anlamadım.
- Nasıl durdurdunuz ?
- İşi bilicen !
- Ne ? Benim bilmediğim ne var ki ?
Avucunda tuttuğu bir şey var. Gülümseyerek uzatıyor
Bir nevi uzaktan kumanda ! Üzerinde de tek tuş var. Küçük harflerle bir şeyler yazılmış.
Yüzümdeki kanı silip gözlerimi kısarak okumaya çalışıyorum

“ Beyim bilir modu “

- Buna bastığın anda siniri geçer
- Ama böyle bir teknoloji ? Bu devirde ?
Kayınpeder gülümserken gözleri kırmızı kırmızı parlıyor.
- Kendini korumak için gelecekten beni sen gönderdin damat ! Benim görevim bitti
- Ben mi gönderdim ? Hadi ya ?
- Pazar günü kaynananı alıp geleceğe götürücem. Orda yıllık bakım için servise götürüp düzenlemesini yapmam lazım. Hadi gel akşam yemeğini yiyelim. Yemekte ne var hanım ?
Kaynanam elindeki torbalarla asansöre yürürken söyleniyor
- Demin ölen adamlardan iyi malzeme çıktı. Bumbar yapacağım !
- İyi iyi epeydir yemediydik ! Eline sağlık. Biraz çabuk ol da erken yiyelim. Karnım acıktı
- Peki bey !

Vay beeee !
Demek gelecekte damat neslini kurtaracağım he mi ?
Omuzlarımda büyük bir sorumluluk var
Artık ona göre davranmam lazım
Derin bir nefes alıp peşlerinden apartmana yürüyorum

Bekle beni damat nesli

Daha çooooook işimiz var !

6 Şubat 2009 Cuma

Engel

Gece kanallar arası dolaşım sırasında beşNbirK ya takıldım
Engelliler üzerine hazırlanmış bir konuyu işliyordu
Rakamlar çarpıcıydı
Türkiye nüfusunun % 12 si engelli
% 12 !!!
Hep ağızda geyik olmuş deyimle 70 milyonuz desek,
8,5 milyon engelli vatandaşımız var

Ve bu vatandaşlarımızın % 78 i çalışmıyor
Daha doğru söylemle çalışamıyor,çalıştırılmıyor

Engelli insanlarla yapılan röportajları koymuşlar programın içine
Tamam
Ağır bir duygusallık hakim
Fonda iç acıtıcı bir müzik
Arka seste kullanılan kelimeler özenle seçilmiş
Falan filan
Ama programın sesini kısıp seyretsem bile
Durum çok hazin

50 kişiyi geçen işletmelerde engelli çalıştırmak zorundasınız
İş ve işçi bulma kurumuna rakam bildirirsiniz
Onlar da size görüşmeniz için eleman gönderirler
Buraya kadar her şey iyi

Bundan sonrasındaki kısım işin rezilliği

Engelli vatandaş için öyle bir pozisyon ayarlarsınız ki,garibim içinden çıkamaz
Mülakat sırasında ayaklarından engelli kişiye sürekli ayakta durması gereken bir pozisyonu bildirirsiniz
Ona razı gelir
İşle ilgili yabancı dil söylemi çekersiniz
Dili vardır;
Yük taşınacak dersiniz
Kıvır zıvır bir ton saçma sapan engeli önüne çıkarırsınız
Engelli vatandaşa engel eziyeti
Sonrasında iş ve işçi bulma kurumuna basit bir yazı hazırlarsınız
Gelen kişinin istenen özelliklere sahip olmadığından zart zurt
Ne ceza ne yükümlülük

Kanun engelli çalıştırması gerektiği halde çalıştırmayan işyerine 1.510 tl aylık para cezası öngörmüş
Ve enteresan
Türkiyedeki işletmelerin bir kısmı işin son noktasına kadar gelip daha kıvıramıyorsa
Bu parayı ödüyormuş

Asgari ücretle bir insanı işe alsanız size aylık masrafı taş çatlasın 1.000-1.500 tl arası
(sigortasıydı,yemesiydi,içmesiydi,servisiydi vb.)
Ama işletme bu paraya bir iş gücü yaratabileceği yerde cezayı ödemeye razı oluyor
Neden ?
İşletmemde engelli vatandaş çalışmasın !

Hayvanlık...
Desem hayvanlara haksızlık olacak

Üstelik engelli vatandaş,iş bulması çok zor olduğunun bilincinde olduğu için,işine bizlerden daha fazla önem gösteriyor
Dört elle sarılıyor
Kaytarmıyor

Ankara’daki işletmelerde 33.000 engelli vatandaş açığı varmış
Bu işler için başvuru sayısı kaç biliyor musunuz ?
6.500
Bu da enteresan
Engelli vatandaşı öyle bir engellemişiz ki , kişi artık iş başvurusu yapmıyor
Nasıl olsa reddedileceğinin bilincinde

Zaten hayata 1-0 yenik başlamış
Ya da arada geçirdiği bir kaza veya hastalık yüzünden maçta geriye düşmüş
Bir de üstüne biz vuruyoruz

Çok rezalet

Üniversitede ayağımı kırdım (hikayesi gizli)
1 aylık alçı sürecinde koltuk değnekleri ile dolaştım
Oraya kadar her şey ok
Alçı çıktıktan sonra yürümem düzelene kadar aldım elime bir baston
İki ay tıngır mıngır , sol ayağımı tuhaf bir sallayışla yürüdüm durdum
Ve (biliyorum bir engellinin çektikleri ile aynı şey değil ama) inanır mısınız insanlar bana cüzzamli gibi davrandı
Yolda yürürken yanlışlıkla temas etmemek için kaçındı
Hadi ben işin rahatlığındaydım
Nasıl olsa 2 ay sonra bastonu falan atıp hoppala hayata dönecektim

Ya bastonu atamasaydım ?

Onlar hayata tutunmaya çalışırken,
Bizler ellerinden tutacağımıza ittirip kaktırıyoruz

Hangimiz engelliyiz ?

5 Şubat 2009 Perşembe

Victoria,Unut Beni




Tamam
Üstüme çok gelindi açıklıyorum
Spice girls grubunun dağılmasına sebep benim
Evet
Victoria (ki aramızda ben ona vicks derim) ile kısa süren bir ilişkimiz oldu
Kısa dediysem,öyle kısa değil
Yani kısa değil,anlayın işte

Neyse
Bunlar grup işinde,
Turneler felan
Tanıştık
İlişki ilerledi
İlerledi
İlerledi
İlerledi
Sonra bir şeyin farkına vardık
E bunlar spice girls
Yani baharat kızlar
Hadi baharat kısmına bir zararım dokunmadı
Severim acıyı
Ancaaaaaak.................

Malum sebepten aldı bunları bir düşünce
Dedim ki grubun ismini değiştirelim
İsminiz şen dullar olsun
Olurdu olmazdı
Halkı kandırmayalım dediler
Dağılalım

Bu sefer bir üzüldüm,bir üzüldüm
Durduk yere grubu dağıttık

Dedim ki Türkiyede grup kuralım
Onu da yanlış anladı

E kardeşim
O olmaz bu olmaz

Hadi len dedim
Arkamdan sori mori bir şeyler söylerken çarptım kapıyı çıktım
Bir iki ay sonra Davidle (aramızda deyv demem,hiç bir şey demem,tanımam) seviyeli bir ilişkileri başladı
Eh bize susmak düşer dedim

Amaaaaa
Sen basın toplantısı yap
Kalk beraber tatile gittiğimiz Amasra’da çektiği fotoğrafı göster
E bir yere kadar

Vicks
Canım
Bak eski günlerin hatırına canım diyorum

Lütfen artık kocana dön
Beni unut
Farkındayım beni unutmanın nasıl bir acı olduğunun
Ama olanla ölene çare olmazmış
Hem bak kocanda fena adam değil
Fitbolcu,eli yüzü düzgün,helal süt emmiş
İşinde gücünde bir adam
Tamam ben değil ama
Kendince bir karizması var

Hadi canım
Hoppala paşam malkara keşan

4 Şubat 2009 Çarşamba

Oh My God

- Aman tanrım
- Efendim
- Efendim ?
- Yardım istedin,efendim dedim ! Niye şaşırdın ?
- Aaaaa ! Elim ayağım titredi !
- Korkudan titrer tabi. Sen iki tane dua ettin mi ? Cennet cehenneme inandın mı ? Kitaplarımı okudun mu ?
- İstediğim sorudan başlayabilir miyim ?
- Hala işin gırgırındasın
- Mecburen. Yoksa ayva önümde “ye beni” diye göbek atıyor
- Namaz kılmayı biliyor musun ?
- Derdimi anlatacak kadar biliyorum
- Sen dalganı geç. Yaş ilerleyip ölüm vakti geldiğinde şimdi yaptıklarının tam tersini yaparsın nasıl olsa
- Nasıl ?
- Dua öğrenirsin,namaz kılmaya başlarsın,günahlarının affını dilersin
- Ne malum ?
- İnsanoğlu çıkarcıdır. Her haltı yiyip nerden çark edersem yırtarım diye düşünür
- Fena fikir değil esasında
- Ama tutmuyor her zaman. Ya tahmininden önce gelirsen yanıma ?
- Öhhh. Affedicisin ama ?
- O kadar da uzun boylu değil. Hadi bugünden bir abdest al bakalım
- Ya boğulursam ?
- Nasıl ?
- E alışkın değilim ağza su al,burna çek. Boğulursam bu arada ?
- Boğulmazsın
- Ne belli ?
- Kaderinde yok ! Ben sana suyla boğulmayı yazmadım
- E başıma bir sürü iş geldi ! Arkadaşlarım öldü,aşık oldum,acı çektim. Bunlarıda sen mi yazdın ?
- Hayat bir sınav. Seni sınava tabi tuttum
- Sınavda bu kadar zor sorulur mu ?
- Hayat sorgulanmaz !
- Allah allah ?
- Efendim ?
- Yok , seslenmedim. Şaşırma anlamında kullandım
- Biliyorum. Espri yaptım
- Mizah he mi ?
- Hayata neşeyle bakmazsan ağırlığı altında ezilirsin. Bak sana mizah gücü verdim. Başına bin türlü halt geldi,hala işi gırgıra alabiliyorsun
- Ama içim acıyor
- Acıyacak. Ondan kurtuluş yok
- Ama insanlar da beni yanlış tanıyor. Daha fazla kırılmamak için hayatı alaya almamı kendilerine saldırı zannediyorlar
- Alışırlar
- Ben bile alışamadım ki kendime ! Onlar nasıl alışsın ? Haklılar
- Haklı haksız bir süre sonra unutulur. Kısacık yaşam verdim size. Kıymetini bilin.
- Mantıklı
- Kelebek bir gün yaşıyor. Ama o bir gün içinde ateş görürse kendini ateşe atıyor
- Ateşe koşan kelebekler gibiyiz he mi ?
- Ben bilmem. Hayat,ateş hepsi sizin . Paşa gönlünüz bilir
- Hömmmmm. Ben gideyim mi ?
- Git. Sen bilirsin. Ama nereye gidrsen git kendi yarattığın dairenin içinden çıkmazsın
- Vaaaay ! Felsefe ?
- E onu da ben yarattım
- E benim yarattığım hiç bir şey yok mu bu dünyada ?
- Yazdıklarını baştan oku,görürsün

3 Şubat 2009 Salı

The Kaynanatör Chronicles (Kaynanatör vs Valide)

Uuuvvv
Kılım kıpırdamıyor
Kafam önümde her an doğacak gerginliği bekliyorum
Durum çooook kritik
Kaynanam anneme karşı

Annem dünürlerine yemek vermek istedi
Hazırlık yaptı
Akşam akşam oturmaya gittik
Üç beş laftan sonra da hemen yemek masasına oturduk

Oturduk oturmaya da,
Resmen yemekteyiz programında gibiyiz

Kaynanam ortadaki patates salatasından bir kaşık tabağına alıp çatalıyla didiklemeye başlıyor
- İçinde ne var T.... hanım ?
- Valla hardal koydum
- Hardal ? Patates salatasına !
- Evet !
- Ben hiç koymam. Soğanın suyu mu çıktı ?
- Evet,soğan su bırakıyor
- Nasıl ?
Allaaaah ! Araya girmem lazım
- Anne,dayımın selamı var
- Hangi dayım ?
- Jan claude van DAYIM !
Masada soğuk hava esiyor
- Berbat bir espri oğlum
- FarkınDAYIM
- Alpeeeeeeer ! Babana mı çektin ?
- Babayını uzun zamandır göremiyoruz damat !
Ulan espri nerelere gitti !
- İçinde başka ne var anne ?
- Babanın mı ?
- Patates salatasının
- Fesleğen sosu !
- Aboooooooooooouuuuvvvvvv ! Biz hiç koymayız. Sumak neye yetmiyor ?
Ulan annemde sanki inadına yapmış gibi bildiğimiz patates salatasını Fransız yemeğine döndürmüş. Ne gerek var bu kadar aksiyona ? Bildiğimiz patates işte !
- Bu nedir T... hanım ?
- Efendim,işkembeyi iyice ezip süzme yoğurt ve sarımsakla karıştırdım
- Anneeee ?
Anneki ne anne !
Yani karşımda makarna yapan,pilav yapan,hadi en karmaşık dolma yapan kadın gitmiş,aksiyonel bir tipleme gelmiş
Len bunlar hep abuk subuk yemek programlarının işi. Bulup buluşturuyorlar beş kişiyi,yaptıkları yemekler çakma Emine S. Beder modeli

- Doyduk di mi ?
- Doyduk damat !

Kaynanamın gözlerinin kırmızı kırmızı parladığının farkındayım
Kaynanatör stand by konumundan aktif duruma geçmek üzere
Kablosu da yok ki kırmızıyı kesip durdurayım !

Yemek masasından kalkıp koltuklara yığılıyoruz
Kaynanam bir hamle yapıyor
- T... hanım ! Bu senin oğlun var ya....
Amanın
Araya girmem lazım.
Son günlerin moda hareketiyle kolunu tutuyorum
- Van minits,van minits. Olmaz !
Boşta kalan eli elimde patlamak üzere inerken refleksle elimi kurtarıyorum
Eli oturduğu koltuğun yastığına çarpıyor
Tamam,kaynanasın ama
Ben de kaç senelik damadım
Damat içgüdülerim var. Tehlike anında zıplıyorum (bkz spiderman içgüdüsü)
- Mikrop damat !
Biliyorum
Beni yok edilmesi gereken bir mikrop olarak görüyor
Ama üzerimde tüm damatların gücü var
Dayanmam lazım

Gelecekte damat neslini ben kurtaracağım !