94 Ağrı
Gereksiz bir gece nöbetinin içindeyim
Dışarıda soğuk – 30 u çoktan sollamış
Dış nöbetçileri 15 dakikada bir değiştiriyorum
Soğukta unutup elindeki eldiveni çıkarıp tüfeğin şarjörüne yapışan var
Salak bir gece !
Orduevinin iç tarafında elimde G3 esneyip duruyorum
Yarım saat önce şehrin içinden bir yerlerden patlama sesleri geldi
Gerisi gelmedi
Kimsenin aldırdığı da yok
İnsanlar kanıksamış vaziyette
Sanki piknik yaparmışız gibi dolanıyoruz
Dışarıdaki nöbetçiyi çıkaralı daha 15 dakika olmadığı halde kapıya vurup duruyor
Şaşırıyorum
Kapı içeriden kilitli
Çocuğa bir halt olsa biz çıkana kadar dışarıda tek başına
Aman içerideki kodamanlara bir şey olmasın
Bir kişi feda edilebilir
Kapının gümbürtüsü artıyor
Meraklanıp silahın emniyetini açıp yavaşça aralıyorum kapıyı
Üzeri beyaz kamuflaj giysili sırım gibi bir asker dalıyor içeri
Nöbetçi dışarıda durduramamış
İçeri girer girmez kafasındaki bereyi çıkarıyor
Yüzü küçücük
Bedeninin iriliği yanında, suratındaki çocuksuluk komik geliyor o an
Ama hareketleri çok aceleci
- Cem üsteğmenimin karısını uyandır !
Cem üsteğmenin eşi hastanede askeri doktor. Kocası dağ tepe gezinirken o daha güvenli olduğu için orduevinde kalıyor. İkisi de gecelerin gözbebeği. Cem üsteğmen çok uzun boylu,bebek suratlı,çok yakışıklı. Eşi incecik,çok güzel. Yılbaşında verilen pespaye eğlence de ortada dans ederlerken kimse gözlerini onlardan alamıyor. Ağrı gibi bir yerde sanki masal çifti.
Ama saat gecenin üçü !
- Bu saatte kimseyi uyandıramam !
Çocuk bıçkınlaşıyor
Gecenin karanlığında didişen iki horoz gibiyiz
- Uyandır ulan
- Sebep !
- Cem üsteğmeni vurdular... Öldü !
94 Ankara
Gecenin bir yarısı Eylül bara giriyoruz Ardayla
Ankaranın en eski ve güzel barlarından biri
Gelenler düzgün tiplemeler
Pahalı
Mekan da , gelenler de
Arda’nın sahte samimiyet çabaları
Benim de ihtiyacım var demek ki yiyorum samimiyeti
Üç ay sonra onun yüzünden eşek sudan gelene kadar dayak yiyeceğimin farkında değilim
Arkadaşlarla buluşulacak
Ağrıdan 1 haftalığına izinli gelmişim
Daha askerliğin bitmesine 45 gün falan var
Tedirgin giriyorum içeri
İnsanlar neşeli,canlı müzikle bağrışıp duruyor
En geride görüyorum bizim masayı
Kızlı erkekli karışık bir grup pencere kenarına oturmuş
Pencere...
Dışarısı karanlık
Arkasında ne var bilmiyorum
Huysuzluğumu fark ediyor Arda
Masanın diğer tarafından birilerini kaldırıp oraya oturtuyor beni
İnsanlarla manasız öpüşme faslı
Önüme anında içki geliyor.
Aslında gerek de yok. Zaten gelene kadar demimi almışım.
Mayış mayış bakıyorum çevreme
İki gün önce binbir belayla çıktığım şehrin 1.000 küsür km berisinde hayat bambaşka.
Bu şehirde gece dışarı çıkılabilir
Bu şehirde insan pencere önüne oturabilir
Bu şehirden çıkmak istediğin zaman yol güvenliğini düşünmek zorunda değilsin
İçkiyi dikiyorum kafama
Yan tarafta adının F..... olduğunu söyleyen bir kız var. İçkili olduğu hareketlerinden belli
Yüzünün çirkinliğini makyajla kapamaya çalışsa da becerememiş
Becerilemez
Mızıldanarak bir şeyler söylüyor,sırıtıyorum
10 dakikada konuyu aşka getiriyor
Aşık olamamış,aradığını bulamamış,biz erkekler hep aynıymışız
Bana anlatma kadın diye bağırmak istiyorum
Bağıramıyorum
Anlatma bana
Daha 2 gün önce,izinden geldiğim ilk gece yüzüme kapı gösterildi. Anlatma bana
Arda sol yanımdan uzanıp hemcinslerini kötüleyerek damardan giriyor konuya
Hah
Buldunuz işte birbirinizi
Ne güzel,paslaşın bakalım !
Kız Ardayı dinlemek için koluma girerek uzanıyor diğer tarafıma
E be kadın !
Bunalıp kalkıyorum masadan
Servis penceresi gibi bir yer var barın içinde
Canlı müzik çalınan yeri , bizim oturduğumuz yerden ayırıyor
Diğer taraf daha kalabalık
Camsız boşluğa yaslanıp elimdeki içkiyi yudumlayarak insanları seyrediyorum
Gözlerim kalabalık bir masaya takılıyor. Eğlence üst düzeyde ama masanın curcunasına karşın elindeki içki kadehine dalgın gözlerle bakan bir kadın oturuyor
Tanıyorum kadını
Gül Erda
O dönem şarkıcı mı oyuncu mu bilinmez, bir güzel kadın
Çevresiyle ilgilenmeden bakınıyor kadehine
Üç beş dakikaya kalmadan sahneden bir mikrofon uzatılıyor zorla
Bir parça daha istiyorlar kadından
Belli ki biz gelmeden de konuk olmuş sahneye
Hiç nazlanmıyor
Mikrofon kablosunun yettiğince barın ortasına doğru yürüyor
Kadehi bırakmıyor
Sanki içkisiz söyleyemeyecek
Derin bir nefes alıp Sezen Aksunun şarkısını mırıldanmaya başlıyor
“Yürüyorum hasretin,acının üstüne
Sığmıyorum dünyaya,dar geliyor”
Sesi dokunuyor
Şarkı dokunuyor
İçki zaten dokunmuş
Yaslandığım yerden başlıyorum ağlamaya
94 Ağrı
Albay uykudan uyandırılmaktan pek hoşlanmış görünmüyor
Zaten geceden kalmış
Uykuyla birleşince karşımda çok da sakin durduğu söylenemez
O salaklıkta önce albayı uyandırmak daha doğru geldi nedense
Sonuçta askeri mesele
Dayak yemeden kısaca olayı özetliyorum
Sakinleşiyor
Asıl haberi nefes alış verişi sakinleşmiş askerden dinliyor
Arazide pusuya çıktıkları zaman ateş açılmış
İlk mermiyle vurulmuş üsteğmen
En tecrübelileri o iken,
Tim de ondan başka ölen yok
Zaten ölenler hep ilk kurşunlardan ölüyor
Sonrasında herkes çakıl taşının bile arkasına saklanıp karşılık verince teröristler üç beş kurşun atıp karanlıkta kaçıyor
Albay odasına girip bir sigara yakıyor
Kapı aralık
Lobiden haberi getiren askerle birlikte hareketlerini izliyoruz
Yüzü sıkıntıyla kaplı
Deli dolu bir adam
Ateş eden bir köylünün üzerine silahsız gittiğini gördüm daha önce
O zaman bile yüzünde bu kadar sıkıntılı bir ifade yoktu
Telefonu kaldırıp santraldeki İbrahimi arıyor
İbrahim 2 saat öncesine kadar benimle birlikte rütbeli subayların barını talan etmekle meşguldü
Albay ne kadar içkiliyse o ondan daha da içkili
Gene de telefonda falso vermiyor ki albay üç beş kelime söyleyip telefonu kapatıyor
Lobi orduevinde her yerin ortası
Ofisler,restoranlar,bar ve odalara giden merdivenler hep lobiye bağlı
Ağır aksak yürüyüş sesine önce yanımdaki asker tepki veriyor
Kulağı seslere daha duyarlı hale gelmiş
İkimizin birden kafası dönüyor
Cem üsteğmenin eşi merdivenlerden trabzana tutunarak inmeye çalışıyor
Yüzünde ümitsizlik yok
Umut var
Gecenin bir yarısı gelen haberlerde ümitsizliğe düşmezsiniz
Haber zaten kötüdür
Aksine tutunacak bir umut ararsınız
Merdivenler bitiyor
Askerde bende yerimizden kımıldayamıyoruz
Mecalimiz yok
Albay aralık kapıdan başını uzatıp kadını içeri çağırıyor
Kadın hala yavaş
Sanki odaya ne kadar geç girerse alacağı haber o kadar unutulmuş ve soğumuş olacak
Kapı yüzümüze kapanıyor
Sıkıntıyla birbirimize bakıyoruz
Beklenti fazla sürmüyor
İçeriden gelen çığlığı tanımlamanın imkanı yok
Albayın kapıyı açmasıyla zıplıyoruz
Aralıktan kadını görüyorum,koltuk üzerinde baygın yatıyor
- Şöförü çağır !
Şöför tabi
Kafam ambulansa gider gibi oluyor ama,ambulans bu şehirde yok
Çağrıların çoğu sahte
Giden ambulansın geri dönmeme ihtimali yüksek
Koşarak yatakhaneden şöförü uyandırıyorum
Uykulu kafa üzerine bir şeyler geçirip aracı ön kapıya getiriyor
Baygın kadını karga tulumba araca atıyoruz
Üzerinde albayın odasında duran paltosu var
Haberi getiren asker koruma olarak araca oturuyor
Gidilecek yol çok kısa da olsa bu saatte bu şehirde dışarıda dolaşmak akıllı işi değil
Hızla hareket ediyorlar
İçeri girip albaya bakıyorum
Çekmecesinden içkisini çıkarıp kadehe koymuş bile
Boşluğa kör gözlerle bakıyor
Gören gözler için bir şey yok orda
Orduevinin dışına çıkıp nöbetçiye bakıyorum
Boş bir şarjörün içine sigarasını tıkmış, ateşi görülmeden tüttürüyor
Beni görünce bana da bir tane tutuyor
Rusyadan kaçak gelen camellardan
İddia üzerine üç nefeste bitirebildiğim kömür sarması
Nöbetçi ateşimin görülmemesi için bir şeyler mırıldanıyor,tehlike açısından
Umurumda değil
94 Ankara
Şarkıya ağlamakla birlikte kendimi tutamayıp eşlik etmeye başlıyorum
Önce benim masadan,sonra diğer masalardan alkış geliyor
Yüreklendirme derdinde millet
Öyle ya
Eğlenmeye geldiler
Eğlendirecek birini buldular işte
Gül Erda alkışların farkında değil
O sadece sesimi duyuyor
El ediyor,sallanarak yanına gidiyorum
Şarkının nakarat kısmını gereğinden fazla uzatıyor ama farkında değil
Benim de umurumda değil
“Seni kimler aldı,kimler öpüyor seni” dizesini kolkola girip ağlaya zırlaya söylüyoruz
Onun sarhoşluğu şarkıyı daha fazla uzatmasına imkan vermiyor
Kibarca gülümseyip mikrofonu sahneye uzatarak masasına geri dönüyor
Kimbilir aklı nerde?
Kimbilir aklım nerde ?
Masaya dönerken Arda kolunda F.... ile karşıma çıkıyor
- Alper,bizi evine davet ediyor. İkimizi birden !
F.... ayakta duramayacak kadar sarhoş. Ağzında geveleme bitmiyor. Bizde kahve içeriz gibisinden bir şeyler zırvalamakta
Bardan çıkıyoruz
Arabamın arkasına ikisi oturuyor
F... bir yandan Arda ile öpüşüyor,arada bir uzanıp yüzümü okşuyor
Evi bahçelievlerde
Evin önünde durup kontağı kapatıyorum
Gecenin bir yarısı
Sokaklar bomboş
Köpek sesinden başka bir şey duyulmuyor
Ağrı’da geceleri hiç köpek sesi duymadığım aklıma geliyor
Belki yazın duyuluyordur ama ben duymadım,duyamadım
Arda F... yi araçtan indirmiş yüzüme bakıyor
Kızın ayakta duracak hali yok ama hala beni de çağırıyor
- Gelsene !
- İşim var
- Ne işi lan ?
Arda’nın şaşkınlığı daha büyük. Sarhoş kafayla algılaması uzun sürüyor. Sonra yüzünü buruşturuyor
- Gene evinin önüne mi gideceksin ?
- Hadi iyi geceler
- Salaksın oğlum sen
Lafı tamamlattırmıyorum
Basıp gidiyorum
Ev Akay yokuşunun tepesinde
Daha gün ışımasına bir iki saat var
Arabayı apartmanın karşısına park edip iniyorum
Hava soğuk ama geldiğim ve döneceğim yerle kıyaslayınca plaj gibi kalıyor
Bir sigara yakıyorum
94 Ağrı
Bir sigara yakıyorum
94 Ankara : Yüzüm gökyüzüne dönük. Soğuk havada yıldız görmeye çalışıyorum, göremiyorum. Umutlarımızın parıltıları yok bu akşam gökyüzünde
94 Ağrı : Yüzüm gökyüzüne dönük. Soğuk havada yıldız görmeye çalışıyorum, göremiyorum. Umutlarımızın parıltıları yok bu akşam gökyüzünde
94 Ankara- Ağrı : Ben bir hayalin içinde yaşıyorum. Gerçekle karışan bir hayal. Hangi taraf daha gerçek karar vermenin imkanı yok. Birbirinden binlerce kilometre ötedeki insanların yaşamaları birbirinden ölesiye farklı. Ve şu an ben ne buraya aitim ne oraya. Günler sonra yaşananları bırakıp eski hayatıma geri döneceğim. Pencere önünde oturabilmem belki günlerimi alacak. Birisini tekrar sevmem belki aylarımı. Birisinin beni sevebilmesi belki yıllarımı. Yaşananları unutabilmem... ?
BEN İKİ YAŞAM ARASINDA YOLUNU KAYBETMİŞ BİR HAYALETİM
HAYALLERİ KALMAMIŞ BİR HAYALET
VE NEREDE HAYA(L)T BULACAĞIM BELLİ DEĞİL
13 yorum:
yordu beni...
beni de
beni daha çok burdu.
who?
yaşanları unutmamalısın zaten Alper..
yaşananlar bugünkü Alper'i Alper yapan şeyler çünkü..
hayat neredeyse hiç kimseye adil davranmıyor ne yazık ki..
hani maskeler demiştin ya..
o en güzel, en renkli, en şaşalı maskelerin altında bile yaşlı gözlerin olmadığı ne malum ki?
başklarının acılarından kendimize sevinç payları çıkarmak için söylemiyorum bunu..
sadece kendimize acıyarak yeni hayaller, hayatlar yaratmamızın mümkün olamayacağını hatırlatmak istiyorum..
söylemesi kolay biliyorum..
ama ne kadar dikenli olsa da hayatımız,
acı verse de,
bir yerinden tutabilmeliyiz hayatı..
ve koklayabilmeliyiz..
dikenler batsa da hala koklayabildiğimize sevinerek belki de..
yeni bir gül tomurcuğunun filizleneceği ümidiyle belki de..
bilmiyorum ki sevgili natif?
üzülüyorum ben sen / siz böyle yapınca..
küstüm işte, oynamayacağım demek istiyorum..
ama kıyamıyorum da.. :)
bak yaaa..
maç öncesi, tam da gaza gelmişken,
neler yazdırdın bana..
hay allaım..
sizi bana paraylı verdiler yarabbiiiimm?
bu iki arada olmak ve ne bir yere ne de diğerine ait olmamayı..
emanet yaşam duygusunu.. biliyorum alper.. yaşadım..
ve içindeyken farkettiğinde..
etrafındakilerden de yabancılaştırıyor..
sanki tek doğru algılaması olan sensin..
sanki.. köprünün iki yanındaki uç yaşamları bir tek sen bilirmişsin gibi..
her nerede isen ..oradaki diğer insanları garip.. şuursuz.. yetersiz buluyorsun..
ama daha çok keyif içinde olanlara.. tepki duyuyorsun..
di mi.. herkese yabancı.. ama herşeye vakıfsın sanki..
tutup sallayasın geliyor yakalarından.. insanları.. açın artık gözünüzü.. bırakın bı fıstırık işleri diye..
ben bunu biliyorum..
bir iki yaka salladım o zamanlar..
seninki askerlik benimki z. hizmet..
o iki yaka bir araya gelmeyecek..
biliyorsun..
ve sen bir kez bunu deneyimledin ya.. artık hep ara ara.. bazen kendi evinde bile .. bu yabancılaşmayı.. derinden duyumsayacaksın..
sevgiyle..
atalet..
Sadece Sevgilerimi bırakabilirim bu yazının sonunda...
şarkıyı dinlememiştim ilk okuduğumda
yaşar kurt
kamyonlar kavun taşırı vardır bir de
ve ruhum der
ve bi sürü şey
...
ikinci kez yakaladın beni
tutabilene aşkolsun :)
sevgili bitti
ben şarkıyı dinlerken yazdım
daha beter oluyor
Oyaaaaa
dediklerinin hepsi doğru da
Olmayınca olmuyor işte
Hala bazı geceler kalkığ pencerenin önünde bakarım boşluğa
Benim gibi adam da Vietnam sendromu :D
Doktor civanım
Bir koca yazıda belki de anlatamadığımı bir küçük yorumla özetledin
Yabancılaşma
En derininden
En Camusundan
Geçkalmadım ki
Aldım sevgileri
Çağlaaar
Tutma :)
heyy herkese bir cevap verilmiş ben neden yok sayılıyorum !!
peki :(
who?
yabancılaşma evet.
ve iki farklı dünyayı görmek zenginleşmek mi, yalnızlaşmak mı bilmem.
hassas bir noktamdan girdin içeri bu yazıyla.
bi de..
şu ..
merdivenden umutla inme tanımını..
bunu ..
söylemeyi unutmuştum da..
bugün..
görmeden anlaşılamayan ifade..
atalet..
sevgili huuuu
Hakikaten özür
atlamışım :(
da
burulma
buralardabiryerdesaklansamdaaslındasaklanmıyorum
farklı dünyalar
farklı insanlar
farklı yaşam biçimleri
alışılmıyor !
Doktor civanım
Hastalarla çalışırken bunu en iyi sen yaşamışsındır tahminen :(
Yorum Gönder