9 Kasım 2008 Pazar

HAYALET

94 Ağrı

Gereksiz bir gece nöbetinin içindeyim

Dışarıda soğuk – 30 u çoktan sollamış

Dış nöbetçileri 15 dakikada bir değiştiriyorum

Soğukta unutup elindeki eldiveni çıkarıp tüfeğin şarjörüne yapışan var

Salak bir gece !

Orduevinin iç tarafında elimde G3 esneyip duruyorum

Yarım saat önce şehrin içinden bir yerlerden patlama sesleri geldi

Gerisi gelmedi

Kimsenin aldırdığı da yok

İnsanlar kanıksamış vaziyette

Sanki piknik yaparmışız gibi dolanıyoruz

 

Dışarıdaki nöbetçiyi çıkaralı daha 15 dakika olmadığı halde kapıya vurup duruyor

Şaşırıyorum

Kapı içeriden kilitli

Çocuğa bir halt olsa biz çıkana kadar dışarıda tek başına

Aman içerideki kodamanlara bir şey olmasın

Bir kişi feda edilebilir

 

Kapının gümbürtüsü artıyor

Meraklanıp silahın emniyetini açıp yavaşça aralıyorum kapıyı

Üzeri beyaz kamuflaj giysili sırım gibi bir asker dalıyor içeri

Nöbetçi dışarıda durduramamış

İçeri girer girmez kafasındaki bereyi çıkarıyor

Yüzü küçücük

Bedeninin iriliği yanında, suratındaki çocuksuluk komik geliyor o an

Ama hareketleri çok aceleci

- Cem üsteğmenimin karısını uyandır !

 

Cem üsteğmenin eşi hastanede askeri doktor. Kocası dağ tepe gezinirken o daha güvenli olduğu için orduevinde kalıyor. İkisi de gecelerin gözbebeği. Cem üsteğmen çok uzun boylu,bebek suratlı,çok yakışıklı. Eşi incecik,çok güzel. Yılbaşında verilen pespaye eğlence de ortada dans ederlerken kimse gözlerini onlardan alamıyor. Ağrı gibi bir yerde sanki masal çifti.

 

Ama saat gecenin üçü !

- Bu saatte kimseyi uyandıramam !

Çocuk bıçkınlaşıyor

Gecenin karanlığında didişen iki horoz gibiyiz

- Uyandır ulan

- Sebep !

- Cem üsteğmeni vurdular... Öldü !

94 Ankara

Gecenin bir yarısı Eylül bara giriyoruz Ardayla

Ankaranın en eski ve güzel barlarından biri

Gelenler düzgün tiplemeler

Pahalı

Mekan da , gelenler de

Arda’nın sahte samimiyet çabaları

Benim de ihtiyacım var demek ki yiyorum samimiyeti

Üç ay sonra onun yüzünden eşek sudan gelene kadar dayak yiyeceğimin farkında değilim

Arkadaşlarla buluşulacak

Ağrıdan 1 haftalığına izinli gelmişim

Daha askerliğin bitmesine 45 gün falan var

 

Tedirgin giriyorum içeri

İnsanlar neşeli,canlı müzikle bağrışıp duruyor

En geride görüyorum bizim masayı

Kızlı erkekli karışık bir grup pencere kenarına oturmuş

 

Pencere...

 

Dışarısı karanlık

Arkasında ne var bilmiyorum

Huysuzluğumu fark ediyor Arda

Masanın diğer tarafından birilerini kaldırıp oraya oturtuyor beni

İnsanlarla manasız öpüşme faslı

Önüme anında içki geliyor.

Aslında gerek de yok. Zaten gelene kadar demimi almışım.

Mayış mayış bakıyorum çevreme

 

İki gün önce binbir belayla çıktığım şehrin 1.000 küsür km berisinde hayat bambaşka.

Bu şehirde gece dışarı çıkılabilir

Bu şehirde insan pencere önüne oturabilir

Bu şehirden çıkmak istediğin zaman yol güvenliğini düşünmek zorunda değilsin

İçkiyi dikiyorum kafama

 

Yan tarafta adının F..... olduğunu söyleyen bir kız var. İçkili olduğu hareketlerinden belli

Yüzünün çirkinliğini makyajla kapamaya çalışsa da becerememiş

Becerilemez

Mızıldanarak bir şeyler söylüyor,sırıtıyorum

10 dakikada konuyu aşka getiriyor

Aşık olamamış,aradığını bulamamış,biz erkekler hep aynıymışız

Bana anlatma kadın diye bağırmak istiyorum

Bağıramıyorum

Anlatma bana

 

Daha 2 gün önce,izinden geldiğim ilk gece yüzüme kapı gösterildi. Anlatma bana

Arda sol yanımdan uzanıp hemcinslerini kötüleyerek damardan giriyor konuya

Hah

Buldunuz işte birbirinizi

Ne güzel,paslaşın bakalım !

Kız Ardayı dinlemek için koluma girerek uzanıyor diğer tarafıma

E be kadın !

Bunalıp kalkıyorum masadan

 

Servis penceresi gibi bir yer var barın içinde

Canlı müzik çalınan yeri , bizim oturduğumuz yerden ayırıyor

Diğer taraf daha kalabalık

Camsız boşluğa yaslanıp elimdeki içkiyi yudumlayarak insanları seyrediyorum

Gözlerim kalabalık bir masaya takılıyor. Eğlence üst düzeyde ama masanın curcunasına karşın elindeki içki kadehine dalgın gözlerle bakan bir kadın oturuyor

Tanıyorum kadını

Gül Erda

O dönem şarkıcı mı oyuncu mu bilinmez, bir güzel kadın

Çevresiyle ilgilenmeden bakınıyor kadehine

Üç beş dakikaya kalmadan sahneden bir mikrofon uzatılıyor zorla

Bir parça daha istiyorlar kadından

Belli ki biz gelmeden de konuk olmuş sahneye

Hiç nazlanmıyor

Mikrofon kablosunun yettiğince barın ortasına doğru yürüyor

Kadehi bırakmıyor

Sanki içkisiz söyleyemeyecek

Derin bir nefes alıp Sezen Aksunun şarkısını mırıldanmaya başlıyor

 

“Yürüyorum hasretin,acının üstüne

Sığmıyorum dünyaya,dar geliyor”

 

Sesi dokunuyor

Şarkı dokunuyor

İçki zaten dokunmuş

Yaslandığım yerden başlıyorum ağlamaya

 

94 Ağrı

Albay uykudan uyandırılmaktan pek hoşlanmış görünmüyor

Zaten geceden kalmış

Uykuyla birleşince karşımda çok da sakin durduğu söylenemez

O salaklıkta önce albayı uyandırmak daha doğru geldi nedense

Sonuçta askeri mesele

 

Dayak yemeden kısaca olayı özetliyorum

Sakinleşiyor

Asıl haberi nefes alış verişi sakinleşmiş askerden dinliyor

 

Arazide pusuya çıktıkları zaman ateş açılmış

İlk mermiyle vurulmuş üsteğmen

En tecrübelileri o iken,

Tim de ondan başka ölen yok

 

Zaten ölenler hep ilk kurşunlardan ölüyor

Sonrasında herkes çakıl taşının bile arkasına saklanıp karşılık verince teröristler üç beş kurşun atıp karanlıkta kaçıyor

 

Albay odasına girip bir sigara yakıyor

Kapı aralık

Lobiden haberi getiren askerle birlikte hareketlerini izliyoruz

Yüzü sıkıntıyla kaplı

Deli dolu bir adam

Ateş eden bir köylünün üzerine silahsız gittiğini gördüm daha önce

O zaman bile yüzünde bu kadar sıkıntılı bir ifade yoktu

 

Telefonu kaldırıp santraldeki İbrahimi arıyor

İbrahim 2 saat öncesine kadar benimle birlikte rütbeli subayların barını talan etmekle meşguldü

Albay ne kadar içkiliyse o ondan daha da içkili

Gene de telefonda falso vermiyor ki albay üç beş kelime söyleyip telefonu kapatıyor

 

Lobi orduevinde her yerin ortası

Ofisler,restoranlar,bar ve odalara giden merdivenler hep lobiye bağlı

Ağır aksak yürüyüş sesine önce yanımdaki asker tepki veriyor

Kulağı seslere daha duyarlı hale gelmiş

İkimizin birden kafası dönüyor

Cem üsteğmenin eşi merdivenlerden trabzana tutunarak inmeye çalışıyor

 

Yüzünde ümitsizlik yok

Umut var

Gecenin bir yarısı gelen haberlerde ümitsizliğe düşmezsiniz

Haber zaten kötüdür

Aksine tutunacak bir umut ararsınız

 

Merdivenler bitiyor

Askerde bende yerimizden kımıldayamıyoruz

Mecalimiz yok

 

Albay aralık kapıdan başını uzatıp kadını içeri çağırıyor

Kadın hala yavaş

Sanki odaya ne kadar geç girerse alacağı haber o kadar unutulmuş ve soğumuş olacak

 

Kapı yüzümüze kapanıyor

Sıkıntıyla birbirimize bakıyoruz

Beklenti fazla sürmüyor

İçeriden gelen çığlığı tanımlamanın imkanı yok

Albayın kapıyı açmasıyla zıplıyoruz

Aralıktan kadını görüyorum,koltuk üzerinde baygın yatıyor

- Şöförü çağır !

 

Şöför tabi

Kafam ambulansa gider gibi oluyor ama,ambulans bu şehirde yok

Çağrıların çoğu sahte

Giden ambulansın geri dönmeme ihtimali yüksek

Koşarak yatakhaneden şöförü uyandırıyorum

Uykulu kafa üzerine bir şeyler geçirip aracı ön kapıya getiriyor

Baygın kadını karga tulumba araca atıyoruz

Üzerinde albayın odasında duran paltosu var

Haberi getiren asker koruma olarak araca oturuyor

Gidilecek yol çok kısa da olsa bu saatte bu şehirde dışarıda dolaşmak akıllı işi değil

Hızla hareket ediyorlar

İçeri girip albaya bakıyorum

Çekmecesinden içkisini çıkarıp kadehe koymuş bile

Boşluğa kör gözlerle bakıyor

 

Gören gözler için bir şey yok orda

 

Orduevinin dışına çıkıp nöbetçiye bakıyorum

Boş bir şarjörün içine sigarasını tıkmış, ateşi görülmeden tüttürüyor

Beni görünce bana da bir tane tutuyor

Rusyadan kaçak gelen camellardan

İddia üzerine üç nefeste bitirebildiğim kömür sarması

Nöbetçi ateşimin görülmemesi için bir şeyler mırıldanıyor,tehlike açısından

 

Umurumda değil

 

 

94 Ankara

Şarkıya ağlamakla birlikte kendimi tutamayıp eşlik etmeye başlıyorum

Önce benim masadan,sonra diğer masalardan alkış geliyor

Yüreklendirme derdinde millet

 

Öyle ya

Eğlenmeye geldiler

Eğlendirecek birini buldular işte

Gül Erda alkışların farkında değil

O sadece sesimi duyuyor

El ediyor,sallanarak yanına gidiyorum

Şarkının nakarat kısmını gereğinden fazla uzatıyor ama farkında değil

Benim de umurumda değil

 

“Seni kimler aldı,kimler öpüyor seni” dizesini kolkola girip ağlaya zırlaya söylüyoruz

 

Onun sarhoşluğu şarkıyı daha fazla uzatmasına imkan vermiyor

Kibarca gülümseyip mikrofonu sahneye uzatarak masasına geri dönüyor

Kimbilir aklı nerde?

Kimbilir aklım nerde ?

Masaya dönerken Arda kolunda F.... ile karşıma çıkıyor

- Alper,bizi evine davet ediyor. İkimizi birden !

F.... ayakta duramayacak kadar sarhoş. Ağzında geveleme bitmiyor. Bizde kahve içeriz gibisinden bir şeyler zırvalamakta

Bardan çıkıyoruz

Arabamın arkasına ikisi oturuyor

F... bir yandan Arda ile öpüşüyor,arada bir uzanıp yüzümü okşuyor

Evi bahçelievlerde

Evin önünde durup kontağı kapatıyorum

Gecenin bir yarısı

Sokaklar bomboş

Köpek sesinden başka bir şey duyulmuyor

 

Ağrı’da geceleri hiç köpek sesi duymadığım aklıma geliyor

Belki yazın duyuluyordur ama ben duymadım,duyamadım

 

Arda F... yi araçtan indirmiş yüzüme bakıyor

Kızın ayakta duracak hali yok ama hala beni de çağırıyor

- Gelsene !

- İşim var

- Ne işi lan ?

Arda’nın şaşkınlığı daha büyük. Sarhoş kafayla algılaması uzun sürüyor. Sonra yüzünü buruşturuyor

- Gene evinin önüne mi gideceksin ?

- Hadi iyi geceler

- Salaksın oğlum sen

Lafı tamamlattırmıyorum

Basıp gidiyorum

 

Ev Akay yokuşunun tepesinde

Daha gün ışımasına bir iki saat var

Arabayı apartmanın karşısına park edip iniyorum

Hava soğuk ama geldiğim ve döneceğim yerle kıyaslayınca plaj gibi kalıyor

 

Bir sigara yakıyorum

94 Ağrı

Bir sigara yakıyorum

94 Ankara : Yüzüm gökyüzüne dönük. Soğuk havada yıldız görmeye çalışıyorum, göremiyorum. Umutlarımızın parıltıları yok bu akşam gökyüzünde

94 Ağrı : Yüzüm gökyüzüne dönük. Soğuk havada yıldız görmeye çalışıyorum, göremiyorum. Umutlarımızın parıltıları yok bu akşam gökyüzünde

94 Ankara- Ağrı : Ben bir hayalin içinde yaşıyorum. Gerçekle karışan bir hayal. Hangi taraf daha gerçek karar vermenin imkanı yok. Birbirinden binlerce kilometre ötedeki insanların yaşamaları birbirinden ölesiye farklı. Ve şu an ben ne buraya aitim ne oraya. Günler sonra yaşananları bırakıp eski hayatıma geri döneceğim. Pencere önünde oturabilmem belki günlerimi alacak. Birisini tekrar sevmem belki aylarımı. Birisinin beni sevebilmesi belki yıllarımı. Yaşananları unutabilmem... ?

BEN İKİ YAŞAM ARASINDA YOLUNU KAYBETMİŞ BİR HAYALETİM

HAYALLERİ KALMAMIŞ BİR HAYALET

VE NEREDE HAYA(L)T BULACAĞIM BELLİ DEĞİL

13 yorum:

bitti dedi ki...

yordu beni...

alpernatif dedi ki...

beni de

Adsız dedi ki...

beni daha çok burdu.

who?

Adsız dedi ki...

yaşanları unutmamalısın zaten Alper..
yaşananlar bugünkü Alper'i Alper yapan şeyler çünkü..
hayat neredeyse hiç kimseye adil davranmıyor ne yazık ki..
hani maskeler demiştin ya..
o en güzel, en renkli, en şaşalı maskelerin altında bile yaşlı gözlerin olmadığı ne malum ki?
başklarının acılarından kendimize sevinç payları çıkarmak için söylemiyorum bunu..
sadece kendimize acıyarak yeni hayaller, hayatlar yaratmamızın mümkün olamayacağını hatırlatmak istiyorum..
söylemesi kolay biliyorum..
ama ne kadar dikenli olsa da hayatımız,
acı verse de,
bir yerinden tutabilmeliyiz hayatı..
ve koklayabilmeliyiz..
dikenler batsa da hala koklayabildiğimize sevinerek belki de..
yeni bir gül tomurcuğunun filizleneceği ümidiyle belki de..

bilmiyorum ki sevgili natif?
üzülüyorum ben sen / siz böyle yapınca..
küstüm işte, oynamayacağım demek istiyorum..
ama kıyamıyorum da.. :)

bak yaaa..
maç öncesi, tam da gaza gelmişken,
neler yazdırdın bana..
hay allaım..
sizi bana paraylı verdiler yarabbiiiimm?

Adsız dedi ki...

bu iki arada olmak ve ne bir yere ne de diğerine ait olmamayı..
emanet yaşam duygusunu.. biliyorum alper.. yaşadım..
ve içindeyken farkettiğinde..
etrafındakilerden de yabancılaştırıyor..
sanki tek doğru algılaması olan sensin..
sanki.. köprünün iki yanındaki uç yaşamları bir tek sen bilirmişsin gibi..
her nerede isen ..oradaki diğer insanları garip.. şuursuz.. yetersiz buluyorsun..
ama daha çok keyif içinde olanlara.. tepki duyuyorsun..
di mi.. herkese yabancı.. ama herşeye vakıfsın sanki..
tutup sallayasın geliyor yakalarından.. insanları.. açın artık gözünüzü.. bırakın bı fıstırık işleri diye..

ben bunu biliyorum..
bir iki yaka salladım o zamanlar..
seninki askerlik benimki z. hizmet..
o iki yaka bir araya gelmeyecek..
biliyorsun..
ve sen bir kez bunu deneyimledin ya.. artık hep ara ara.. bazen kendi evinde bile .. bu yabancılaşmayı.. derinden duyumsayacaksın..
sevgiyle..
atalet..

geçkalmadımki dedi ki...

Sadece Sevgilerimi bırakabilirim bu yazının sonunda...

bitti dedi ki...

şarkıyı dinlememiştim ilk okuduğumda
yaşar kurt
kamyonlar kavun taşırı vardır bir de
ve ruhum der
ve bi sürü şey
...
ikinci kez yakaladın beni

Adsız dedi ki...

tutabilene aşkolsun :)

alpernatif dedi ki...

sevgili bitti

ben şarkıyı dinlerken yazdım
daha beter oluyor

Oyaaaaa
dediklerinin hepsi doğru da
Olmayınca olmuyor işte
Hala bazı geceler kalkığ pencerenin önünde bakarım boşluğa
Benim gibi adam da Vietnam sendromu :D

Doktor civanım
Bir koca yazıda belki de anlatamadığımı bir küçük yorumla özetledin
Yabancılaşma
En derininden
En Camusundan

Geçkalmadım ki
Aldım sevgileri

Çağlaaar
Tutma :)

Adsız dedi ki...

heyy herkese bir cevap verilmiş ben neden yok sayılıyorum !!

peki :(

who?

burdasaklaniyorum dedi ki...

yabancılaşma evet.
ve iki farklı dünyayı görmek zenginleşmek mi, yalnızlaşmak mı bilmem.
hassas bir noktamdan girdin içeri bu yazıyla.

Adsız dedi ki...

bi de..
şu ..
merdivenden umutla inme tanımını..
bunu ..
söylemeyi unutmuştum da..
bugün..
görmeden anlaşılamayan ifade..
atalet..

alpernatif dedi ki...

sevgili huuuu
Hakikaten özür
atlamışım :(
da
burulma

buralardabiryerdesaklansamdaaslındasaklanmıyorum
farklı dünyalar
farklı insanlar
farklı yaşam biçimleri
alışılmıyor !

Doktor civanım
Hastalarla çalışırken bunu en iyi sen yaşamışsındır tahminen :(